20 yıldır İstanbul'a gelmeyişin hikâyesi

20 yıldır İstanbul'a gelmeyişin hikâyesi
Carlos Santana 6 Temmuz'da, 20 yıl aradan sonra Istanbul'da konser verecek haberi geldi. Milliyet Gazetesinden Zeynep Özkartal bunun üzerine hemen telefona sarıldı, Amerikada Santana'nın şirketinin telefonunu çevirdi. Ortaya ilginç bir sanat söyleşisi çıktı:6 Temmuz’da İstanbul’da bir konser verecek olan Santana İstanbul’u yere göğe sığdıramadı Latin-rock’ın en önemli temsilcisi sayılan, gitarın “babası” Carlos Santana; 6 Temmuz’da Kuruçeşme Arena’da 20 yıllık bir aradan sonra yeniden İstanbullularla buluşacak. Henüz iki ay var ama konseri düzenleyen İKSV’den müjde erken geldi: Santana telefonda söyleşi verecek. ABD’deki şirketinin numarasını çevirip söylediğim anda komik gelen şu soruyu sordum: “Bay Santana’yla görüşebilir miyim?” Ve Carlos Santana’nın sesi duyuldu diğer taraftan: “Hola!” Önce adımın anlamını sordu ve -ola ki- kibarlığından sevdiğini söyledi. Latin sıcakkanlılığı üzerindeydi Santana’nın; tatlı tatlı konuştu ama önceden bildirilen 15 dakikayı bir saniye geçmişti ki sözünü toparlayıp telefonu kapatıverdi. Sizi İstanbul’da görmek için sabırsızlanıyoruz. Ben de, çok uzun zaman oldu. Neden bu kadar beklediniz? Genelde bir yere gitmeden Tanrı’nın bana yeşil ışık yakmasını beklerim, yakmazsa başka yere giderim. Tanrı’ya inanıyorum. İstanbul hakkında neler hatırlıyorsunuz? Sihir! Harikaydı. İbadet yerleri olağanüstüydü. Eğer cennete gideceksem orada tapınaklar göreceğime inanıyorum. Sokaklarda duyduğum ezan sesini, insanların Allah’ın adını anmalarını çok sihirli bulmuştum. Bence çok mistik bir şehir. İstanbul gibisi yok! Mistisizme ilginiz olduğunu biliyorum. Hiç Mevlana okudunuz mu? Evet. Mevlana’yı da okuyorum, Halil Cibran’ı da. Onlarınki ışığın dili... Müziğinizde de mistik elementler kullanıyorsunuz. Vermek istediğiniz mesaj nedir? Hayatımız sona erdiğinde Hıristiyan, Müslüman ya da Hindu olmamız hiçbir önem taşımayacak. Bu gezegene ne kadar ışık, neşe ve sevgi kattığımız önemli olacak. 2008’de çıkan son albümünüzün adı “Multidimensional Warrior / Çokboyutlu Savaşçı” da bu mesajınızı mı anlatıyor? Evet. Eğer bir uzay gemisine binip dünyaya bakarsanız bayraklar görmeyeceksiniz, sadece güzel bir gezegen çıkacak karşınıza. O kadar yükseğe çıktığınızda hiç kimsenin farkı kalmayacak. Benim yalnızca Yahudi, Filistinli ya da Meksikalı olarak tanımlanmam tek boyutluluk... Eğer bir hayvanat bahçesine gidersen, karşında yalnızca bir penguen gördüğünü sanabilirsin ama o hayvanat bahçesinin tümü. Tek boyutlu düşünürsen çok sınırlı kalırsın. Hazırlığı süren albümünüz, “A Moment Called Eternity / Sonsuzluk Adında Bir An” ne aşamada? Aslında o albüm çok belirsiz. Şu anda iki ayrı albüm fikri daha var kafamda. Birinin adı “Shapeshifter”, diğeri ise üç CD’lik bir albüm olacak: Adı “Father, Son and Holy Ghost / Baba, Oğul ve Kutsal Ruh”. Ama şu anda derin bir nefes almak istiyorum. Çünkü Carlos’un Carlos’tan uzaklaşmak için zamana ihtiyacı var. İçten olmak benim için çok önemli ve şu anda kendimi “hamile kalmaya” hazır hissetmiyorum. Hem de uzun Avrupa turu var önünüzde. Çok yorucu olmalı. Yorulmuyorum. Bu başka bir şey. Hani bazı şeyleri rafine etmek istersiniz... Geleceği hazırlamak için geçmişin yüklerini atmanız gerek. İstanbul konserinize dönersek... Hangi gitarlarınızı getireceksiniz? Paul Reed Smith gitarlarımı elbette. Başka gitarlar da olacak tabii. Ben onları birer gitar olarak değil, yaşam olarak görüyorum. Sadece notaları çalarsanız ona müzik diyemem ben, eğer notalara yaşamı seslendiriyormuşçasına yaklaşırsanız o müzik olur. Konserde hangi gitarı çalacağınıza neye göre karar veriyorsunuz? Müziğe göre değişiyor. Bazı gitarların sesi kadın gibidir, bazılarınınki de erkek. “Maria” bir kadın şarkısıdır, o zaman kadın sesi gerekir. Başka bir şarkıda ise maskülen bir denge ararsam gitarım değişir. Tutku, sabır ve şefkat söz konusu olduğunda kadının gücü gibisi yok. Israrlı bir yumuşaklık güç ister, bunu unutma! “Hiçbir şey beni çocuklara yardım etmek kadar tatmin etmedi” Kurduğunuz Milagro Vakfı sizin için neden önemli? Çünkü Rahibe Theresa ya da Dalai Lama’nın yaptıklarının bir benzerini yapmak kendimi iyi hissettiriyor. Müziğimi, paramı, gücümü ihtiyacı olan insanlar için kullanıyorum. Çocuklar için daha iyi bir eğitim imkanı yaratmaya, AIDS’le savaşmaya, tecavüze uğrayan kadınları rehabilite etmeye çalışıyoruz. 61 yaşındayım, hayatım boyunca hiçbir şey beni bu çalışmalar kadar tatmin etmedi. Milagro mucize demek. Mucizelere inandığınız sonucunu mu çıkarmalıyım? Evet. Sen de bir mucizesin, ben de... Şu anda gözlerini kapa ve iki parmağınla burnuna dokun. Bu mucizevi denge değil mi? Geliri vakfa bağışlanan Carlos by Carlos Santana ayakkabılarının tasarımlarına karışıyor musunuz? Hayır, güvendiğim insanlar var. Bak bu İstanbul için anahtar kelime: Sevginin en yüksek aşaması güven. Seni bununla bırakıyorum ve kapatıyorum. İstanbul’da görüşürüz.