18. MİLLİ EĞİTİM ŞURASI BAŞLADI  KIZILCAHAMAM (A.A)

-18. MİLLİ EĞİTİM ŞURASI BAŞLADI  KIZILCAHAMAM (A.A) - 01.11.2010 - Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan ve Şura üyesi  eğitimciler ile davetlilerden oluşan yaklaşık 800 kişinin katıldığı 18. Milli Eğitim Şurası, Kızılcahamam Asya Termal Otel'de başladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Şura'nın açılışı dolayısıyla gönderdiği mesajlar açılış töreninde okundu. Cumhurbaşkanı Gül, mesajında, Cumhuriyet'in başlarından itibaren gerçekleştirilen eğitim şuralarının eğitim hayatında yeri ve öneminin büyük olduğunu ifade ederek, şuraların geleneksel niteliğiyle eğitim konusunun kapsamlı şekilde değerlendirilmesine, sorunların ele alınmasına imkan verdiğini, çağın ruhuna uygun stratejiler ve politikalar geliştirilmesine katkı sağladığını belirtti. Türkiye'nin ekonomik, toplumsal, bilimsel ve kültürel bakımdan güçlü, demokrasisi mükemmel, daha müreffeh ve rekabet gücü yüksek bir ülke olarak ilerlemesinin arzu edilmesi durumunda eğitim alanındaki çalışmaların kesintisiz devam etmesinin zorunlu olduğunu dile getiren Gül, şunları kaydetti: ''Cumhuriyet'in 100. yılında eğitim nasıl olmalıdır sorusuna cevap ararken, Türkiye'nin bilgi toplumuna dönüşmesinin ve eğitimci kadrosu başta olmak üzere bilgi toplumunun gerektirdiği nitelikli insan gücünün yetiştirilmesinin önemini vurgulamak isterim. Modern bir eğitim sürecinden geçmiş, her yaşta öğrenmeyi ilke edinmiş, ülkesini seven, milli ve manevi değerlerine bağlı, nitelikli, yetenekleri ve becerileri doğrultusunda yönlendirilmiş, vizyon sahibi bir insan kaynağının toplumumuzun itici gücü olacağına şüphe yoktur.  Bu nedenle okul öncesinden üniversiteye kadar eğitimin her kademesinde kalitenin yükseltilmesi, eğitim sisteminin küreselleşen dünyanın şartları ve toplumun beklentileri doğrultusunda çağdaş kriterlere kavuşturulması yönündeki adımların hızlı bir şekilde atılması ve uygulanması gerekmektedir. Bu konuda kamu veya özel sektör olsun bütün kesimlere sorumluluk düştüğü muhakkaktır. Eğitimde fırsat eşitliğinin ayrım olmaksızın tüm vatandaşlarımız için sağlanması şüphesiz ki bu sürecin esas boyutunu oluşturmaktadır. Diğer taraftan sanayi ve hizmetler sektöründe son yıllarda artan eleman ihtiyacı karşısında mesleki eğitimin üzerinde yoğun şekilde durulması gerektiği kanaatindeyim.  Neticede, kararlılıkla hayata geçirilecek uzak görüşlü hamlelerle ülkemizi 2023 yılında eğitim başta olmak üzere bütün alanlarda hedeflediğimiz seviyeye, Atatürk'ün öngördüğü muasır medeniyetler seviyesinin üstüne taşıyacağımıza inancım tamdır.'' TBMM Başkanı Şahin de Milli Eğitim Şura'larının eğitim sistemini, bir anlamda geleceğini de şekillendirdiğini belirterek, ''Bu şuraların eğitimin kalitesinin artırılmasında önemli roller üstlendiğini düşünüyorum'' dedi. Şuranın konusunun ''Eğitimde 2023 Vizyonu'' olarak belirlenmesinin, çocukları ve ülkeyi geleceğe hazırlamak açısından önemli bir perspektif olduğunu dile getiren Şahin, ''Şurada alınan kararların Cumhuriyetimizin 100. yılı olan 2023'te dünyanın en gelişmiş 10 ülkesinden biri olma hedefimize hizmet edeceğinden kuşku duymuyorum'' değerlendirmesini yaptı. -''YENİ YAKLAŞIMLAR''- Başbakan Erdoğan da, Milli Eğitim Şurası'nın milli eğitimin en yüksek danışma ve karar organı olduğuna işaret ederek, bugüne kadar 17 kez düzenlenen şuranın, eğitim camiası, öğrenci ve veliler açısından son derece önemli, şekillendirici ve belirleyici kararların alındığı bir mecra olduğunu belirtti.  Bugün başlayan şuranın da eğitimin önündeki güncel sorunların yeni bir anlayışla ele alınarak tartışılacağı, gündemdeki konularda yeni yaklaşımların üretileceği bir toplantı olacağına inandığını dile getiren Başbakan Erdoğan, hükümet olarak göreve geldikleri ilk günden itibaren Türkiye'nin en önemli meselesi olarak eğitimi gördüklerini ve 8 yıldır bu felsefeyle çalıştıklarını anlattı. Hiçbir çocuğun eğitim hayatından mahrum kalmasını istemediklerini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:  ''Türkiye olarak 2023 yılında dünyanın en güçlü 10 ekonomisinden biri haline gelme hedefimiz vardır. Eğitim alanındaki hedeflerimizi de bu perspektifle bu vizyonla belirlemek zorundayız.  Bunun için eğitim kurumlarımız mahrumiyetlerin değil, iman ve fırsatların en geniş biçimde sunulduğu yerler olmalıdır. Eğitim kurumlarımız yasakların değil özgürlüklerin, statik, köhnemiş düşüncelerin değil özgün ve aydınlık düşüncelerin yeşertildiği kurumlar olmalıdır. Bu noktada hükümet ve meclis kadar eğitim camiamıza da büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Türkiye olarak hepimizin kendini yenilemesi, yeni durumlara, yeni şartlara, yeni bir dünyaya ayak uydurması gerekiyor. Ben, yarının Türkiye'sinin çok daha aydınlık, çok daha güçlü olacağına inanıyorum. Eğitim camiamızın donanımlı, fedakar kadrolarıyla bu hedefi yakalama yönündeki gayretlerini takdirle izliyorum.''