İNGİLİZ BASINIDaily Telegraph'ın Dünya haberleri sayfasında Suriye'nin askeri faaliyetleri ile ilgili bir haber yer alıyor. Haberin başlığı "Suriye'nin kimyasal silahları uzaydan görünüyormuş" Daily Telegraph'ın haberinden bazı satırlar şöyle: "Jane's Intelligence Review dergisinin incelediği uydu fotoğraflarına göre Suriye, İsrail ile yeni bir düşmanlık dalgasını kışkırtabilecek bir adım atarak kimyasal silahlarını yeniden yapılandırıyor." "İsrail 2007 yılında Suriye'deki nükleer araştırma merkezi olduğundan kuşkulanılan bir tesise saldırmıştı." "Suriye'nin zaten on yıllardır kimyasal silahları bulunuyor. Ancak alınan yeni uydu görüntüleri, bilinen tesislerde ciddi bir yenileme faaliyeti olduğunu ortaya koyuyor." "Derginin haberine göre karmaşık filtreleme sistemleri ve soğutma kuleleri bulunan imalat ve depolama yapıları inşa edilmiş. Irak'ın işgalinden hemen önce Suriye'nin bu ülkeden kimyasal silah aldığından kuşkulanılmaktaydı." "Jane's Intelligence'a göre ülkenin kuzeybatısında yer alan önemli bir kimyasal silah üretim ve depolama tesisi olan El Safir'deki çalışmalar da 2005 yılında başlamış." "Derginin editörüne göre bu durum, Suriye'nin İsrail ile çıkabilecek bir çatışmada caydırıcılık ya da kuvvet desteği sağlamak istediğini gösteriyor. Böylece Türkiye arabulucuğunda İsrail ile görüşen ülkenin aynı zamanda nükleer tesis üzerinde çalışıp kimyasal tesislerini de geliştirdiği ortaya çıkmış oldu." "Yeni paket yolda" Times gazetesi, İngiltere hükümetinin yeni bir ekonomik canlandırma paketi üzerinde çalıştığını yazıyor. "Vergi indirimleri ve kamu yatırımlarına yapılacak harcamalardan oluşacak yeni bir ekonomik canlandırma paketi Nisan ayında açıklanabilir." "Bu plan, Başbakan Gordon Brown'un Nisan ayında Londra'da yapılacak olan G20 zirvesine katılacak liderlere yönelik olarak dün yayımladığı 74 sayfalık hükümet belgesinde yer aldı." "Belgede Gordon Brown'ın G20 liderlerine yönelik, IMF'ye destek olunması, korumacılıktan kaçınılması ve küresel finans kurumlarının reformdan geçirilmesi çağrıları yer alıyor." "Ama belgede şu ana kadar yapılan ekonomik kaynak aktarımlarının yeterli gelmemiş olabileceği de yer alıyor. Hükümetin Kasım ayında açıklanan yüzde 2,5'luk KDV indirimini izleyecek yeni bir paket hazırlığında olduğu haberleri de bu belgedeki ifadeler ile güçlenmiş oluyor." Para basma Independent bugün İngiltere Merkez Bankası'nın "Daha fazla para basmamız lazım" mesajını manşet yapıyor. "Merkez Bankası Başkanı, İngiltere'nin daralmakta olan ekonomisini kurtarmak için acil eylem çağrısında bulundu. Banka, ekonomiye güçlü bir hareket kazandırmak için deneyebileceği tüm yollar tükenince 30 yıl sonra ilk kez para basmaya başlayacak." "Merkez Bankası Başkanı, birkaç gün içinde Maliye Bakanı'ndan bu konuda izin isteyecek. Banka, finans kurumlarından hükümet ve şirket bonolarını toplayarak piyasaya sterlin arzını sağlayacak. 