1990'larda Türkiye'yi sarsan faili meçhul dosyası yeniden aralanıyor. Davada bir numaralı sanık Eski Emniyet Müdürü Mehmet Ağar ve ekibi görülüyor
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 yıl önce işlenen 16 cinayet için iddianame hazırladı. Sabah gazetesinin haberine göre, dava dosyasının yaklaşık 1700 sayfalık ekindeki deliller Türkiye'yi en karanlık dönemiyle yüzleştiriyor. Faili meçhul kalan 16 cinayetin arka planı deşifre oluyor.
Türkiye'nin karanlık dönemi olarak bilinen 1990'lı yıllarda terör ve terörle mücadele en sert şekilde yaşandı. 20 yıla yakın sürede bin 901 faili meçhul cinayet meydana geldi. Oluşturulan listelerdeki isimler, "devletin bekası için" denilerek, seri bir şekilde öldürüldü. Cinayetlerin arkasında yasadışı "İnfaz Timi"nin olduğu ileri sürüldü. Ailelerin şikâyetleri üzerine tozlu raflardan yıllar sonra indirilen dosyalardaki cinayetler, "yeni deliller, itiraflar ve ifadeler" ışığında faillerinin belirlenmesini bekliyor. Seri olarak işlenen "simge" 16 faili meçhul cinayet soruşturmasına ışık tutan "Delil" dosyası aralanıyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı üç yıl önce başlattı. Eski Özel Harekât Polisi Ayhan Çarkın'ın ifadeleriyle soruşturma, yeni deliller ışığında davaya dönüştü. Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10'uncu madde ile görevli Savcı Mustafa Bilgili tarafından yürütülen soruşturmada dosyanın bir numaralı şüphelisi olarak dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar belirlendi.
İfadeler, ses kayıtları, cinayetlerin; Ağar'ın bilgisiyle Korkut Eken ve İbrahim Şahin'in ekipleri tarafından gerçekleştiğini işaret etti. Mehmet Ağar ile Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür arasındaki çekişmenin sonucu olarak ortaya çıkan iddialar, ifadeler, raporlar, faili meçhullerle ilgili gizli kalmış birçok bilgiyi günışığına çıkarttı. Savcı Bilgili, "Taammüden adam öldürme ve suç işlemek için örgüt oluşturmak" suçlamasıyla iddianame hazırladı. Ancak ifadelerdeki "40 kişilik ölüm listesi" ve "Kayıp silahlar" bulunamadı. Dosyaya ışık tutacak 1.700 sayfalık deliller arasında "MİT'in gönderdiği 13 sayfalık rapor, Susurluk yargılaması, kriminal raporlar, olay yeri krokileri, Çarkın'ın yer gösterme tutanakları, sanık ifadeleri, bir annenin sözleri ve bir PKK'lının özel sorgulamadaki itirafı" yer aldı.
01.10.1993. Raife Baskın, "Eşim sabah işe diye çıktı. Öğlen pazara uğramış, mutfak malzemelerini getirdi. Her akşam mesai bitiminde mutlaka eve gelen eşimi gece yarısına kadar bekledim. Sabah oldu gelmedi" diyerek, Ankara Altındağ İlçesi Nüfus Müdürü Mecit Baskın'ın hayatından endişe duyduğunu belirterek polise müracaat etti. Bunun üzerine araştırma başlatıldı.
Baskın'ın cesedi, 03.10.1993'te Ankara ili Gölbaşı ilçesi Haymana Yolu 30'uncu kilometredeki terk edilmiş harabe halindeki bir binada bulundu. Hurda toplayan bir kişi cesedi jandarmaya ihbar etti. Jandarma olay yerine gittiğinde Baskın'ın cesediyle karşılaştı. Karın bölgesinde iki, sağ gözünde ve kafasında birer kurşun yarası mevcuttu. Karnına isabet eden kurşunlarla yere düşen Baskın'ın öldüğünden emin olmak isteyen zanlıların ikinci atışlarını kafaya bitişik yaptıkları raporlarla tespit edildi.
Jandarma Genel Komutanlığı kriminal laboratu arında, olay yerinde bulunan dört mermi çekirdeği incelendi. Baskın'ın iki ayrı tabancayla öldürüldüğü ortaya çıktı. Emniyet Genel Müdürlüğü, mermileri diğer faili meçhul olaylarda kullanılan çekirdeklerle karşılaştırdığında bir benzerlik bulamadı. Gölbaşı İlçe Jandarma Komutanlığı, 07.09.2006 tarihinde, yaptığı araştırmalar sonrasında failini bulamadığı Baskın cinayetine ilişkin dosyasında, "Zaman aşımına kadar daimi arama kararı" verdi.
Hakkâri'de 2005 yılında yapılan bir operasyonla yakalanan Yüksekova çetesinden Kahraman Bilgiç özel bir sorgulamada Mecit Baskın'ı bir kısım arkadaşlarıyla birlikte öldürdüğünü itiraf etti. Bu itiraf, Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'nı harekete geçirdi. Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi'nden bilgi istendi. Yapılan yazışmalar sonrasında, Bilgiç'in, cinayetin işlendiği tarihte kırsalda PKK örgütü elemanları arasında olduğu tespit edildi, soruşturma dosyası yeniden rafa kaldırıldı.