18.11.2014 - Alman basınından özetler

18.11.2014 - Alman basınından özetler

AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanları Brüksel'deki toplantılarında Rusya’ya değil, Ukrayna'daki Moskova yanlısı ayrılıkçılara yaptırım uygulama kararı aldılar… Rusya’ya ek yaptırımlar ise önümüzdeki dönemde ele alınacak. Ukrayna konusunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in uyguladığı politikalar ise eleştirilmeye devam ediyor… Frankfurter Allgemeine Zeitung da yorumunda Putin'e eleştiri yöneltiyor:

“Kremlin’in satranç hamlelerini Batı yakından tanıyor. Moskova’nın Doğu, Orta ve Güney Avrupa’da nüfuz kazanma girişimlerini görmemek mümkün değil. Ancak Batılı bazı politikacılar eski ‘modernleşme ortakları” olan Putin’in onlarca yıldan bu yana yumuşama ve işbirliği politikalarının meyvelerini büyük güç olma fantazilerine kurban ettiğine hâlâ bir türlü inanamıyorlar. Putin, Batı'nın yaptırımlarına askerî böbürlenmeleriyle karşılık veriyor. Onun anladığı dil bu! Ama Batı bu dili kullanmıyor. Ona yapılacak tek şey olarak yaptırım vidalarını biraz daha sıkılaştırmak kalıyor, tabii vidayı sıkarken çok fazla abartmayı da kimse istemiyor. Zira Batı en az Putin’in Ukrayna’yı istikrarsızlaştırmasını istemediği gibi Rusya'nın da istikrarsızlaşmasını arzu edemez.”

Straubinger Tagblatt adlı gazete de aynı konudaki yorumunda şu görüşleri savunuyor:

“Vladimir Putin yelkenleri indirmiyor! Uyguladığı sürekli istikrarsızlaştırma politikalarıyla kendini o kadar devre dışı bıraktı ki, anlaşmazlığa artık sadece diplomasi araçlarıyla çözüm bulabilmek imkansızlaştı ve Batı'nın baskıyı artırmak zorunda kalmasına yol açtı. Bu ise güçlü ihracat ekonomisine sahip Almanya gibi bir ülkenin bu durumdan büyük yara almasını gündeme getirebilir.”

Stuttgarter Zeitung da yorumunda Ukrayna krizine ve Batı'nın Putin’e karşı alması gereken tavıra değiniyor:

“Batı dünyası Ukrayna’daki savaşı askerî yollardan etkilemeye çalışmayacağı yönündeki açıklamasında ısrar ettiği sürece Putin taktiksel olarak avantajlı olacaktır. Kısa vadeli bakıldığında Putin’in baskı potansiyeli Batınınkinden daha yüksek görünüyor. Yani başka bir taktiğe ihtiyaç var. Bu, Putin’in kibirini biraz pohpohlayarak, tüm bir bölge için masaya genel bir konsept getirmesini sağlamak olabilir. Bu yapıldığında, Ukrayna’nın doğusundaki halk için istenilen bir sonuç çıkar mı, o bilinmez! Ama bu, askerî tatbikatlar, büyükelçilik personelinin sınırdışı edilmesi ve şiddetin tırmanması spiralinden daha iyi bir fırsat sunar.”

Die Welt gazetesi ise farklı bir konuya, Romanya’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerine değiniyor. Transilvanya bölgesinden, Alman kökenli protestan politikacı Klaus Iohannis'in seçimi kazanması umut kaynağı olarak değerlendiriliyor:

“Seçime katılım yüzde 60’ın üzerinde, sokaklarda kutlamalara katılan insanlar… . Komünistlerin devrilmesinden 25 yıl sonra Romanya’ya yine coşku hakim. Ancak Iohannis'i çetin bir görev bekliyor. Seçmenin oyları ile gösterdiği büyük güvenden epeyce beslenebilir. Öte yandan bir ‘Alman’ı devletin başına seçmek suretiyle Rumenler Batılı erdem ve değerlere ve Avrupa’ya bağlı olduklarını ortaya koydular. Rusya’nın iktidar iştahının Bükreş’te de hissedildiği şu günlerde Iohannis’in zaferinin dış politika açısından da ağırlığı olacak. Iohannis bir Mesih değil, sadece devlet başkanı. Mucize yaratması beklenmemeli. Ama beş yıl sonra yeniden seçimler yapılacak ve o zaman geldiğinde, politikanın herşeyi değil ama bazı şeyleri değiştirebileceğine duyulan güvenin artmasının sağlanması gerek.”