'Parasal gevşeme' adı verilen bu yöntem, para basmanın günümüzdeki karşılığı." Obama ve internet Financial Times'da yer alan bir analiz, ABD'de Başkan Barack Obama'nın Salı günü imzaladığı yeni ekonomik canlandırma paketinin içinde yer alan bir ayrıntıyı öne çıkarıyor. Bu da, vergi mükelleflerinin 787 milyar doların nereye harcandığını izlemelerini sağlayacak olan İnternet sitesi. "Pek çok kişinin, İnternet üzerinden yürüyen ilk seçim kampanyası olarak andığı seçimin ardından göreve gelmesinin dördüncü haftasında Barack Obama, kendisini gerçek bir 'multimedya başkanı' olarak konumlandırıyor." "Obama'nın medyayı kullanma biçimi, Roosevelt'in radyoyu kullanma şekli ve Kennedy'nin televizyondaki ustalığını andırıyor." "Beyaz Saray'ın bu hafta açtığı, recovery.gov adresindeki site, paraların nereye harcandığını gösterecek olan, kendi ifadesiyle 'yönetimdeki şeffaflığın artırılmasında benzeri görülmemiş bir adım' niteliğinde." "Bu adım, Beyaz Saray sitesinin tümüyle güncellenmesi, blog özelliğinin eklenmesi ve Obama'nın konuşmalarının Youtube sitesinde yayınlanmasını izliyor. Obama'nın seçim kampanyasında e-posta yöntemi de kullanılmıştı." "Dikkatler hep İnternet üzerine odaklanmış olsa da bir analize göre Obama aslında kaynaklarının yüzde 87'sini televizyona harcamıştı. Bir uzman, Obama'nın insanlarla sürekli iletişim kurarak en doğrusunu yaptığını söylüyor. Çünkü konuşmayı kestiğinizde, insanlar en kötü olasılıkları hayal etmeye başlıyorlar." Doğan grubuna ceza Financial Times'ın Şirketler ve Piyasalar ekinde yer alan bir haberin başlığı: "Türk medya grubuna 408 milyon dolarlık vergi cezası" "Türkiye'nin en büyük medya grubunun başı yetkililerle yine dertte. Doğan Yayın Holding, reklam gelirlerinin zayıfladığı ve bağlı bulunduğu grup başka sektörlerde genişleme planları yaptığı bir sırada 408 milyon dolarlık vergi cezası aldı." "Şirketin hisse değeri dün yüzde 17,7 oranında düştü. Piyasa değerinin üzerinde ceza alan şirket temyize gitmeye hazırlanıyor." "Yatırımcılar bu duruma Aydın Doğan ve Recep Tayyip Erdoğan arasındaki gerginliğin yol açmış olmasından kaygılı. Erdoğan, bir yolsuzluk skandalı konusundaki haberleri nedeniyle Doğan grubu yayınlarının boykot edilmesini istemişti. Yetkililer ise cezanın kendisi veya zamanlamasının siyasi olmadığını söylüyor." Brit ödülleri Guardian, İngiltere'nin müzik alanındaki önemli ödüllerinden Brit ödülleri törenine, diğer pek çok gazete gibi, geniş yer ayırıyor bugün. Başlık: "Duffy üç ödülle Brits'te zafer kazandı" "1960'lı yılların pop tarzındaki sesi ve Brigitte Bardot modeli saçları ile 24 yaşındaki şarkıcı Duffy, dün gece Brit ödüllerini sildi süpürdü. Üç dalda aldığı ödüller, Duffy'nin İngiltere'de geçen sene 1 milyon 700 bin satan Rockferry adlı ilk albümü ile dikkat çekici bir çıkış yakalamasını da vurguluyordu." "Buğulu sesi Dusty Springfield ile kıyaslanan ve tam adı Aimee Ann Duffy olan şarkıcı Motown tarzı İngiliz müziğinin yeniden doğuşunda Amy Winehouse ve Mark Ronson ile beraber anılıyordu." "Ancak Duffy'nin çıkışı pek çoklarından daha hızlı oldu. Daha geçen sene bu zamanlar Londra'da küçük kulüplerde şarkı söylerken,dün geceki törende, albüm satışı tüm dünyada 5 milyona ulaşmış, dünyanın