Almanya Başbakanı Angela Merkel, Euro Bölgesi’nden çıkarılmanın eşiğine gelen Yunanistan’a reform uyarısında bulundu ve Atina sorumlu davrandığı takdirde bir uzlaşının hala mümkün olduğuna inandığını söyledi. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un Yunanistan krizine ilişkin yorumunda şu görüşler dikkat çekiyor:
“Euro başarısızlığa uğrarsa, Avrupa’nın bütünleşmesi de başarısızlığa uğrar’ şeklindeki cümle Atina tarafından, Merkel’in hiçbir zaman Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nden çıkartılmasına izin vermeyeceği şeklinde yorumlandı. Ama acaba Yunan hükümeti, alçak sesle dile getirilen, Atina olmasa da olur türündeki sinyalleri algılayabiliyor mu? Başbakan Merkel, bundan sonraki finans yardımları için daha önceleri üzerinde anlaşılan sözleşmelerin tartışma konusu yapılamayacağını açıkça ifade etmeliydi. Ama Merkel belki de kendini bağlamak istemedi ve bundan dolayı da görüşmelerde kendine hareket serbestliği yaratmış oldu. Deneyimli Avrupalı politikacılar bunun ne anlama geldiğini hisseder ve bunun gereğini yaparlar. Ama Atina’da yanlış şeritte araba kullanan yetkililer, araba duvara toslayana kadar gaza basmaya devam ediyor.”
Berliner Zeitung ise yorumunda Yunanistan’ı finans krizinden çıkarma formülleri üzerinde duruyor:
“AB, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF), Yunanistan’a daha fazla tasarruf yapması için çağrı yapmak yerine, daha verimli çalışan bürokrasi dairelerinin ve vatandaşlara daha sevecen yaklaşan bir vergi sisteminin inşasında yardımcı olabilirler. Yunanistan’a verilmesi planlanan kredilerle bu hedeflere ulaşılmasına ve kredilerin hiç değilse bir kısmının en çok ihtiyacı olan vatandaşlara paylaştırılmasına çalışılabilir. Bu şartlar altında Yunanistan ekonomik büyümeye ve refaha dönüş yapar ve hatta günün birinde borçlarını ödeyebilir.”
Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Françesco, hazırladığı son Papa Fermanı’nda (Enzyklika) dünya çapında çevrenin tahrip edilmesini, iklim değişimlerini ve tüketim sarhoşluğunu eleştirdi. Papa, özellikle zengin ülkelerin yaşam biçimlerini değiştirmeleri gerektiğinin altını çizdi. Lüneburg’da yayımlanan Landeszeitung adlı gazetenin konuya ilişkin yorumu şöyle:
“Papa şimdi yayınladığı ‘Ekolojik Ferman’ ile Katolik Kilisesi’nin bu yöndeki köklerine atıfta bulunmuş oluyor. Bu kökler, kutsal kitap Tevrat’ta dünyanın insanların buyruğu altına girmesi gerektiği şeklindeki ifadelerin altında kaybolup gitmişti. Katolik Kilisesi daha şimdiden bir ‘kültür devrimi’ yaşıyor ve Papa Françesko bunu tüm dünyadan talep ediyor. Peki, Papa Françesko, kapitalizmin ortadan kaldırılmasını mı istiyor? Hayır! Papa diyalog çağrısı da yapıyor ve insanların kendi yaşamlarında değişime gitmeleri için onları cesaretlendirmeye çalışıyor.”
Macaristan, iltica başvurularında büyük bir artışla karşı karşıya. Budapeşte, çözümü Sırbistan sınırına 175 kilometrelik dikenli tel çekmekte buldu. Die Tageszeitung'un yorumu bu konuda:
“Macaristan’ın merkez sağ hükümeti AB’nin mülteci politikalarına iyi ayak uydurmuş durumda. Ülkeye mülteci kabul etmek yerine, mültecilere karşı kendini savunmayı amaçlıyor. AB, dış sınırlarının güvenliği için Macaristan’a yardım yapmaya bile hazır. Macaristan da bu yardımı kullanmaya hazır. Daha az sınır koruma görevlisi demek, Macaristan için ayda bir milyon euro tasarruf etmek anlamına geliyor. Brüksel'den Macaristan'a herhangi bir uyarı gelmesi beklenmiyor. Ancak diğer ülkelerin deneyimleri gösteriyor ki, mültecileri dikenli teller de engelleyemiyor.”