Frankfurter Allgemeine Zeitung krizin tırmanmasından Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’i sorumlu tutuyor.
“Ukrayna, iç savaş tehlikesinin son derece büyüdüğü bir noktaya ulaştı. Suç, siyasî çözüm şansını sabote eden Yanukoviç rejiminde. Salı günü muhalefetin talep ettiği anayasa değişiklikleri konusunda mecliste tartışma oturumu düzenlenmesine bile izin vermedi. İşaret çok açık: Yanukoviç, iktidarı paylaşma konusunda diyaloğa yanaşmıyor. Böylece haftalardır üzerinde konuşulan, krizden çıkışa yönelik tüm öneriler anlamını kaybetmiş oldu. Rejimle müzakerelere hazır olan, tavizler veren ve parlamentoyu yeniden siyasî anlaşmazlıkların çözüm yeri haline getirmek isteyen muhalif liderler, Yanukoviç tarafından aldatılmış oldu.”
Nürnberger Nachrichten gazetesinin yorumunda ise şu satırlar yer alıyor:
“Ukrayna’da hangi tarafın ‘iyi' hangisinin ‘kötü’ olduğunu ayırt etmek giderek zorlaşıyor. Göstericilerin sürekli taktik uygulayan hükümete karşı öfkesi doğal. Ancak bakanlıklar ve parti binalarına saldırmak, ateşe vermek, memurları dövmek… Tüm bunlar medenî protestonun sınırlarını fazlasıyla aşıyor. Almanya’da çok tutulan muhalif lider Vitali Kliçko da her zaman zekice davranmıyor. Gerçi göstericileri yeterince sık itidale çağırdı. Ama bir yanda diğer muhalif liderlerle birlikte Devlet Başkanı Yanukoviç ile görüşmeye gidip hemen ardından onu ‘suçlu’ ilan etmek de pek şık değil.”
Ludwigshafen kentinden Rheinpfalz gazetesi ise yorumunda muhaliflerin tavrını eleştiriyor:
“Maidan'da artık 2004-2005 yıllarındaki Turuncu Devrim gibi barışçıl bir değişimden bahsetmek mümkün değil. Kiev’in Bağımsızlık Meydanı'ndaki protestolarda haftalardır yapılan açıklamalar artık tehlikeli bir şekilde darbe sınırına dayanmış durumda. Devlet doğal olarak buna tolerans gösteremez. Protestocuların bir bölümünün milis gibi davranması, muhalefetin yolsuzluklara batmış bir rejimi baskı altına alma gibi iyi niyetli hedefine hiç de hizmet etmiyor. Muhalefet liderleri darbe bahislerine girip poker oynamak yerine, akıllarını başlarına toplayıp 2015’teki devlet başkanlığı seçimlerine odaklansalar daha iyi olur. Parlamentoyu güçlendiren eski anayasaya geri dönüş tabii ki arzu edilen bir şey. Ama bunun da aynı şekilde seçim sandığında meşruiyet kazanmış olması gerekir.”
Süddeutsche Zeitung ise Almanya ile Fransa arasındaki yakınlaşma işaretlerini konu alıyor yorumunda:
“Berlin’de şimdi Sosyal Demokrat Parti’nin işlere dâhil olması, ekonomik açıdan çok daha güçlü konumdaki Almanya ile ilişkileri geliştirme konusunda Paris’te iktidardaki sosyalistlerin işini kolaylaştırmış oldu. Şimdiye kadar ‘Alman modeli’, Fransa’da muhafazakâr muhalefetin hükümete vurduğu bir kırbaçtı. Artık sosyalist Cumhurbaşkanı Hollande, Almanya’nın da asgarî ücret uygulaması gibi konularda komşusundan kopya çektiğine işaret edebilecek durumda. Bu kendisinin de bir dönüşüm yaşamasına yardımcı oldu.”