önde gelen şarkıcılarından biri olarak sahnedeydi." (BBC Türkçe)ALMAN BASINI Almanya'nın en büyük bankalarından Hypo Real Estate'e mali yardımlar yetmeyince hükümetin devletleştirme seçeneğine imkan tanıyacak yasayı çıkarması, Almanya'da gündemin öne çıkan konusu. Frankfurter Allgemeine Zeitung, hükümetin attığı adımın gerekli olduğu görüşünü savunuyor yorumunda: “Devletleştirme seçeneği sadece birkaç ay için geçerli ve sıkı ölçütlere bağlı. Devletleştirme adımını atmadan önce diğer tüm araçların denenmiş olması gerekiyor. Ve tazminatın yanında bankanın rehabilite edilmesi ve yasada öngörüldüğü şekilde yeniden özelleştirilmesinin ardından, hisselerin satışında bankasına el konan banka sahiplerine öncelik tanınması gerekiyor. Liberal Hür Demokrat Parti'nin, Almanya'nın devletleştirme yasasıyla sosyalizme doğru ilerlediği suçlaması bu nedenle temelsiz. Şu anki ekonomik durumda yapıcı da değil." Berliner Zeitung ise devletleştirmenin sadece Hypo Real Estate bankası için öngörülmesinin anayasal sorunlara yol açacağını belirtiyor yorumunda: “Devlet, Hypo Real Estate'i kontrol altına alacak çoğunluğu ele geçirmede çok gecikti. Harcanan zaman büyük vergi giderlerine mal oldu. Diğer yandan hükümet, devletleştirme imkanını neredeyse sadece Hypo Real Estate için öngörerek büyük bir hukuki hata yapıyor. Anayasa, üretim araçlarının kamulaştırılmasına izin verse de, temel bir hakka yönelik bu tür bir müdahalenin müstakil vakalarda öngörülmesini yasaklamaktadır. Anayasa Mahkemesi buna dayanarak hükümeti frenleyebilir.” Frankfurter Rundschau gazetesi ise devletleştirme yasasını bir skandal diye nitelendiriyor: “Katlanmak mümkün değil. Hükümet yasayı ‘kurtarma amaçlı devralma yasası' diye adlandırıyor. Ama gerçekte konu, bankaların devletleştirilmesi ve devletin içinde bulunduğu kaostan yarar sağlamaya çalışan hissedarların hisselerine el konması. Sermaye tarafındaki sorumluluk sahibi lobiciler devlete müteşekkir olsa gerek. Vergi mükelleflerinin ya da çalışanların tarafındaki lobiciler ise kızgın. Devlet hissedarlardan, aslında değeri olmayan, sadece vergi paralarından finanse edilen umut nedeniyle değer kazanabilecek hisseleri satın almayı planlıyor. Yasanın asıl skandal yönü bu.” Neues Deutschland gazetesi de Hypo Real Estate konusunda hükümeti eleştiriyor: “Şu an ortalıkta dolanan devletleştirme, kamulaştırma gibi kelimeler aslında dikkat dağıtıcı. İşin asıl özü şu: Devlet, tamir edip geri kalan değeri üzerinden yeniden özelleştirmek için müflislerin hurdasını satın alıyor. Hypo Real Estate'in ‘sistem açısından önem taşıması' nedeniyle kurtarılması gerektiği söyleniyor. Ancak daha öncesinden 100 milyar euroluk mali yardım ve kefaletin bankaya pompalanması hataydı. Bırakın çürümüş köhne bankalar devrilip gitsin. Yarım yamalak da olsa hala işleyebilen diğer bankaları devletleştirin! Hypo Real Estate gibi tamamen çürümeden…” ABD BASINI (18 Şubat)Christian Science Monitor Irak’taki Amerikan askerlerinin çekilmesinde Türkiye’nin önemli bir rol oynayacağını yazıyor. Haberde, savaşın başlangıcında Amerikan