Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişiminin altıncı yıldönümünde, Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu üyeleri cevapsız soruları anlattı.
Dönemin komisyon üyeleri bugün gelinen noktada 'FETÖ’ye karşı etkin bir mücadele yürütülmediğine dikkat çekerken, darbe girişimine ilişkin karanlıkta kalan noktaların aydınlatılması gerektiğine vurgu yapıyor.
Gazete Duvar'dan Müzeyyen Yüce'nin haberine göre, CHP’nin 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu Üyesi, İstanbul Milletvekili Zeynel Emre’ye göre aradan geçen 6 yılda 'FETÖ ile mücadelede etkin bir soruşturma yürütülmedi. 'FETÖ’nün Türkiye’deki önemli isimlerinin büyük çoğunluğunun yurt dışına kaçtığını işaret eden Emre, bu kişilerin iadesine ilişkin ciddi adımların atılmadığını söyledi. AKP'nin darbe girişimiyle ilgili ayrıntıların üzerini örttüğüne dikkat çekerek, “Kaçan kişilerin Türkiye’ye iadesi AK Parti’nin de sorumluluğunu ortaya çıkaracak” diyen CHP'li Emre, 15 Temmuz sonrasında kurulan darbe komisyonu raporunun TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmemesinin, komisyon çalışmalarının apar topar sonlandırılmasının da arka planında AKP'nin sorumluluğu olduğunu ileri sürdü. Zeynel Emre, darbe komisyonu raporunun resmi belge haline getirilmek istenmediğine dikkat çekerek, “Darbe komisyonunda kritik isimlerin dinlenmemesi, komisyon çalışmalarının sonlandırılması için bizatihi Erdoğan’ın açıklama yapması işin üzerinin örtülmek istenmesiyle ilgiliydi. AKP bu raporu saklayarak bu işin konuşulmasını engellemiştir” dedi.
Araştırma komisyonuna CHP üyesi olarak katılan, bugün İyi Parti Genel Başkan Başdanışmanı, İzmir Milletvekili olan Aytun Çıray da 15 Temmuz darbe girişiminin her yönüyle araştırılmadığını savunan siyasetçiler arasında. Aradan geçen 6 yılda o geceye ilişkin karanlıkta kalmış kısımlar ve cevapsız sorular olduğuna dikkat çeken Çıray, bu durumu şu şekilde örneklendirdi:
“Bir darbe hazırlığı yapıldığıyla ilgili Milli İstihbarat Teşkilatı’na gündüz bilgi ulaşmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan darbeyi neden eniştesinden öğrendi? Devletin emrinde olan kolluk kuvvetlerinin büyük çoğunluğu darbeye katılmadı. Neden ilk olarak sokağa kolluk kuvvetleri değil de halk davet edildi? Tüm bu sorular yanıtlanmaya muhtaç sorulardır.”
15 Temmuz'a giden süreçte AKP'nin de sorumluluğu olduğunun altını çizen Aytun Çıray, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o dönem sarf ettiği “Ne istediler de vermedik” sözlerinin 'siyasi sorumluluğun ikrarı' olduğunu vurguladı. Altı yıllık süreçte cevapsız kalan sorulardan birinin de FETÖ’nün siyasi ayağı olduğunu ifade eden Çıray şöyle devam etti:
“Bu konuyla ilgili Meclis’te verdiğimiz 2 araştırma önergesi iktidar kanadı tarafından reddedildi. Darbe komisyonu raporu bizim bilgimiz dışında hazırlanarak Meclis Başkanlığı’na verildi. Rapora, kalkışmadan CHP’yi sorumlu tutacak ekler konulmuş. Bizim de bu ekler üzerine yazdığımız şerhler Meclis’e getirilip tartışılmak istenmedi. Bakıldığında darbe girişiminde rol alan bütün generallerin terfisi bu siyasi iktidarın imzaları ile ortaya çıktı. Komisyona çok önemli aktörleri çağırmamıza rağmen gelmeleri sağlanmadı. Komisyon çalışmaları için ek süre dahi verilmedi. Yani siyasi ayağın üzerine gidilmedi.”
Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’nun AKP Başkanvekili olan Selçuk Özdağ 2 yıl önce partisinden istifa ederek Gelecek Partisi kurucuları arasında yer aldı. Bugün Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı olan Selçuk Özdağ’a göre darbe girişimi Fetullah Gülen tarafından yapıldı, iktidar tarafından parti devleti kurma zemini oluşturdu. "Gülen Cemaati'nin Türkiye’de 1990’lı yıllardan bu yana hep bir darbe yapma hevesi içinde olduğunu" ifade eden Özdağ, “Asıl amaçlanan Gülenizmi inşa etmek, zamanını kollamak, devleti ele geçirmek ve akabinde kendi din anlayışlarını Türkiye’de hâkim kılmaktı” diye konuştu.
Kalkışmayla devleti ele geçirme planının denendiğini, ancak başarılı olunamadığını belirten Özdağ, o geceye dair en önemli sorunun 15 Temmuz günü saat 14.45’te bir binbaşının Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) giderek darbeyi haber verdiğine ilişkin veriler olduğunu ifade ederek şöyle konuştu:
“Darbe gecesi başbakana ve siyasi partilere darbeyi haber veren ilk kişi benim. O gecenin cevapsız kalan en önemli sorusu darbe günü saat 14.00’de MİT’e giden binbaşının ne konuştuğunun belirsizliği. Bu süreçte devlet bir refleks göstererek OHAL ilan etti. Fakat daha sonra devreye hukukun girmesi gerekirken iktidar bir parti devleti kurmak istedi. Bu süreçte kuru ile yaş aynı torbaya konuldu. Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK), hakkında beraat kararı çıkan kişilerin görevlerine iade edilmemesi doğru olmayan kararlardı. OHAL Komisyonu da doğru bir komisyon değildi. Açık kaynaklarda bile belli olan bir darbeyi devletin daha önceden öğrenememesi Türkiye için bir zafiyettir. Bu süreçte Gülen’in iadesi konusunda ciddi gayretler sarf edilmedi veya yurtdışına çıkan FETÖ’nün etkin isimleri hakkında diplomasi yapılmadı.”