Hürriyet yazarı Nuran Çakmakçı, ismini vermek istemediği özel okulun 1'nci sınıfa başlayan çocukların velilerine zorunlu olarak alınması için 57 kitap listesi verdiklerini belirterek bu kitap listesinin yaklaşık 2 bin lirayı bulduğunu dikkat çekti. "Bir de bunun giysi ve servis tarafı var" diyen Çakmakçı bu okulların binlerci öğrencileri olduğunu ve işi ticarete döktüklerini ifade etti.
Nuran Çakmakçı'nın "1’inci sınıftaki çocuğa 2 bin TL’lik kitap" başlığıyla yayımlanan (10 ekim 2017) yazısı şöyle:
Bir veli; elinde uzun bir kitap listesi. 57 parça ama bazıları 5’erlik, 10’arlık seriler halinde. Oturup saysanız 100’ü aşar. Fiyatı yaklaşık 2 bin lira.
İsmi lazım değil, bu kitap listesi çok tanınan bir özel okulun birinci sınıfına başlayan bir çocuğun velisinin eline ulaşıyor. Yani henüz okuma yazma bilmeyen ve birinci sınıfta öğrenecek çocuğun bir yıl içinde okuyacağı kitap sayısı bu. Kitap sayısına mı, ödenecek tutara mı takılalım, şaşırdım. Üstelik velinin bu kitapları tek tek alması yasak, zorunlu olarak okul alıp paket halinde teslim ediyor.
Hadi gelin bir hesap daha yapalım. Çocuğun okulda kalacağı eğitim süresi bol keseden bakarsak 200 gün. İlkokul birinci sınıf öğrencisi bu çocuk, henüz okumayı bile bilmiyorken ortalama iki günde bir kitap okuyacak. Hadi canım!
Şimdi gelelim sadede... On binlerce öğrencisi olan bir okulun kazancını hesaplayalım. Ortalama bir kitabı 5 TL’den hesaplarsak 500 lira yapar. Eee veliden 2 bin lira isteniyor. Okula kalan 1.500 lira Hadi bunu binlerle, on binlerle çarpın milyonlara ulaşın...
Bir de bunun giysi ve servis tarafı var. Okulun bir tişörtü 70-80 liraya sattığını düşünürseniz, benim matematiğim zayıf varın siz hesaplayın. Bu okulların sayıları fazla değil, ama binlerce öğrencileri var, işi ticarete döktükleri aşikâr.
Durun canım bütün özel okulları zan altında bırakmıyorum. Bu işi edebiyle yapan, veliye alternatifler sunan ve onları “kaz” yerine koymayanlar var. Kitabevini okula çağırarak velilerine indirimli yayın sunan da, burslu okuyan çocuklara ücretsiz kitap veren de bulunuyor.
Türkiye Özel Okullar Birliği Başkanı Nurullah Dal’a durumu sordum. “Bu okulların sayıları az. Ama sektörde maalesef yanlış algı oluşmasına sebep oluyorlar. Bütün özel okulların bu mantıkla çalıştıkları imajını oluşturuyorlar, biz de rahatsızız. Dernek olarak üyelerimize gerekli inceleme ve uyarıları yapıyoruz. Böyle bir yaklaşım doğru değil” diyor.
Bu durumda ne yapmalı, der gibisiniz. Size önerim hani okula karar veriyorsunuz, kayıt yaptırıyorsunuz ya. İşte tam o zamanda eğitimle, öğretmenlerle ilgili bilgi alırken kitap, giysi, servis ücretlerini de öğrenin. Çünkü ekonomik bir anlaşma yapıyorsunuz. Cebinizden ne kadar çıkacağını bilin. Sonradan bu tür kötü sürprizlerle karşılaşmayın.
İşte buna benzer olayı yaşayan başka bir okul velisinin yazdıklarına göz atalım:
“Çocuğumuz 2.5 yaşında başladığı okul öncesi eğitimin ardından ilkokula geçti. Hangi okula gideceğine karar vermemiz tam iki yılımızı aldı. Uzaklığını ölçtük, kalitesine baktık, bütçemizi denkleştirdik, bir okula yazdırdık. Bu büyük maratonun ilk sürecini kitapla yaşadık. Gittiğimiz özel okulun ‘dayatması’ sonucunda ilkokul birinci sınıfın kitaplarını satın almamız gerekiyor. Fiyatı sorduk, 1.800 TL. Liste uzun, yaklaşık 100 kitap. Kitapların 17’sini okul kendi basıyor, diğerleri piyasadaki yayınevlerine ait. Çoğu 3-7 lira arasında. Ben de yayıncıyım, kitapları alabilirdim. Ama okulun kendi kitaplarını bulamadım. Gittiğim okul yetkilileri, “Herkes aldı, siz de mecburen alacaksınız” diyor. Ya çocuğumun arkadaşlarından kitapları alıp fotokopi çektireceğiz ya da 2 bin TL’yi okula ödeyeceğiz. Hani diğer masrafları hiç söylemiyorum. Siz söyleyin şimdi, ben ne yapayım?”
Ne diyeyim, bulan bulmuş geçim kapısını....
6-18 yaşa kodlama dersi
Gizem Göktepe, Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’ni bitirdikten sonra şu anda ODTÜ’de doktora yapıyor. Aklını kodlamaya takmış durumda. Etrafında bu konuya ilgi duyan yedi kişiyle birlikte Kodlama Derneği’ni kurmuş. 6-18 yaş arasındakilere kodlamayı öğretmeye kararlı. Bunun için de ilk adımı Ankara’da atmış. Dezavantajlı bir bölgedeki devlet okulunda teknolojik imkânları kısıtlı çocuklara bu konuyu öğretiyor. Gelecekte bazı mesleklerin yok olacağına, kodlamayı bilmeyenlerin ayakta duramayacağına inanıyor. Kendisine inanan gönüllülerle bunu tüm Türkiye’ye yaygınlaştırmak istiyor. Tek hedefi de kodlamanın bir an önce tüm yaş grupları için bir ders olarak okutulması.
Yapay zekâ, nesnelerin interneti gibi yeni teknolojiler, artık yükseköğretimin ayrılmaz parçası. Önümüzdeki yıllarda Z kuşağının yeni talepleriyle daha da dönüşecek.