Bir doktor ya da hemşirenin hasta sayısı ve çalışma saatleri artıkça hata yapma payları da artıyor. Dolayısıyla hastaların ölme tehlikesiyle karşılaşmaları da...Milliyet gazetesi köşe yazarlarından Metin Minür, bugünkü köşesinde, bu konuya yer vermiş:
Amerika’da yapılmış araştırmalara göre, bir hemşirenin 7’den çok hastaya bakması halinde ameliyat olmuş bir hastanın hata dolayısıyla ölme tehlikesi yüzde 31 artıyor. Bir doktor haftada 85 saatten fazla çalışırsa yaptığı hata oranı kabul edilebilir sınırın üzerine çıkıyor
İyi fabrikalarda (örneğin Toyota veya Bosch) hata oranı sıfıra yakındır. Yani üretilen her mamul neredeyse kusursuz olarak fabrikayı terk eder. Bunun nedeni işin her aşamada eksiksiz yapılması, hataya kapalı bir şekilde düzenlenmesidir.
Ne yazık ki hastane otomobil veya beyaz eşya fabrikası değil. Sağlık kurumlarının en iyisinde bile tedaviyi meydana getiren aşamaların neredeyse tamamı hataya açıktır. Çünkü hastane fabrikadan çok daha karmaşık bir yerdir.
Örneğin, İstanbul yakınlarındaki Toyota fabrikası bir tek model araba yapar. Hastaneye her giren ve çıkan kişi ise genetik yapı, yaş, kilo, ruh yapısı v.s. bakımından farklıdır.
“Hastaneye götürülen hastalıklar, aynı olsa bile değişiktir” diyor Anadolu Sağlık Merkezi Tıbbi Hizmetler Direktörü ve Profesör Metin Çakmakçı:
“Mesela, her mide kanseri değişiktir ve her birinin ameliyat yöntemi farklıdır. Dolayısıyla araba imalatı gibi standardize edilemez.”
‘Sebep insan organizmasında’
“Bu kadar çok tıbbi hata yapılmasının sebebi nedir?” sorusuna Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Profesör Dr. Sabahattin Aydın, “Sebep insan organizmasındadır” diye cevap verdi:
“İnsan organizmasın bir makine değil. Doğan çocuklar sıfır hata ile çıkmıyor. Her insanın taşıdığı genetik bilgi farklıdır. Tedaviye tepkisi de farklı olabiliyor. Kan değerleri aynı olan iki hastada ameliyat yapıyorsunuz, birinin kanama oranı 100 gram, diğerinin birkaç litre oluyor. Bunu ne ile açıklarsınız?
O kadar çok anatomik varyasyon var ki aynı bilgi, beceri, ortam, aletler kullanıldığında dahi sonuç değişik oluyor. Yapan açısından hata değil, ortaya çıkan sonuç açısından hata. Onun için ‘Hastalık yok hasta var’, deniyor. Her hasta ayrı bir antitedir (varlıktır).”
Prof. Boduroğlu: Sayısız hata nedeni var
Hacettepe Üniversite Hastaneleri Kalite Koordinatörü Prof. Koray Boduroğlu sayısız hata nedeni olduğunu söyledi:
“Ama en baş sebebi iletişim eksikliği. Hastanın bakımını üstlenen sağlık personelinin bir vardiyadan diğerine geçerken, hastayı bir başkasına devrederken bilgiyi çok iyi aktarmaması gibi. Bilgilerin hastane içinde iyi dolaşmaması gibi.
Eğitim eksikliği önemli bir sebep... Çalışma saatlerin fazlalığı uzun saatler yoğun tempo. O saatlerin sonuna gelindiğinde daha çok hata yapma olasılığı beliriyor... Cihazların bakımı, kalibrasyonu yapılmamış olabilir.”
Kullanılan malzemenin de çok önemli olduğunu vurguladı Prof. Boduroğlu ve “Örneğin” dedi, devam etti:
“Katarakt lensi, kırıklarda kullanılan platin birinci kalite olmalı ama pahalı olduğu için her zaman olmuyor. Bu bir hata mı? Hata...”
Doktorların iş yükünün artması hataları artırırken, hataların gizlenmesi de önlem alınmasını engelliyor.
20 bin hasta iş yükü nedeniyle ölüyor
Bir hemşirenin baktığı hasta sayısı arttıkça hata yapma olasılığı da artar.
Amerika’da yapılmış bir araştırmaya göre, bir hemşirenin yediden çok hastaya bakması halinde ameliyat olmuş bir hastanın bir hata dolayısıyla ölme tehlikesi yüzde 31 artar. Bir hemşirenin ortalama işgücüne eklenen her bir hasta, ölüm olasılığını yüzde yedi artırır.
