15 Temmuz darbe girişiminin ardından devlet içinde boşalan Gülen yapılanması kadrolarına hangi tarikat ve cemaat üyeleri yerleşti? DW Türkçe'den Alican Uludağ yazdı.15 Temmuz darbe girişiminin ardından devlet içerisindeki Gülen yapılanmasına bağlı olduğu iddia edilen kişilerin önemli bir bölümü tasfiye edildi. Ancak boşalan kadrolara bu kez başka tarikat ve cemaatlerin doldurduğu iddiası bugüne kadar gündemden düşmedi. Özellikle Menzil, Kurdoğlu, İskenderpaşa ve İsmailağa cemaati üyelerinin Emniyet, yargı, Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) gibi kritik kurumlarda yapılandığı iddia ediliyor. Bundan altı yıl önce TSK içerisinde Gülen yapılanması bağlantılı olduğu öne sürülen askerlerin 15 Temmuz 2016 tarihindeki başarısız darbe girişimi sonucunda 251 vatandaş hayatını kaybetmiş, 2 bin 196 kişi yaralanmıştı. Sonuçları ağır olan darbe girişiminin ardından Türkiye'de olağanüstü hal ilan edildi, 125 bin 678 kişi kamu görevinden çıkarıldı. Gülen yapılanması soruşturmaları kapsamında 15 Temmuz 2016'dan 20 Haziran 2022'ye kadar bir milyona yakın kişi hakkında adli işlembaşlatıldı, 332 bin 884 kişi gözaltına alındı, 101 bin kişi tutuklandı. Halen cezaevlerinde 19 bin 252 tutuklu bulunurken 24 bin kişi firari olarak aranıyor. Darbe girişimine ilişkin 289 davada, 8 bin 725 sanıktan bin 634'üne ağırlaştırılmış müebbet, bin 366'sına da müebbet hapis cezası verildi.Darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz gecesine ilişkin birçok nokta halen aydınlanmayı bekliyor. Altı yıllık sürecin sonunda özellikle devlet kadrolarına diğer tarikat ve cemaatlere mensup kişilerin alındığına yönelik tartışmalar ise halen sürüyor.Yargıda kimler etkili?Darbe girişiminin ardından yaklaşık 4 bin hakim ve savcı meslekten ihraçedilmişti. 70 baraj puanı ve staj uygulamasının kaldırılmasıyla yargıya kontrolsüz şekilde binlerce yeni hakim ve savcı girdi. 15 Temmuz'dan bugüne kadar yaklaşık 10 bin yeni hakim ve savcı alındığı belirtiliyor. Ana muhalefet partisi CHP ise bu dönemde yargıya alınanların önemli kısmının AKP teşkilatlarında görev yapan avukatlar olduğunu iddia etti.Yargıdaki Gülencilerin tasfiye edilmesine rağmeniçerisindeki tarikat/cemaat gruplaşmaları ise bitmedi.Şu anda Nakşibendi Tarikatı'na bağlı İskenderpaşa Cemaati'nin bir kolu olan Hakyol Vakfı kökenlilerin (Hakyolcular) yargı içerisinde etkili grupların başında olduğu tahmin ediliyor. Yine Nakşibendi Tarikatı'ndan gelen Menzil Cemaati de yargıda kendisine yer bulabildi. Bu cemaat, daha çok MHP eliyle yargıya girerken yüksek yargıda da ciddi bir örgütlenmesi göze çarpıyor. Milli Görüş çizgisinde olan Milli Gençlik Vakfı (MGV'ciler) kökenliler iseAbdulhamit Gül'ün Adalet Bakanlığı döneminde etkili kadrolara getirildi.Bu cemaatlerin yanı sıra İstanbul Grubu gibi yargı içerisindeki "dini referansı" olmayan çıkar grubu da öne çıkıyor. Emniyete kimler güçlü?Emniyet Genel Müdürlüğü'nde ise 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 25 bine yakın polis ihraç edildi. Ancak Emniyet içerisindeki tarikat ve cemaatleşme de son bulmadı.Nur Cemaati ile Menzil Cemaati'nin Emniyet içerisinde güçlü olduğu belirtiliyor. Nur Cemaati'ne bağlı faaliyet yürüten "Okuyucular - Yazıcılar" grubu ile KÖZ'cüler Emniyetteki güç mücadelesine girişmiş durumda. KÖZ adı, bir dönem Gülen yapılanması içerisinde yer alan ve daha sonra ayrılan Kemalettin Özdemir'in isminin kısaltılmasından oluşuyor. Gazeteci Tolga Şardan da Emniyet içerisindeki Menzil yapılanmasına dikkat çeken yazılar kaleme almıştı.Süleymancıların ise Emniyet içinde tasfiye edildiği belirtiliyor.TSK'da "sarıklı-cübbeli" amiral vakası Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik Gülen yapılanması soruşturmaları halen devam ediyor. Kuvvet komutanlıklarında görevli birçok subay ve astsubay, özellikle "ankesörlü arama" soruşturmaları kapsamında gözaltına alınmaya devam ediyor.Buna karşılık, TSK'ya yönelik yeni tarikat ve cemaat iddiaları gündemden düşmedi. Bunun son örneğin dönemin Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın Ankara'da bir tarikat evinde, sarıklı ve cübbeli şekilde fotoğraflarının ortaya çıkması oldu. Sarı'nın mensubu olduğu tarikatın