18.03.2015 - Alman basınından özetler

18.03.2015 - Alman basınından özetler

Frankfurt yılın protesto gösterisine sahne olmaya hazırlanıyor. Yeni Avrupa Merkez Bankası binasının bugün yapılacak açılışını protesto etmek için şehre en az 10 bin göstericinin gelmesi bekleniyor. Avrupa çapında birçok hareketi, sendikayı, partiyi ve mülteci inisiyatiflerini biraraya getiren solcu Blockupy ittifakının çağrısı üzerine Frankfurt‘ta yapılacak gösteriler de bugünkü Alman basınında geniş yer alıyor. Frankfurter Rundschau gazetesinde şu yorumu okuyoruz:

„Dikenli teller, kimlik kontrolleri ve medyaya getirilen kısıtlamalar. Tüm bunlar göstericilerin bir kısmının olay çıkarma olasılığına karşı alınması gerekenden çok daha sert önlemler. Blockupy organizatörleri, şu anda izlenen mali politikalara karşı protestoların toptan suç potansiyeli olarak görüldüğünü söylerken haklılar. Gelecekte tarihçiler bu yaşananları nasıl değerlendirecek acaba? Neredeyse tüm Avrupa’nın finans piyasalarının kontrolü altında olduğunu ve siyasetin de bunu savunmak için elinden geldiğini yaptığını tespit edecekler muhtemelen. Geleceğin tarihçileri, bu oluşuma karşı getirilen tüm önerilerin sağduyulu olmadığını da teslim edecekler ama bir gerçeği de atlamayacaklar: Kendini bu kadar dışarıya karşı kapama ihtiyacı duyan bir sistem, Avrupa'da acilen ihtiyacı olan reformları görmezden geliyor.”

Düsseldorf'ta çıkan Handelsblatt gazetesi de yorum sütununu aynı konuya ayırmış:

„Avrupa Merkez Bankası bir günlüğüne, alıştığımız basın özgürlüğünün kapı önüne konduğu bir kaleye dönüştü. Şeffaflıktan yoksun bu açılış töreni, bankanın şanını pek artırmayacak. Halkla ilişkiler açısından bakarsak da, açılışı töreninin profesyonellik ile yakından uzaktan bir ilgisi yok.”

Yunanistan Başbakanı Aleksis Tsipras gelecek pazartesi, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in davetlisi olarak Berlin’e ilk resmi ziyaretini yapacak. İki ülke arasındaki ilişkileri, Atina'nın, İkinci Dünya Savaşı sırasındaki Nazi işgali için Almanya’dan tazminat talebinin ardından gergin bir dönem geçiriyor. Konu da Alman basınında sürekli ele alınıyor. Münchner Merkur gazetesinde şu yorumu okuyoruz:

„Kim, Yeşiller ve Sosyal Demokratlar’ın yaptığı gibi, Almanya’da kapanmış olarak kabul edilen savaş tazminatı dosyasını yeniden açmak isterse, başka ülkelerin de Atina’nın adımını örnek alabileceğini ve bunun kestirilemez sonuçlara yol açabileceğinin bilincinde olması gerek. Borç tartışmalarının tehlikeli bir şekilde duygusallaşması riski var. Bu da ne savaşta yitirdiklerinin hatırasının siyasi manevraya alet edildiğini düşünen Yunanların, ne de Tsipras ve Varoufakis'in küstah taktiklerinden gına getiren Almanların çıkarına olabilir. Milyarlık tazminat tartışmaları, yıllardır iyi bir komşu ve örnek Avrupalı olan bir ülkenin halkında bile, aşırı uçları ve Euro karşıtlarını güçlendiren gelişmelere yol açabilir.”

Son yorumumuz Eisenacher Presse gazetesinden:

„Savaş tazminatı dosyasını açan, savaşın bitmesinden 70 yıl sonra başka ülkelere örnek oluşturabilecek ve bugünkü vergi mükelleflerini büyük bir yükün altına sokacak bir konuyu gündeme getirir. Oysa konu hukuki olarak çoktan kapandı. Ama Nazi rejiminin Yunan Merkez Bankası'ndan aldığı ‘zorunlu kredi' konusu başka. Bugüne kadar hiçbir Alman hükümetinin söz konusu krediyi geri ödemeyi düşünmemiş olması utanç verici. Şu anki mali tablo ve Atina'nın numaralarından bağımsız olarak, Almanya'nın bu konuda yükümlülüğü var.”