Araştırmalara göre, ABD’de yılda 20 bin hasta, az sayıda hemşirenin çok sayıda hastaya bakması sonucunda hayatını kaybediyor.
Bizde bu konuda istatistik yok ama oransal olarak sayının daha da yüksek olduğu kesin. OECD verilerine göre olması gereken 300 bin hemşire yerine 100 bin hemşiremiz var çünkü. Prof. Aydın aynı sorunun doktorlar için de geçerli olduğunu söylüyor:
“ABD’de bir sigorta şirketinin yaptığı araştırma ortaya çıkardı ki bir doktor haftada 85 saatten fazla çalışırsa yaptığı hata oranı kabul edilebilir sınırın üzerine çıkıyor.”
Hata oranı, sistem kalitesini gösterir
“Tıbbi hatalar sistemin kalitesinin (ya da kalitesizliğinin) doğrudan göstergesi niteliğindedir” diyor Çakmakçı. “Bu nedenle üzerine eğilinmesi, önce ölçülüp sonrada da azaltılması için önlem alınması gerekir.İnsanların hatasız çalışması mümkün değil. Onun için, havacılık ya da nükleer enerji sektörlerinde olduğu gibi sistemin insanların hata yapmasına izin vermeyecek şekilde tasarlanması gerekir.”
Baypasların yüzde 12-20’si gereksiz
Sağlıkta kalite ile ilişkin temel sorunlar aşırı kullanım, eksik kullanım ve yanlış kullanım olarak özetlenebilir. Grip için hastaların yüzde 60’ına antibiyotik verilmesi aşırı, dolayısıyla yanlış bir kullanım örneğidir, mesela. Çünkü antibiyotikler gribi iyileştirmez.
Bazen yanlış kullanım gereksiz ameliyatların yapılması şeklinde tezahür eder. Araştırmalar gösteriyor ki, koroner baypas geçiren her yüz kişiden on ile yirmisinin aslında böyle bir ameliyata ihtiyacı yoktur. Dünyadaki sayılara bakacak olursak, gereksiz histeroktomi, yani rahim aldırma oranı daha da yüksektir: Yüzde 16 ile 80 arasında.
Yapılması gerekenin ihmali de hata
Bazen kalitesizlik, yapılması gerekenin yapılmamasıdır. Örneğin, diyabet yani şeker hastalarına periyodik göz muayenesi yaptırılması şarttır, çünkü şeker hastalığı kontrol edilemezse körlüğe neden olabilir. İstatistikler doktorların diyabet hastalarının neredeyse yarısına göz muayenesi yaptırmayı ihmal ettiğini gösteriyor.
En büyük hatalar arasında ilaca bağlı hatalar var. Gene bir Amerikan araştırmasına göre ABD’nin en saygın hastanelerinde bile inanılmaz derecede yanlış ilaç uygulamaları yapılmakta, “ciddi veya potansiyel olarak ciddi sonuçlara neden olacak şekilde” yanlış ilaçlar verilebilmektedir.
ABD’de yılda 238 bin hasta kaybediliyor
Güvenilir bir kuruluş olan Healthgrades’in (www.healthgrades.com) Nisan 2008 araştırmasına göre ABD’de tıp hatalarına bağlı ölüm sayısı bugüne kadar bilinenlerin daha da üzerinde: Yılda 238 bin.
Bunlardan 12 bini gereksiz ameliyatlar neticesinde öldü. Hastanede kapılan mikroplardan ölenler 80 bin. Uygulanan ilaçların ters etkisi sonucunda ölen sayısı da 106 bin. Bu, tıp hatalarından dolayı hayatını kaybedenlerin neredeyse yarısıdır.
İlaçla ilgili en büyük hata ‘aşırı doz’
Sağlık personelinin en sık hata yaptığı ilaçlar şunlardır: İnsülin (şeker hastalığında kullanılır), morfin (ağrı kesici), potasyum klorür(potasyum düşüklüğünün tedavisinde kullanılır), albuterol (akciğer), heparin (genellikle kalp cerrahisinden sonra kullanılır), vankomisin (antibiyotik), sefazol (antibiyotik), parasetamol (ateş ve ağrı düşürücü).
Ölümle sonuçlanan ilaç hatalarının yüzde 40’tan fazlası yanlış doz sonucu meydana geliyor. Bundan kasıt çoğunlukla aşırı dozdur. “İnanılır gibi değil!” diyor Anadolu Sağlık Merkezi Tıbbi Hizmetler Direktörü ve Profesör Metin Çakmakçı.