Sedat Ergin*
15 Temmuz 2016 günü öğleden sonra Kayseri Erkilet’teki 12. Hava Ulaştırma Üssü’nün pistinden iki C-160 uçağı havalandı 15’er dakika arayla. Görünüşte nakliye uçağıydılar. Gerçekte, yerleştirilen kızılötesi kameralarla çok önemli istihbarat, gözetleme ve keşif işlevi kazandırılmış olan “GÖREN” uçaklarıydı.
ASELSAN’ın geliştirdiği hassas kameraların çektiği görüntüleri yansıtan renkli ekranlarıyla terörle mücadelede 2012 yılından bu yana son derece kritik görevler üstleniyordu “GÖREN” uçakları. Aşağıdaki hiçbir şey GÖREN’lerin gözünden kaçmıyordu. Karadan yapılan telsiz konuşmalarını dinleme yeteneğine de sahiptiler. Gelişmiş haberleşme sistemleriyle savaş uçaklarıyla irtibat halinde havada bir harekât merkezi işlevi görebiliyorlardı.
Gelgelelim ortada tuhaf bir durum vardı. Bu uçaklar normalde Suriye ve Irak sınırında, güneydoğuda PKK’ya karşı keşif ya da operasyon amaçlı kullanılırken, bu kez Ankara’daki Akıncı Üssü’ne doğru yol alıyorlardı. Bu iki sefer, ayrıca Hava Kuvvetleri’nin görev planlamasında öngörülmeyen uçuşlardı. Buna rağmen bu iki C-160 uçağının “TOSUN” çağrı kodunu kullanarak yaklaşık 45 dakika süren uçuşların ardından Akıncı Üssü’ne inmesi Hava Kuvvetleri’nde kimsenin dikkatine takılmadı.
*
Saat 16:00’da ilk kalkan 69-040 kuyruk numaralı C-160’ın birinci pilotu Yüzbaşı Mehmet Teoman Kalmaz, savcılık ifadesinde Akıncı’ya uçuş emrini kendisine Kayseri 221. Hava Ulaştırma Filosu Komutanı Yarbay Engin Yetkin’in verdiğini söylüyor. Kalmaz’ın ifadesine göre, Yetkin kendisine şöyle demiştir: “Yazılı uçuş planı ve görev emri olmayacak. Ankara Akıncı üssüne gidin, emrimizi sorgulamayın, başka da soru sormayın. Oraya inin, oranın Harekât Komutanı Albay Ahmet Özçetin ile görüşün, gerekli talimatları ondan alın.”
Emirlerin alınacağı kişi olan Kurmay Albay Özçetin, 15 Temmuz gecesi Akıncı’daki darbe karargâhının en önemli aktörlerinden biridir. Ankara hava sahasındaki F-16’lara çok sayıda vatandaşın ölümüne yol açan bütün bombalama emirleri üssün iki numaralı komutanı olan Özçetin’den gitmiştir.
*
Her uçağın ekibi de iki pilot, bir seyrüsefer subayı ve iki teknisyen astsubaydan oluşmaktadır. Kayseri’den gelen toplam on kişilik ekip akşam saatlerine kadar 141. Filo’da vakit geçirir. Saat 22.00’ye doğru önce ikinci uçağa kalkış emri verilir. Ancak bu uçağın pilotu Üsteğmen Harun Eraslan, uçağa konan sistemlere henüz TAİ’den (Türkiye Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ) kabul alınmadığını belirterek, havalanamayacağını söyler. Bunun üzerine uçuş emri Yüzbaşı Kalmaz’ın kullandığı birinci uçağa çıkar.
Bu uçağın Akıncı Üssü’nden binen iki “görevli yolcusu” daha vardır ve her ikisi de istihbarat subayıdır: Kurmay Yarbay Olgun Acuce ve Kurmay Binbaşı Mustafa İlleez... Her ikisi de Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı’nda Daire Başkanı Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş’in maiyetinde çalışmaktadır. Acuce, verdiği ifadede kendisine bu görevin Sönmezateştarafından verildiğini söylüyor. Tuğgeneral Sönmezateş’i aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı derdest etmek üzere Marmaris’e giden timin lideri olarak da tanıyoruz.
Saat 22.20 sularında GÖREN uçağı Akıncı’dan havalandığında, Yarbay Acuce ve Binbaşı İlleez, uçağın içinde kameraların, bilgisayarların, haberleşme sistemlerinin bulunduğu operasyon bölümüne geçer. Acuce, uçağa binerken “141’inci Filo’daki odalardan birinde bulduğunu” söylediği üzerinde muhtelif koordinatlar yazılı renkli bir fotokopi kâğıdını da yanına almıştır.
*
Binbaşı İlleez, kameranın başına geçmesinden sonra olanları şöyle anlatıyor: “Olgun Yarbay’ın verdiği koordinatı siteme girdiğimde buranın Gölbaşı Polis Özel Harekât Binası olduğunu gördüm. Bir süre sonra buraya F-16 uçakların bomba attığını izledim. Olgun Acuce kamerayı Meclis’e doğru çevirmemi istediğinde buradan dumanlar çıktığını gördüm.”
Mustafa İlleez
Ancak yanlarında bulunan uçağın personelinden Seyrüsefer Subayı Yüzbaşı Ahmet Ufuk Yener’in Kayseri Emniyeti’nde verdiği ifadeye baktığımızda İlleez’in anlatımından farklı bir durumla karşılaşıyoruz:
“Havalandığımızda havadan izleme kamerasının sorumluluğu Olgun Acuce ve Mustafa İlleez’deydi. Havada bölgeyi izlemeye başladık. Bölgenin uçakta bulunan kamera sorumluları tarafından Gölbaşı’nda bulunan PÖH (Polis Özel Harekât) ve Özel Kuvvetler bölgesi olduğunu öğrendik. Saat 22.45 sıralarında Acuce ve İlleezbana izlediğimiz bölgede araç ve şahısların bulunduğunu aktarması üzerine ben de telsiz ortak frekansından F-16’lara bildirdim. Daha sonra F-16’lar bölgeyi ateş altına aldı.”
Yener, “F-16’ların bizden aldıkları bilgi nedeniyle mi yoksa başka bir yerden aldıkları bilgiden sonra (mı) ateş açtıklarını bilemiyorum. Kendi aramızda bölgede terör unsurlarının olması nedeniyle ateş açıldığını değerlendirdik. Aklımıza polis ve askerimize ateş açılacağı kesinlikle gelmedi” diye ekliyor.
Savcı ve hâkimin, Yener’in ifadesinin son bölümünü inandırıcı bulmadıkları anlaşılıyor. İki “GÖREN” uçağının personelinin tümü Akıncı Üssü davasının sanıkları olarak tutuklu bulunmaktadır.
*Bu yazı ilk kez Hürriyet'te yayımlanmıştır.