2 bine yakın tutuklu açlık grevine son verdi

2 bine yakın tutuklu açlık grevine son verdi

Abdullah Öcalan üzerindeki "tecrid"e karşı 15 Şubat’tan beri açlık grevi eyleminde olan 2 bine yakın tutuklu dün eylemlerine son verdi. Tutuklular adına açıklama yapan Deniz Kaya, “Gerek Türkiye kamuoyu ve gerekse de Avrupa kamuoyunda oluşan duyarlılık, şimdilik kaydıyla, açlık grevi eylemine son veriyoruz” dedi.

PKK'yla yakınlığı bilinen ANF’nin haberine göre; KCK Yürütme Konseyi, Başkanlığı Strasbourg’daki 52. gün önce başlayan süresiz-dönüşümsüz açlık grevindeki Kürt siyasetçilere çağrıda bulundu. Öcalan’ın çağrısına dikkat çeken KCK açıklamasında, “Grevler amacına ulaşmıştır, şimdilik eylemelerin sonuçlandırılması doğru tutum olacaktır” denildi.

  Tutuklular: Eylemimize son veriyoruz

Türkiye’deki cezaevlerinde kalan PKK ve PAJK’lı tutuklular adına yazılı açıklama yapan Deniz Kaya, 15 Şubat 2012 tarihinden itibaren başlattıkları açlık grevi eylemini sonlandırdıklarını duyurdu. Kaya, “Gerek Türkiye kamuoyu, gerek Avrupa kamuoyunda oluşan duyarlılık, gerek önderliğimizin, ‘ölümler olmasın’ hassasiyeti ve gerekse de hareketimizin çağrısı üzerine, şimdilik kaydıyla, açlık grevi eylemine son veriyoruz” dedi.

Öcalan’ın yıllardır halkların barış ve birlik içerisinde, özgür ve eşit yaşaması için insanüstü bir çaba içerisinde olduğunu belirten Kaya, “Devlet, barış için uzatılan eli her defasında geriye itmiş; halkımıza karşı, soykırımcı-katliamcı devlet geleneğini sürdürmüştür. Türk devletinin bu politikasına rağmen, umutla, sabırla Anadolu topraklarında halklar baharının yeşermesi için çabalarından vazgeçmemiştir. Binlerce sivil-savunmasız insanımız uyduruk gerekçelerle zindanlara atılmış, halkımız ve kurumlarımız üzerinde sürek avı geliştirilmiş, insanlarımız Roboski’de olduğu gibi, toplu katliama tabi tutulmuş, buna karşı çıkanlar; haklarını, özgürlüklerini arayan ve eşitlik talep edenler, eşkiya, haydut ve şaki olarak tanımlanmıştır. Bu da yetmemiş, halkımızın hafızası, geçmiş bilinci ve geleceğinin teminatı olan, halkımız için varlık-yokluk, savaş ve barış gerekçesi olan Önderliğimiz üzerinde, tarihin eşine ender rastlanan işkenceleri uygulanmaya başlanmıştır” diye kaydetti.

‘Yoğun dayanışma gördük’

Tecridin ve saldırıların ne anlama geldiğini çok iyi bildiklerini ifade eden Kaya, şunları kaydetti: “Önderliğimiz halkımızdan koparılmaya çalışılmaktadır. Önderliğimiz üzerinde sürdürülen bu insanlık dışı tecrit, halkımıza yönelik olarak sürdürülen tutuklama terörü, ana dilimize yönelik ırkçı ve inkarcı yaklaşıma ve özgürlük güçlerimize karşı yürütülen imha operasyonlarına yönelik olarak, Türkiye cezaevlerinde bulunan PKK’li ve PAJK’lı tutsaklar olarak 15 Şubat 2012 tarihinde başlatmış olduğumuz açlık grevi eylemleri ile kamuoyuna duyarlılık çağrısı yapmış ve bu zulüm makinesine karşı mücadeleye çağırmıştık. Halklarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Bu eylemimiz süresince, kamuoyundan yoğun destek ve dayanışma gördük, teşekkürlerimizi sunuyoruz.”

‘Greve son veriyoruz’

Açlık grevine son verdiklerini kaydeden Kaya, “Gerek Türkiye kamuoyu ve gerekse de Avrupa kamuoyunda oluşan duyarlılık, gerek önderliğimizin, ‘ölümler olmasın’ hassasiyeti, gerekse de hareketimizin çağrısı üzerine, şimdilik kaydıyla, 20.04.2012 tarihi itibarıyla, açlık grevi eylemine son veriyoruz. Söz veriyoruz: Halkımızın özgürlük umutlarının sönmesine izin vermeyeceğiz. Bunun için ne gerekiyorsa, ama ne gerekiyorsa yapacağız. Bu uğurda ölüm gelecekse, ölüme, ‘hoş geldin’ demekten de çekinmeyeceğiz” dedi.

Hükümete uyarı

AKP hükümeti ve devleti de seslenen Kaya, “Bu işkenceler, bu zulüm, bu vahşet ve ırkçı inkarcı saldırıları durdurun, halkımızın iradesine saygılı olun, önderliğimiz üzerindeki tecridi kaldırın, halkımıza yönelik sürek avından vazgeçin, ana dilimize saygılı yaklaşın” ifadesinde bulundu.

Halka ve cezaevindeki tutuklulara da çağrıda bulunan Kaya, son olarak şunları kaydetti: “Mahkemelerde sürdürdüğümüz anadil eylemimiz de, bundan böyle hayatın her alanında uygulayacak ve sömürgeciliğin hiçbir kurumu ile Türkçe konuşmama kararımız büyüterek sürdüreceğiz. Tüm arkadaşlarımız ve ailelerimiz, bundan böyle tüm işlemlerini kendi anadilimiz olan Kürtçe ile yapacaklardır.”