Orgeneral Yaşar Güler'in karargahtan çıkarılırken çatışma çıktığı ortaya çıktı. 15 Temmuz gecesi Genelkurmay İkinci Başkanı Güler’i karargâhtan çıkarmaya çalışan emir subayı Mehmet Akkurt, kendisine engel olan yarbayı vurdu. Bunun üzerine nöbetçi üsteğmen de Akkurt’u öldürdü. Üsteğmen hakkında meşru savunmadan takipsizlik kararı verildi.
Milliyet'ten Türker Karapınar'ın haberine göre, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 15 Temmuz darbe girişimi kapsamında Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Güler’i zorla karargâhtan çıkarmaya çalışan ve bir yarbayı yaralayan emir subayı Mehmet Akkurt’u öldüren üsteğmen hakkında meşru savunmadan takipsizlik kararı verdi. Kararda, Güler’in karargâhtaki odasında yere yatırılıp elleri ve gözlerinin bağlandığı, koridorda yerlerde sürüklenerek dışarıdaki arabaya bindirilip Akıncı Üssü’ne götürüldüğü belirtildi.
Dosyada yer alan fotoğraflarda Akkurt’un, Güler’in dışarıya çıkarılmasına izin vermeyen Yarbay’a ateş ettiği net şekilde görülüyor.
10 Şubat’ta verilen takipsizlik kararında şüpheli üsteğmenin, darbe girişimi sırasında Genelkurmay nizamiyesinde Genelkurmay Destek Kıtaları Grup Komutanlığı Muhafız Taburu’na bağlı emniyet takım komutanı olarak görev yaptığı belirtildi.
Kararda maktul Akkurt’un ise, "şüpheli Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın emir subayı Levent Türkkan’ın ifadesinden de anlaşılacağı üzere Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olduğu, aynı zamanda 16 Temmuz 2016 günü saat 03.00’te başlaması kararlaştırılan darbe girişimine yönelik olarak Orgeneral Güler’in kaçırılması eyleminin de planlayıcıları arasında bulunduğu" kaydedildi.
Kararda, olay günü darbe saatinin geriye çekilmesi ve darbeci özel kuvvet görevlilerinin saat 21.22’de karargâha girmesinin ardından 21.25’de aralarında Ömer Gürsel Çetin ve Mehmet Akkurt’un da bulunduğu darbecilerden bir grubun, hem karargâh içindeki konumu hem de TSK içindeki 'FETÖ' yapılanmasıyla mücadelesinden dolayı öncelik hedef olarak belirledikleri Güler’e yöneldikleri kaydedildi.
Kararda, o sırada makam odasında çalışan Güler’e önce "Yere yat" şeklinde bağırdıkları, gördükleri etkili mukavemet karşısında üzerine çullandıkları, kısa bir mücadelenin ardından etkisiz hale getirdikleri Güler’in, komuta katından elleri ve gözleri bağlı bir şekilde beş özel kuvvet personeli eşliğinde ellerinde tabanca olduğu halde Akkurt ve Çetin tarafından götürüldüğü anlatıldı. Kararda, darbecilerin koridorda yerlerde sürükleyerek aşağıya indirdikleri Güler’i binanın yan tarafında bulunan kapıdan dışarıya çıkardığı, Çetin’in kullandığı bir araca bindirerek güney nizamiyeden çıkarmaya çalıştıkları belirtildi.
Kararda, darbecilerin saat 21.30’da o gece nöbetçi olan ve durumu fark eden Muhafız Tabur Komutanı Yarbay Osman Tolga Kılınçarslan’ın direnişiyle karşılaştığı kaydedildi. Araçtan inen Akkurt’un, “kapıyı açın yoksa komutanı vururum” diye bağırdığı anlatılan kararda, akabinde Akkurt’un Kılıçarslan’a üç el ateş ettiği, sol sırt, sağ batın ve sağ bacak bölgesine üç kurşun isabet eden Kılıçarslan’ın karaciğer, böbrek, bağırsak ve büyük damar harabiyetine neden olacak şekilde yaralandığı kaydedildi.
Kararda, komutanının yaralandığını gören ve o gece nöbetçi olan nizamiye takviye nöbetçi subayı şüpheli üsteğmenin, eylemini sürdürmekte olan Akkurt’a önce MP-5 marka silah ile ateş etmeye çalıştığı, silahın tutukluk yapması üzerine bu kez beylik tabancasıyla ateş ettiği, sol şakak, sol göğüs ve sol bacak bölgelerine üç kurşun isabet eden Akkurt’un akciğer, beyin harabiyeti ve kafa kemik kırığı sonucu öldüğü anlatıldı. Kararda, “Şüphelinin başkasının yaşam hakkına yönelmiş, gerçekleşen haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile TCK’nın
25/1 maddesi kapsamında meşru savunma sınırları içinde fiili işlediğinden kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir” dendi.
Genelkurmay İkinci Başkanı Güler’i karargâhtan çıkarmaya çalışan emir subayı Mehmet Akkurt.