Halle'de yayımlanan Mitteldeutsche Zeitung durumu Başbakan Angela Merkel'in Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) tarafından dinlenmesiyle karşılaştırıyor:
“Kulağa biraz komedi gibi geliyor. Özellikle de ABD’nin daha önce Başbakan’ı dinlediği düşünülürse. O zaman kendisi bunu pek komik bulmamıştı ama çok büyük bir telaşa düştüğü de söylenemez. Amerikan istihbarat servislerinin enformasyon ilgisine yönelik Almanya'dan gelen şikayetlerden şimdiye kadar pek etkilenmiş görünmeyen Barack Obama, bir değişikliğe gitmeyecektir. Tabi Almanya sesini biraz daha az çıkaracaktır. Türkiye söz konusu olduğunda ise durum bundan farklı. Berlin, Türkiye’yi dinlemenin anlamlı olduğu kanaatinde. Her ne kadar Türkiye bir NATO müttefiki olsa da Berlin'e göre orada insan kaçakçılığı ve uyuşturucu ticareti yapılıyor, tam olarak güvenilemeyen bir hükümet ve terör şüphelisi Kürt partisi PKK var. Öte yandan Irak'taki Kürtlere silah sevk etmek isteniyor. BND silahların akıbetinin ne olacağını da dinler artık.”
Berlin'den Die Welt gazetesi Almanya'nın Türkiye ile olan ilişkilerinin ABD ile olan ilişkilerinden farklı olduğuna dikkat çekiyor:
“Hillary Clinton olayında muhtemelen NSA’in Başbakan Angela Merkel’e yaptığı gibi sistematik ve hedefli bir dinleme söz konusu değil. Ve Türkiye vakasında itiraf etmeliyiz ki Avrupa Birliği’ne alınmak için mücadele eden bir NATO ortağı, yakın bir dost olmak zorunda değil. ABD ile olan dostluk farklı bir kategoride. Almanya gibi barışçıl bir ülkenin böyle bir harekette bulunmaya ihtiyacı yok mu acaba? Aslında tam tersi doğru. Barış bedava değil ve Almanya gibi barışçıl bir ülkenin de kendi gizli servisleriyle kişisel ahlak tasavvuruna her zaman denk düşmeyen bazı yollara başvurması gerek. Bizim istihbarat servisimizin günlük işi de zaten bu ve eğer bunu profesyonelce yapıyorsa bundan memnun olmamız gerekir.”
Bonn'da yayımlanan General Anzeiger gazetesi de benzer bir yoruma yer veriyor sayfalarında:
“Türkiye her ne kadar askerî pakt ortağı olsa da her zaman çok daha önemli bir ticaret ortağı, aynı zamanda buraya göç eden Türkler ve Kürtler üzerinden Almanya ile birçok bağlantı noktası olan bir ülke. Lakin Türk ve Alman hükümetlerinin ‘dost' sayılamayacağı kesin. Merkel’in Ankara’daki mevkidaşına olması gerektiği bir mesafesi bulunuyor. Bunun nedenleri var: Güvenlik makamlarının ağır insan hakları ihlalleri, Erdoğan’ın şüphe uyandırıcı demokrasi anlayışı ve çok uzak olmayan bir geçmişte kayırıcılık suçlamasına karşı kendini savunmak zorunda kalmış olması.”
Stuttgarter Nachrichten gazetesi ise dostluk kavramının devletler arasında geçerli olmayacağını vurguluyor:
“Güvenlik politikaları açısından NATO ortağı Türkiye’nin, içine girdiği mevcut istikrarsız durumda bu kadar yakından takibi anlaşılır. Ancak bu gerekçe, dış politikada alınan hasarı ortadan kaldırmıyor. Federal hükümet, ortaklarına ABD’den daha iyi bir davranış sergilemediği suçlamasıyla karşı karşıya kalacaktır. Eğer tüm olan bitenden bir ders çıkartmak istenirse, insanlar ‘partner’ ya da ‘dost’ olabilir, devletler değil. Onların en iyi durumda ortak çıkarlarından bahsedilebilir.”