ise Kurdoğlu olduğu iddia edilmişti. Nur Tarikatı'na bağlı olan ve gizliliğe önem veren Kurdoğlu cemaatinin TSK içerisindeki ne kadar gücü olduğu bilinmiyor. Diyanet'in tarikatlar raporunda bu gruba yer vermemesi de dikkat çekmişti.Jandarma'da ise Menzilcilerin öne çıktığı belirtilirken Kurdoğlu grubunun burada da etkin olduğu ifade ediliyor. Sağlık Bakanlığı'nda Menzilciler mi var?Sağlık Bakanlığı'nda bilinen en etkili cemaatin Menzil olduğu ifade ediliyor. Özellikle Sağlık Bakanlığı bürokrasisinde Menzilcilerin olduğu daha önce gündeme gelmişti. Eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ döneminde Menzil cemaatinin bakanlıkta güçlendiği biliniyor. Hatta Sağlık Bakanlığı'nın uçağına TC-GVS adı verilmişti. GVS ise Menzil şeyhi olan Gavs'tan geliyordu. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin başhekim yardımcılığı görevini yürütürken "tek eşlilik" karşıtı paylaşım yapan Dr. Ali Edizer de Menzil Cemaati üyesiydi.Mevcut Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın bakanlıktaki Menzil yapılanmasını kırmak için özellikle atandığı Ankara kulislerinde sıkça konuşulan bir durum. Koca'nın İskenderpaşa Cemaati'ne bağlı olduğu ifade ediliyor. Koca'nın göreve başlamasından sonra bu cemaatin Sağlık Bakanlığı'nda etkisinin arttığı da başka bir iddia. Gazeteci Cüneyt Özdemir'in, "Sağlık Bakanlığı'nda Menzil Tarikatı'nın örgütlendiğine" ilişkin sorusuna Bakan Fahrettin Koca da "Vatandaş, beynini, zihnini kiraya vermiş her düşünceye karşı olacağımızı ve bununla mücadele edeceğimizden emin olsun" diye yanıt vermişti.Milli Eğitim'de İsmailağa Milli Eğitim Bakanlığı ise birçok tarikat ve cemaatin faaliyet bulabildiği bir kurum oldu. İskenderpaşa, İsmailağa ve Süleymancılar öne çıkan cemaatler. Özellikle MEB'in imzaladığı protokollerle bu cemaatler okullarda etkinlik yapma olanağı buldu. İlim Yayma Cemiyeti, TÜRGEV, Ensar Vakfı, Önder gibi dini referanslı dernekler sıkça milli eğitim alanında boy gösteriyor. Aynı zamanda cemaatler, yurtlar ve özel okullar yoluyla eğitime müdahale ediyor. Vali ve kaymakamların dahil olduğu Mülkiye'de de daha çok İlim Yayma Cemiyeti kökenlilerin ve Süleymancıların güçlü olduğu belirtiliyor. İlhan Cihaner: Ders alınmadıErzincan Cumhuriyet Başsavcılığı döneminde Gülen yapılanması ve İsmailağa Cemaati'ne yönelik soruşturma yürütmek isterken tutuklanan hukukçu ve eski CHP milletvekili İlhan Cihaner, 15 Temmuz sonrası kadrolaşma ile ilgili DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, devlet içinde yapılanan tarikat ve cemaatlerin "kuşkusuz tehdit yaratacağı" görüşünde. Öncelikle Gülencilerin devlet içerisinde tam olarak tasfiye edilmediğini belirten Cihaner, belli kırılma anlarında pozisyonunu iktidardan yana alan Gülencilerin geçmişlerine bakılmaksızın iktidarın yanında bürokraside tutulmaya ve yükseltilmeye devam edildiğini kaydetti. Cihaner, Fetullahçıların kısmi olarak tasfiye edilmelerine karşın AKP'nin yargı içerisinde hukuk dışı hiyerarşi inşa eden diğer cemaatlere "bize yakın olsun" mantığıyla yaklaştığını belirterek "Hakyolcular diye bir grup var yargıda. Bunların yanında Menzilciler. Bir Yargıtay üyesi, Fetullahçılıktan ihraç edildikten sonra Cumhurbaşkanı'na mektup yazarak 'aslında ben Menzilciyim' diyerek mesleğe geri dönebiliyor" diye konuştu. "İktidar açısından burada x tarikat liderinin kendisine üye belirlemesinin değil, o tarikatın iktidara nasıl yaklaştığının önemli olduğunu" ifade eden Cihaner, "İktidardan yana ise sakınca yok deniliyor. Bu durum ise Fetullahçı dönemin sorunlarından bir ders çıkarılmadığını açıkça ortaya koyuyor" değerlendirmesini yaptı."Seçim öncesi cemaatler koalisyonu"İsmailağa Cemaati liderinin cenaze törenine iktidar mensuplarının çıkarma yaptığını söyleyen Cihaner sözlerini, "Oysa sormak gerekiyor, İsmailağa Cemaati nasıl bir Türkiye istiyor. Örneğin Adana'da Furkan Cemaati üyeleri AKP'yi desteklemediği için İsmailağa'ya göre farklı yaklaşılıyor. Bugün artık topyekün olarak tarikat ve cemaat yapılanmasıyla bürokrasinin nasıl ilişkileneceğini radikal olarak masaya yatırmak gerek. AKP tam da seçim gündemine girmişken tarikat ve cemaat koalisyonunu yanında tutmak istiyor" diye sürdürdü.