19 yıla kadar hapis isteyen savcılığa göre, daha önce ifşa edilse de MİT şehidi haberini yapmak suç!

19 yıla kadar hapis isteyen savcılığa göre, daha önce ifşa edilse de MİT şehidi haberini yapmak suç!

Libya'da şehit olan MİT mensubunun cenaze törenine ilişkin haber yaptıkları için tutuklu bulunan Oda TV Genel Yayın yönetmeni Barış Pehlivan, Oda TV muhabiri Hülya Kılınç ve Yeniçağ yazarı Murat Ağırel ile ilk duruşmada tahliye edilen Oda TV Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Yeni Yaşam gazetesi yöneticileri Ferhat Çelik ve Aydın Keser hakkında yarın yapılacak ikinci duruşma öncesinde esas hakkındaki mütalaasını açıklayan savcılık, gazetecilerin 19 yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etti. Savcılık, esas hakkındaki mütalaasında, İyi Partili Ümit Özdağ'ın, Meclis'e, söz konusu MİT mensuplarının isimlerini açıkladığı basın toplantısına ve Özdağ hakkında bu nedenle fezleke hazırlanmasına yer vermeden, MİT mensuplarının isimlerinin ilk olarak gazeteciler tarafından koordineli şekilde ifşa edildiğini öne sürdü. Savcılık, kamuoyuna yansıyan görüntülere rağmen, tutuklu gazeteci Barış Pehlivan'ın cezaevinde darp edilmesine yönelik görüntüler ve bu konudaki haberleri, "karalama" olarak nitelendirdi ve herhangi bir darp olayı yaşanmadığını savundu.

"Devlet sırlarına karşı suçlar" ve "MİT Kanununa muhalefet" suçlamalarıyla 8 yıldan 19 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanan gazeteciler Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Mehmet Ferhat Çelik, Aydın Keser ve Erk Acarer ve CHP Akhisar Belediyesi Basın Birimi görevlisi Eren Ekinci'nin yargılandığı davada ikinci duruşma yarın görülecek. Duruşma öncesinde savcılık, savcı esas hakkındaki mütalaasını açıkladı. Mütalaada, tüm sanıkların MİT Kanununa muhalefet ve "Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklama" iddiasıyla 19 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Savcı ayrıca, tutuklu bulunan Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel'in tutukluluk hallerinin devam etmesini, yurt dışında olan Erk Acarer'in de dosyasının ayrılmasını talep etti.

TIKLAYIN - Dava dosyası hakkında savcılık mütalaası

"Önceden ifşa edilmedi"

Savcılık, mütalaada, İyi Partili Özdağ'ın, 22 Şubat 2020'de TBMM'de gerçekleştirdiği basın toplantısında söz konusu MİT mensuplarının isimlerini açıklamasına değinmeden, isimleri önce gazetecilerin deşifre ettiği iddiasını sürdürdü.

Savcılık, "MİT mensuplarının deşifre edildiği suça konu paylaşımlarda ve aynı amaçla yayımlanan haberlerde yer alan bilgiler ve fotoğraflar daha önceden ifşa olmuş bilgiler değildir. Şehitlerin MİT mensubu olduklarının ilk olarak sanık Murat Ağırel tarafından sosyal medyada deşifre edildiği ve söz konusu paylaşımda "case officer" vurgusunun yapılarak MİT mensuplarının Libya Ülkesi'nde yürüttükleri görevlerine ilişkin yabancı istihbarat birimlerince de anlaşılacak şekilde deşifre edildiği tespit edilmiştir" ifadelerini kullandı.

