18.06.2015 - Alman basınından özetler

18.06.2015 - Alman basınından özetler

Yunanistan mali krizden çıkabilecek mi, yoksa para bölgesinden ve de AB'den çıkartılmak zorunda mı kalınacak? Avrupa’nın gündeminde bu konu ilk sıralarda. Die Zeit gazetesi yorumunda gelinen noktayı analiz ederken, Başbakan Merkel’den beklentilerini de dile getiriyor:

“Alacaklı ülkeler ile görüşmeler sürdüren yeni Yunan hükümetinin bir acemi politikacılar grubundan oluştuğu iddiasında doğruluk payı olabilir. Ancak bu hükümet gökten düşmedi. Bu hükümet önceki yılların kurtarma politikalarının, teknokratların yeteneksizliklerinin ve uygulanan sosyal politikaların bir sonucu gibi görünüyor. Ve tabii Avrupalı hükümet başkanlarının Yunanistan’ın yolsuzluklara karışmış seçkin tabakasının paralarına el atma iradesi gösteremediklerinin de bir sonucu. Aslında şu sıralarda kendisinden şikâyet edilen görüşme tarafını masaya bizzat getirenler de bizleriz. Başbakan Merkel hiçbir dönem şu an olduğu kadar risk üstlenmemişti. Ancak büyük başbakanlık makamının gerektirdiği şey, ülkenin gerçekten iyi yönetildiğinin gösterildiği andır. İşte bu an şimdi gelmiştir.”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 40 yeni kıtalararası balistik füzenin Rusya'nın nükleer silahları arasına katılacağını açıklamasına başta ABD olmak üzere batılı ülkelerden tepkiler gelmeye devam ediyor. Kölner Stadt-Anzeiger gazetesi yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Putin’in bu son çıkışına, ABD’nin -asker olmasa bile- tank ve diğer ağır silahları Rusya sınırındaki NATO ülkelerine konuşlandırması konusunda ülke içinde yapılan tartışmalar neden oldu. Rusya Devlet Başkanı Washington’a gönderdiği sinyalde, ‘Bize karşı tehditlerin boyutlarını yükseltirseniz, biz de aynısını yapmayı biliriz” demiş oldu. Ancak burada ilginç nokta Putin’in nükleer silahları yeniden siyaset arenasına getirmesidir. Çok uzun zamandan beri bu silahlar dünya politikalarının dışında bırakılmıştı. Nükleer silahlar Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana karşı tarafı caydırma işlevini yitirmişti. Şimdilerde Putin Rusya’nın gerçi Sovyetler Birliği kadar güçlü olmadığını hatırlatıyor ancak nükleer füzelere dönmek istemesi eski süper güç görkemini de çağrıştırıyor.”

Leipziger Volkszeitung gazetesinin yorumu da aynı konuda:

“Yıllarca süren barışçıl bir biçimde yanyana yaşamdan ve kimi zaman oldukça dostane ilişkilerden sonra şimdi her şey yeniden vahşi bir sertleşmeye yüz tutuyor. Rusya ile Batı gittikçe birbirinden uzaklaşıyor ve sadece sözde kalmıyor, büyük boyutlarda silahlanmaya gidiyorlar. Her şey Ukrayna krizi ile başladı, daha sonra Rusya Kırım’ı ilhak etti ve dünya şimdi yeni bir silahlanma yarışı ile karşı karşıya geldi. Kimse böyle bir şeyi istemez ve yeni bir silahlanma yarışı facia ile sonlanır. Başbakan Merkel Rusya ile ilişkilerde şimdiye kadar hep sağduyulu, soğukkanlı tavır aldı. Ukrayna’da şu sıralarda hâlâ savaşılıyor olsa da Batı’nın sloganı ‘Şiddet’e Hayır’ olmalıdır. Sürekli diyalog çağrısı yapmak, diplomasi yollarını denemek gerekir; ancak bu yolla iyi bir sonuca varılabilir. Şu anın gerektirdiği şey şiddetten arınmaktır; hem kullanılan dilde, hem de askeri açıdan!”

Farklı bir konuya geçiyoruz… Frankfurter Rundschau gazetesi, Almanya’da çoğu Türk, toplam 10 kişiyi öldürmekle suçlanan aşırı sağcı terör örgütü NSU davasının dünkü duruşmasını yorum sütunlarına taşımış:

“Münih’teki duruşmada insanı hayretler içinde bırakan anlar oluyor. Mahkemenin ifadelerine başvurduğu Hessen Eyaleti İç İstihbarat Servisi’nin eski çalışanlarının hiçbir şeyden haberdar değillermiş gibi tavır almaları, kamuoyunda istihbarat servislerinin NSU’nun işbirlikçisi gibi gösterilmesine vermek istedikleri tepkidir. Öte yandan bu ‘servisler' kamuoyundaki bu izlenimin güçlenmesine de katkıda bulunuyor. Andreas Temme isimli istihbarat servisi elemanının Kassel kentindeki faaliyetlerine ilişkin tanık ifadeleri çarşamba günkü duruşmada buna iyi bir örnek oluşturdu.”