Genelkurmay Başkanlığı'ndaki eylemlerle ilgili 221 sanık hakkında açılan davada, sözde 'Yurtta Sulh Konseyi' üyeliği nedeniyle yargılanan İstanbul 2. Zırhlı Tugay eski Komutanı Tuğgeneral Özkan Aydoğdu, savunmasını yaptı. İstanbul'daki boğaz köprülerine 2 tank gönderdiğini kabul eden sanık Aydoğdu, "Bunu darbe teşebbüsü olarak düşünmedim genel bir güvenlik uygulaması olarak değerlendirdim" dedi. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi tarafında Sincan Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi'ndeki mahkeme salonunda görülen duruşmada savunmasını yapan İstanbul 2. Zırhlı Tugay eski Komutanı Tuğgeneral Aydoğdu, darbe teşebbüsü ile ilgili asıl yargılandığı davanın İstanbul'da olduğunu, bu davadaki savunmasını 'Yurtta Sulh Konseyi' üyeliği suçlamalarına karşı yapacağını belirtti. Konsey üyelerinin tamamının gizli tanık 'Şapka'nın ifadelerinde geçtiğini, kendi isminin ise gizli tanığın ifadesinde geçmediğini belirten sanık Aydoğdu, "Konsey üyesi olsaydım direk sıkıyönetim komutanı olurdum. Benim dışımda bulunan 37 kişiyle irtibatımın olmaması konsey üyesi olmadığımı kanıtlıyor. Bu konseyin somut delillere dayanmadığını, iddianameye hazırlayan savcının hayal ürünü olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle bu davadan beraatımı ya da İstanbul'daki yargılandığım dava ile birleştirilmesini talep ediyorum" diye konuştu.
Savunmasının ardından Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, sanık Aydoğdu'nun savcılıkta verdiği ifadesini okuyarak, bu ifadeyle ilgili sorular sordu. Sanık Aydoğdu, darbe gecesi 'Yurtta Sulh Konseyi' adlı 'Whatsapp' grubu ile ilgili soruya "Gruba dahil edilmişim ancak yazılanları açıp okumadım" diye yanıt verdi.
Makamındayken sıkıyönetim mesaj emirlerini tam saatini hatırlamasa da 21.00 sıralarında aldığını belirten Aydoğdu, "Boğaz köprülerinin kapatılmasını televizyonlardan izledim. Saat 22.15 gibi tümen komutanım aradı ve 'sizden birileri var mı?' diye sordu. Komutana bilmediğimi söyledim" dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Dik, "Neden yalan söylediniz?" diye sanığa çıkıştı. Aydoğdu ise "Yalan söylemedim başkanım bizim araçlar değildi" diye yanıt verdi. Başkan Dik'in, "Tanklar kimindi?" sorusu karşısında cevap vermekte zorlanan sanık, "İlk anda tanklar yoktu jandarma personeli kapatmıştı" dedi. Dik'in ısrarla "Tanklar kimin?" diye sorması üzerine sanık, "Efendim oradaki iki tankı daha sonra ben gönderdim" diye konuştu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Dik, "Bağlı bulunduğunuz Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'ın açıklamalarını görmediniz mi? Siz o saate kadar ne yapıyordunuz?" diye sordu. Sanık ise "Durum değerlendirmesi yaptım. Bazı kritik yerlerin emniyete alınması yönünde karar aldım. Bunu darbe teşebbüsü olarak düşünmedim genel bir güvenlik uygulaması olarak değerlendirdim ve kritik yerlerde araç gönderdim" diyerek, darbe gecesi İstanbul'daki Boğaz köprülerine, Atatürk Havalimanı'na, Birinci Ordu Komutanlığı'na ve diğer noktalara tank ve zırhlı araç gönderdiğini itiraf etti. Sanık, 'İnsanları ezerek mi güvenliği sağladınız?' sorusuna ise "Biz insanları ezmek için çıkmadık. Güvenliği ve emniyeti sağlamak için personel gönderdik. Benim askerim ateş açmadı" diye karşılık verdi.
Sanığın, bir avukatın "Çevik Kuvvete neden tank gönderdiniz? Orayı kimden korudunuz?" sorusuna verdiği "Güvenliği bir kısım polisle birlikte almak için" cevabı salondaki şehit yakınları ve gazilerden tepki aldı. Sanığı yuhalayan şehit yakınları ve gaziler, mahkeme başkanını uyarısı sonucu sustu.
Sanık, "O gece İstanbul'da kaç araca görev verdiniz" sorusuna ise "14 tank ve 24 ZBT aracı ve personeline görev verdim" diye yanıt verdi.