19 yaşındaki Medeni Yıldırım'ın, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde Kalekol protestolarında 28 Haziran 2013 günü öldürülmesine ilişkin ilk duruşması bugün Diyarbakır’da görüldü. Mahkeme heyeti, Yıldırım'ın öldürülmesinden 2 yıl sonra görüşmeye başlayan duruşmayı 8 Aralık’a erteledi.
Evrensel'in haberine göre, uzun bir soruşturma sürecinden sonra tamamlanan soruşturmanın ardından açılan davanın ilk duruşması bugün Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sabah saat 09.00’da başlaması gereken duruşma, öğleden sonra saat 15.00’te başladı. Mahkeme heyeti sadece 5 dakika süren duruşmayı, ‘sanık gelmedi’ gerekçesiyle 8 Aralık’a erteledi.
Duruşma başladığı esnada arkadaşları Medeni Yıldırım’ın posterini açtı. Buna karşı çıkan hakim ile izleyiciler arasında kısa süreli tartışma yaşandı. Sanık er Adem Çiftçi’nin mazeretsiz olarak katılmaması nedeniyle sanıksız başlayan duruşmada, Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Yıldırım ve avukatlar hazır bulundu. Duruşmanın başında söz alan Yıldırım ailesinin avukatlarından Mehmet Emin Aktar, bir cinayet davası görülmesine rağmen tutuksuz sanığın yargılamaya katılmadığını belirterek, şunları söyledi:
“Sanık cinayet suçundan tutuksuz yargılanıyor. Üstelik duruşmada bile değil. Sanığa soru sormak istiyoruz. Sanık hazır olmadan iddianamenin okunmamasını istiyoruz. Sanık kaçma ve delilleri karartma şüphesi nedeniyle tutuklanmalıdır. Bu nedenle tutuklanmak üzere yakalama kararı çıkarılmasını istiyoruz.
İş görülsün diye dava açılmıştır. Biz bunu kabul etmiyoruz. Sanık hazır bulunmadan dosyanın okunmasını istemiyoruz. Sanığının hazıra getirilmesi ve hukukun esasına göre sanığın tespitinin ardından iddianamenin okunmasını ve sanık hakkında tutuklama kararının çıkarılmasını talep ediyoruz.”
Avukat Reyhan Yalçındağ ise, dosyada sanığın duruşmaya çağrılmadığını, davet edildiğini belirterek, bu durumun düzeltilmesini istedi. Yalçınkaya, sanığın mutlaka mahkemede bulunması gerektiğini söyledi.
Mahkeme başkanı, “Diğer dosyaların yoğunluğundan kaynaklı bu dosyaya bir şey yapamadık. İçeriğine bakamadım dosyanın. Bu dosyaya yoğunlaşamadım açıkçası” demesi dikkat çekti.
Cumhuriyet Savcısı, mağdur avukatının talebinin reddedilmesini istedi. Mahkeme sanık hakkında yakalama kararı çıkarılması ve tutuklanması talebini reddederek, duruşmayı 8 Aralık’a erteledi.
Medeni Yıldırım’a ilişkin soruşturmayı tamamlayan savcı, iddianameyi 28 Eylül'de teslim etmişti. İddianamede kalekol inşaatını protesto eden grubun olay günü ‘Savaş değil barış istiyoruz’ pankartı ile karakol önünde toplandığı ve slogan attığı belirtildi. Olaylar sırasında çekilen kamera kayıtlarında, kalekol önüne bir grubun barikat kurduğu, ancak Medeni Yıldırım’ın barikat kuran grubun arkasından olayları izlediği belirtilirken, bir süre sonra karakol içinden seri silah seslerinin geldiği, bu sırada Medeni Yıldırım’ın sağ eliyle sol omzunu tutarak düştüğü ifade edildi.
İddianamede Yıldırım’ın otopsi raporunun hatalı olduğu da ortaya çıktı. Savcı, otopsi raporuna göre Yıldırım’ın vücuduna sağ dirsekten giren kurşunun, aşağıdan yukarıya doğru seyirle sol kol üst ön yüzden çıkış yaptığını ifade etti.
Kamera kaydı ve olay yerinde yapılan keşif sonucu Medeni Yıldırım’ı öldüren kurşunun, otopsi raporunun aksine sol kol ön yüzden vücuda girdiğini belirten savcı, kurşunun yukarıdan aşağıya seyirle sağ kol altından çıkış yaptığını kaydetti.
Vurulma anında sağ eliyle sol omzunu tutan ve sağına düşen Yıldırım’ın 1.70 boyunda olduğunu belirten savcı, maktülün sağ kolunda merminin istikametini değiştirecek herhangi bir kemik kırığı olmadığını belirtti.
Yakın mesafeden yapılacak atışta Medeni’nin elinde atış artığı kalması gerektiğini belirten savcı, herhangi bir atış artığına rastlanmadığını kaydetti.
Otopsideki teknik hatayı açıklayan savcı, raporda aksi belirtilmiş ise de ateşli silah mermisinin Medeni Yıldırım’ın sol kol ön yüzeyinden vücuda giriş yaptığı, yukarıdan aşağıya doğru seyrederek sağ kol altından çıktığı, daha sonra sağ kol dirsek dış kısmından tekrar giriş ve çıkış yaparak vücudu terkettiğini belirtti.
Medeni’yi vuran kurşunun yukarıdan aşağıya doğru seyrettiğini ve atışın aynı yönden yapıldığını kaydeden savcı, o bölgede sadece karakol girişindeki 2 katlı nöbet kulübesi bulunduğunu, karakol önünü gören başka bir kulübe olmadığını vurguladı. Nizamiye nöbet kulesi üst katında yapılan incelemede Bixi marka sabit silahın bulunduğunu belirten savcı, silahın namlusunun Medeni’nin vurulduğu yeri gördüğünü belirtti.
Olay günü silahın başında olan Er Adem Çiftçi ise ifadesinde silahın kurma kolunu çektiğini, ancak ateş etmediğini söyledi.
Yıldırım’ın durduğu yere göre, karakolun sadece nizamiye kulübesi 2’nci katından vurulmuş olabileceğini belirten savcı iddianamede şu ifadelere yer verdi:
“Yıldırım’ın vurulma anında seri halde ateş sesinin gelmesi ve Bixi marka silahın seri ateş eden bir silah olması göz önüne alındığında, silahın mazgal içerisinde olması nedeniyle ateş edildiğinde Medeni Yıldırım’ın bulunduğu yere doğru ateş alacağı değerlendirilmiştir.”
İddianamede, şüphelinin karakola yapılan taş, el yapımı patlayıcı ve molotof saldırısı üzerine haksız tahrik altında olası kastla ateş ederek Medeni Yıldırım’ın ölümüne neden olduğu belirtildi. Savcı, ‘Olası kastla adam öldürme’ suçundan yargılanmasını istediği Adem Çiftçi için talep ettiği 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezasında, eylemi haksız tahrik altında işlediği için 4’te 1’inden 4’te 3’üne kadar ceza indirimi uygulanmasını istedi.
.