Ağırel ile hiçbir bağlantıları bulunmayan Yeni Yaşam'da çalışan gazeteciler , ODA TV yöneticileri ile ilgili bilgileri sıralayan savcılık, ifşa eyleminin koordineli ve planlı biçimde deşifre edildiğini savunarak, şu ifadeleri kullandı:

"Sanıkların eylemleri zaten ifşa olmuş bilgilerin tekrar paylaşılmasından ibaret sıradan bir eylem olmayıp, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı'nın faaliyetlerinin ve MİT mensuplarının bir plan dahilinde koordineli şekilde deşifre edilmesi, MİT'in görev ve faaliyetleri kapsamında devletin gizli kalması gereken bilgilerinin açıklanması, yayınlanması, yayılması ve MİT mensuplarının açık kimlik, görev ve ünvanlarıyla birlikte ifşa edilerek MİT mensuplarının hem kişisel hem de ailelerinin can güvenliklerinin tehlikeye atılması eylemidir."

İfşa edilse de suç

Savcılık, bununla da yetinmeyerek, MİT Kanunu'na göre, önceden ifşa edilmiş olsa bile bu bilgileri paylaşmanın suç olduğunu öne sürdü.

Darp görüntüleri için "görüntüler incelendi" açıklaması

Savcılık, Barış Pehlivan'ın cezaevinde darp edilmesine yönelik kamuoyuna da yansıyan görüntüler için, "dezenformasyon ve soruşturmayı itibarsızlaştırma amaçlı" ifadesini kullanarak, şunları kaydetti:

"MİT'in görev ve faaliyetleri kapsamında devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklayan, yayınlayan, yayan ve MİT mensuplarını açık kimlik, görev ve ünvanlarıyla birlikte ifşa eden sanıklara yönelik soruşturma başlatılmasının ardından, soruşturmayı itibarsızlaştırmak amacıyla bir çok dezenformasyon faaliyeti gerçekleştirilmiştir. Buna ilişkin olarak; sanık Barış PEHLİVAN'ın tutuklu olarak bulunduğu Silivri Cezaevi'nde 06.03.2020 tarihinde darp edildiğine ilişkin 07.03.2020 tarihinde gerçek dışı haberler yapılmıştır. Haberler üzerine Silivri ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından gerekli araştırma ve idari soruşturmalar yapılmış, tüm kamera kayıtları incelenmiş ve haberlerin gerçek dışı olduğu anlaşılarak Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 07.03.2020 tarihinde konuyla ilgili basın açıklaması yapılmıştır. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 07.03.2020 ve Cumhuriyet Başsavcılığımızın 09.03.2020 tarihli basın açıklamaları sonrasında Barış PEHLİVAN vekilinin 09.03.2020 tarihli dilekçesi ile "müvekkilinin cezaevinde darp edildiğine" dair şikayeti üzerine Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma sonucu "müştekinin darp edildiğine ilişkin soyut iddiadan başka herhangi bir delil bulunmadığı gibi adli hekim raporları, kamera görüntüleri ve tanık beyanlarına göre müştekinin darp edilmediğinin sabit olduğu gerekçesiyle Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verildiği anlaşılmıştır."

Mütaalanın açıklanmasının ardından açıklama yapan avukat Hüseyin Ersöz de, "Savcılık Mütalaasında yeni bir şey beklemiyorduk, öyle de oldu. İddianamenin tekrarından ve soyut suç atfından ibaret bir metin. Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve Hülya Kılınç'ın tutuklu olarak yargılandığı dava, Basın Özgürlüğü'nün ülkedeki standartını da gözler önüne seriyor. Basın Özgürlüğü'nün kısıtlanmasında "araçsallaştırılan" bu davada verilebilecek tek "hukuki" karar, yasal şartları oluşmayan atılı suçlara dair, ancak ve ancak beraat olabilir. Gazetecilerin tutuklu kaldıkları her gün, İfade Hürriyeti ve Özgürlük Hakkı'nın ihlali anlamına geliyor" dedi.

24 Haziran'da görülen ilk duruşmada Barış Terkoğlu, Ferhat Çelik ve Aydın Keser hakkında adli kontrol şartıyla tahliye kararı verilirken, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel ve CHP Akhisar Belediyesi Basın Birimi görevlisi Eren Ekinci'nin tutukluluk halinin devamına karar verilmişti. Yurt dışında bulunan Erk Acarer için ise yakalama kararının devamına karar verilmişti.