HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana’nın bugün Meclis'te ettiği yeminin, "metinde olmayan ifadelere yer verildiği" gerekçesiyle Meclis Başkanı Deniz Baykal tarafından geçersiz sayılması, Zana'nın 24 yıl önce önce ettiği milletvekilliği yeminin akıllara getirdi.
SHP-HEP ittifakı sonrasında Meclis'e giren Leyla Zana, yeminin sonuna "Ez vê sondê li ser navê gelê kurd û tirk dixwîm (Bu yemini Türk ve Kürt halkı adına ediyorum)" ifadelerini eklemiş, o dönem yaşanan yemin krizi Leyla Zana ve arkadaşlarının 10 yıl hapis yatmasıyla sonuçlanmıştı.
AlJazeera’dan Gonca Şenay’ın haberine göre, Leyla Zana'nın 6 Kasım 1991 tarihli TBMM Genel Kurulu'nda ettiği yemin sonrasında yaşananlar şöyle gelişti.:
Takvimler 6 Kasım 1991’i gösterirken TBMM Genel Kurulu milletvekili yemini için toplandı. İlk gerginlik Diyarbakır Milletvekili Hatip Dicle’nin kürsüye çıkmasıyla yaşandı. Dicle yeminini okumadan önce “Ben ve arkadaşlarım bu metni Anayasa'nın baskısı altında okuyoruz” dedi. Genel Kurul salonu karıştı. DYP ve ANAP milletvekilleri sıralara vurarak protesto ettiler Dicle’yi ve “Burası Türkiye” sesleri duyuldu. SHP sıralarında ise sessizlik vardı.
Dicle ikinci kez çağrıldığı kürsüde sözlerine yine “Anayasa’nın 81’inci maddesine göre okuyorum” diye başladı. Gerginlik bitmedi, Meclis Başkanvekili “Sözümü geri alıyorum” demesini istedi, Dicle direndi. Kürsüye iki partiden vekiller çıktı, tartışma büyüdü, Dicle vekiller arasında temas yaşanmasının ardından “Sözümü geri alıyorum” demek zorunda kaldı.
Fakat o güne damgasını vuran Dicle’den çok başka bir isim oldu: Leyla Zana. Zana kürsüye yakasında sarı kırmızı yeşil renkleri taşıyan bir mendil ve başında aynı renklerde bir saç bandı ile çıktı. Türkiye’nin tarihine “yemin krizi” olarak geçen de sonrasındaki 45 saniye oldu.
Zana kürsüye yürürken milletvekili sıralarından sesler: O bayrak, bayrağı indir (Başında sarı kırmızı yeşil renklerden oluşan saç bandı var. Yakasında ise sarı kırmızı ve yeşil bir kumaş. Milletvekili sıralarından sesler, sıralara vurmalar)
- Leyla Zana: Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, (milletvekili sıralarından protestolar artıyor) milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden (Meclis Başkanvekili Septioğlu devreye giriyor, ‘Bakar mısın kızım?’ diyor ancak Zana protestolar arasında devam ediyor) ve Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefime and içerim. Ez vê sondê li ser navê gelê kurd û tirk dixwîm. (Kürtçe: Bu yemini Türk ve Kürt halkı adına ediyorum)
Zana Genel Kurul salonundaki tepkiler üzerine “Sözlerimi geri alıyorum” diyerek yeminini tekrarlamak zorunda kaldı.
SHP ile yollar ayrıldı
HEP’lileri Meclis’e taşıyan SHP yönetiminin bu görüntüleri kaldırması ve partinin diğer milletvekillerine anlatması zordu. Yemin krizinin ardından düzenlenen parti kongresi de olay yarattı. Kongrede PKK bayrakları açıldı, Abdullah Öcalan’ın annesi sloganlarla karşılandı. Kongre sonrasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı HEP hakkında soruşturma açtı. Bu görüntüler Zana ile Dicle’nin SHP’den istifasını da beraberinde getirdi.
110 kişinin hayatını kaybettiği olaylı 1992 Newroz ise tüm HEP’lilerin, DYP ile koalisyon yaparak iktidara gelen SHP’den ayrılması ile sonuçlandı.
Bölgenin en gergin yılları olan bu yıllar Kürt siyasi hareketinin de en sancılı yıllarıydı. Milletvekilleri HEP’in kapatılma ihtimaline karşı yeni kurulan DEP’e geçtiler. Aralarında Mehmet Sincar, Musa Anter’in de bulunduğu Kürt hareketinin sembol isimleri öldürüldü. Bu sancılı sürecin sonunda beklenen oldu, DEP kapatıldı. Milletvekillerinin dokunulmazlıkları düştü.
Meclis’e SHP çatısı altında giren ve yemin töreni ile Türkiye’nin hafızasına kazınan vekillerin Meclis’ten çıkarılış görüntüleri de aynı nitelikte oldu. Aralarında Leyla Zana, Orhan Doğan ve Ahmet Türk’ün de olduğu vekiller Meclis Genel Kurul salonunun çıkışına getirilen polis arabalarına zorla bindirilerek Meclis’ten çıkarıldılar.