askerlerinin Türk topraklarını kullanmasına onay verilmediği de hatırlatılıyor. "İncirlik üssüne de ev sahipliği yapan Türkiye, Afganistan operasyonu için de önemli bir lojistik merkez olabilir. Kırgızistan’ın Manas üssünü Amerikalılara kapatma kararı, Afganistan’a 30 bin takviye asker göndermeye hazırlanan Amerika’yı zor durumda bıraktı. Ayrıca şu anda Türkiye’den Irak’a her gün yaklaşık bin TIR giriyor ve bunların büyük bir kısmı Amerikan askerlerinin ihtiyaçlarını taşıyor. Bu durum, iki ülke arasındaki ilişkilerin geldiği noktayı da gösteriyor. Kuveyt ve Ürdün’le kıyaslandığında Türkiye, Amerikan askerlerinin çekilme sürecinde daha güvenli bir çıkış kapısı olarak görülüyor." Boston Globe İran’da eski cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi’nin yeniden aday olmasını önemli bir fırsat olarak görüyor. Gazete, Hatemi’nin İran’da değişim umudunu temsil ettiğini savunuyor. "Obama, İran uygarlığına saygı duymasının yanı sıra İran’ın modern bir ülke haline gelmesini de istediğini belirterek Hatemi’ye gizli bir destek verebilir. İran’daki sertlik yanlılarının propagandalarına karşı, Obama ısrarla İran’ın nükleer teknolojiyi barışçıl amaçlarla kullanmasına karşı olmadığını, ancak Tahran’ın nükleer silah üretimine de izin vermeyeceğini vurgulamalıdır. Obama, İran’ın Amerika ve müttefikleriyle anlaşmaya varması durumunda bu ülkeyi bekleyen refah düzeyini de çok iyi anlatmalıdır. İranlıların katı ve beceriksiz bir isim yerine daha açık görüşlü bir reformcuyu tercih etmemesi için hiçbir neden yok." Washington Post General Motors ve Chrysler firmalarının bir kez daha devlet desteği talebinde bulunduğunu hatırlatıyor. Gazete, bu talebin Obama yönetimini zor bir kararla karşı karşıya bıraktığını yazıyor. "Obama yönetimi otomotiv firmalarının bu yardım talebini çok iyi değerlendirmeli ve ilgili bütün taraflara fedakarlık yapmaları konusunda baskı uygulamalıdır. Görüşmelerde bir uzlaşma sağlanamazsa, iflas seçeneği de masada olmalıdır. General Motors ve Chrysler’in iflası, Amerikan ekonomisinin içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında, çok büyük bir darbe olabilir. Ancak, bu firmaların uzun vadede kendi ayakları üstünde durma ihtimali bile olmadan sürekli devlet desteğiyle yaşatılması, çok daha kötü bir seçenektir." New York Times teşvik paketinin enerji alanında da çok önemli önlemler içerdiğini vurguluyor. Ancak gazete, bu önlemlerin küresel ısınmayla mücadele için yeterli olmadığının da altını çiziyor. "İklim değişikliği ile mücadele çok daha kapsamlı bir strateji gerektiriyor. Temiz enerji teknolojilerine çok daha fazla federal yatırım yapılması bunun bir parçasıdır. Ayrıca karbon emisyonuna da vergi konması gerekir. Ancak yine de teşvik paketindeki önlemler, iklim değişikliği ile mücadele ve Amerika’nın yabancı petrole bağımlılığını azaltma konularında ciddi adımlar içeriyor. Daha yapılacak çok iş var, ama bu paket olumlu bir başlangıç oluşturuyor." (Voice of America) (Not: Türkiye ile olan saat farkından ötürü Amerikan basını gecikmeli yayımlanabilmektedir)