Sonrasında da her biri kapatıldıktan sonra bir yenisi kurulan diğer partilerinin çatısı altında seçimlere girdiler ama yeniden Meclis’e dönmeleri 2007 yılında oldu. 2007 Genel Seçimi'ne yüzde 10 ülke barajını parti olarak aşamadıkları için bağımsız adaylarla giren Kürt siyasi hareketinin o dönem partisi Demokratik Toplum Partisi’ydi. 1991 yılında yaşanan yemin görüntüleri hafızalardaydı, bu yüzden de gözler yemin törenine çevrildi.
Tören öncesinde TBMM Genel Kurul salonunda DTP’li vekiller Ahmet Türk, Aysel Tuğluk ve Sırrı Sakık’ın MHP sıralarına giderek Genel Başkan Devlet Bahçeli ve yanındakilerle tokalaşması güne damgasını vurdu.
20 milletvekili bulunan DTP’lilerin yemininde bu defa hiçbir gerginlik yaşanmadı. Hatta milletvekili yemininden sonra Batman Milletvekili Ayla Akat’ı alkışlayanlar arasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de vardı.
2009 yılında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtığı dava sonrasında Anayasa Mahkemesi, Demokratik Toplum Partisi’ni de kapattı. Ancak bu defa Kürt siyaseti ilk deneyiminde olduğu gibi Meclis dışında kalmadı. Milletvekilleri Barış ve Demokrasi Partisi’ne geçti. Parti Meclis’te yoluna devam etti.
Yine bağımsız adaylarla yarışa girdikleri 2011 Genel Seçimi'nden Kürt siyasi hareketi milletvekili sayısını artırarak çıktı. Seçim öncesi bazı adayların vetosu ve sonra yeniden bu isimlere seçime girme hakkının tanınması, seçim sonrasında ise seçildiği halde Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi, tutukluyken aday gösterilen bazı isimlerin milletvekili seçilmelerine rağmen serbest bırakılmamaları nedeniyle bu dönemki milletvekili yemini de farklı bir şekilde de olsa olaylı oldu.
2011 Genel Seçimi sonrasında hem MHP’nin hem de CHP’nin tutuklu vekilleri vardı. CHP tutuklu vekil sorunu çözülene kadar yemin etmeme kararı aldı, ancak daha sonra bu konuda AKP ile varılan anlaşma üzerine yemin edildi.
BDP’nin yemin boykotu ise 1 Ekim tarihine kadar sürdü. 1 Ekim’de TBMM’nin yeni yasama yılının başlangıç töreninde aralarında Leyla Zana’nın da olduğu isimler milletvekili yeminini okudu. Bu defa gözler özellikle 1991 yılında yaşananlardan sonra yeniden milletvekili olarak Meclis’e dönen Zana’nın üzerindeydi.
Zana 20 yıl sonra çıktığı kürsüde dil sürçmesi gibi anlaşılan tek bir ifade dışında yemini harfi harfine okudu ve hiçbir sorun yaşanmadan kürsüden ayrıldı. Çıkışta gazetecilerin “Büyük Türk milleti mi dediniz, büyük Türkiye milleti mi?” sorusuna, “Bilinçli söylemedim. Ağzımdan öyle çıktı. Planladığım bir şey değildi. Demek ki bilinçaltı” yanıtını verdi.
2011 yasama dönemi Kürt siyasi hareketi için yine olaylı geçti. Çözüm süreci, partinin geçirdiği değişim, Selahattin Demirtaş’ın genel başkanlığa gelişi gibi bir dizi etken Kürt siyasetinin rotasını da Kürt siyasetine ve siyasetçisine bakışı da değiştirdi.
2014 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile seçmene yansıdığı ortaya çıkan değişim, 2015 Genel Seçimi ile tescillendi. Kürt siyasi hareketinin kendi klasik tabanından başka kesimlere de hitap ettiği, 2015 Genel Seçimi'nde alınan yüzde 13 oy sonucunda barajın geçilmesi ile anlaşıldı. Halkların Demokrasi Partisi ile girilen seçimden, parti bu defa son seçimlerdeki sayıyı iki katından fazla artırarak 80 milletvekili ile çıktı.
Ancak 7 Haziran seçimlerinde sandıktan hiçbir partinin tek başına iktidar olarak çıkmaması ve koalisyon hükümetinin kurulmaması üzerine yeniden seçime gidildi. 1 Kasım seçimlerinde de HDP oy oranını düşürerek 59 vekil ile meclise girdi.
7 Haziran sonrasında meclisin açılış töreninde yemin töreninde hiçbir sorun yaşanmamıştı.
Ancak 1991 yılında yemin töreninde yaşananların Kürt siyasi hareketinde ve toplumda bıraktığı iz nedeniyle gözler yine yemin törenine çevrildi. Ve Leyla Zana bugün yeniden kürsüde Kürtçe başladığı yeminin sonunu da değiştirerek tamamladı.