TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz ve beraberindeki heyet Washington’da üst düzey temaslarda bulundu. ‘2000’li yılların yıldız ülkesi Türkiye’ye ne oldu?’ türünden sorularla karşılaştıklarını kaydeden Yılmaz, “Bunlar Türkiye’de yargı bağımsızlığındaki eksikliklerin tespitidir.” dedi.
ABD temaslarında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı ve bölgesel sorunların gündeme geldiğini belirten Yılmaz, "Konulara Amerikalılarla aynı optikten bakıyoruz'' diye konuştu.
Yılmaz, Washington'da düzenlediği basın toplantısında, ABD'deki temaslarına ilişkin bilgi verdi.
Buradaki görüşmelerinde, Türkiye-ABD ilişkilerine ilave olarak Türkiye'nin bölgesinde enerji merkezi olması, Avrupa ile ABD arasında müzakereleri yürütülen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) ve bölgesel sorunların gündeme geldiğini belirten Yılmaz, "Konulara Amerikalılarla aynı optikten bakıyoruz'' diye konuştu.
Türkiye'nin bölgede enerji koridoru olmanın ötesinde merkeze dönüşmesinin büyük fırsat yaratacağını dile getiren Yılmaz, bunun için enerji piyasası meydana getirmenin önemine işaret etti.
Yılmaz, Beyaz Saray'da Ulusal Güvenlik Konseyi Avrupa Direktörü Tara Leweling ve Türkiye Politikaları Direktörü Christina Bobrow'la bir görüşme yaptığını bildirerek, Türkiye'yle ilişkiler ve bölgesel güvenlik konularını ele aldıklarını söyledi.
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı William Burns ve Ekonomi, Çevre ve Enerjiden Sorumlu Müsteşar Catherine Novelli ile yaptığı görüşmede, Türkiye'yle ilgili konulara gösterdikleri hassasiyetten memnuniyet duyduğunu kaydeden Yılmaz, Türkiye'nin gerekli reformları yerine getirerek "örnek ülke" olarak gelişebilmesine önem verdiklerini belirtti.
Yılmaz, eski ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Ben Bernanke ile de bir görüşme yaptıklarını anlatarak, yeni dönemde merkez bankalarının rolü konusunu ele aldıklarını ifade etti.
Aralarında Peterson Enstitüsü'nün de yer aldığı çeşitli ekonomi çevreleriyle yaptıkları temaslarda, dünya ekonomisinin krizden çıkma yolunda ilerlediğini ancak büyüme hızının eskisi gibi olamayacağı sonucuna ulaştıklarını dile getiren Yılmaz, gelişmiş ülkelerin düşük enflasyon dönemi yaşamasına karşın gelişmekte olan ülkeler için fiyat artışının hala gündemde bulunduğunun altını çizdi.
Avrupa ile ABD arasında müzakereleri yürütülen TTIP anlaşmasına büyük önem verdiklerini vurgulayan Yılmaz, bu konu çerçevesinde ABD Ticaret Temsilci Yardımcısı ve TTIP Başmüzakerecisi Dan Mulaney'le görüşme yaparak Türkiye'nin görüş ve kaygılarını ilettiklerini kaydetti.
Yılmaz, TTIP sürecinin dışında kalmak istemediklerine dikkati çekerek, 18 yıllık Gümrük Birliği sayesinde Avrupa'ya entegrasyonun başarıldığını, bu yüzden müzakerelerde en azından gözlemci statüsüne sahip olmayı arzu ettiklerini sözlerine ekledi.
Yılmaz, ABD'nin başkenti Washington'daki temaslarına ilişkin düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
"Türkiye'nin imajını bir önceki ziyaretinize göre nasıl bulduğunuz" sorusuna Yılmaz, şu yanıtı verdi:
"(2000'li yılların yıldız ülkesi Türkiye, ne oldu size) gibi sorularla karşılaşıp, bizim bu konudaki görüşlerimizi öğrenmek istediler. Hakikaten biz 2000'li yılların çok başarılı reformlarını gerçekleştirmiş, ekonomisini 10 yılda ikiye katlamış başarılı bir ülkeyiz. Sonuçta iki katı da olsa büyük bir başarı. Dünyadaki en hızlı büyüyen ekonomilerden biri biz değil miydik? Bu en hızlı büyüyen ekonomide AB uyum sürecinde gerçekleştirilen reformlar, demokratikleşme reformları... Bunların hepsi bizi gururlandıran, Türkiye'nin ilerlemesini, yerinin çok saygın hale gelmesini sağlayan reformlar değil miydi? Biz buralara önceden geldiğimiz zaman daha keyifliydik doğrusunu isterseniz. Bu gelişimizde 'Türkiye'de reform iştahı neden eksildi' sorusunun cevabının arandığını gördük."
Yılmaz, ekonomik krizin gelişmekte olan bütün ülkelerde reformları yavaşlattığına dikkati çekerek, dünyadaki çok bol finansal kaynakların, biraz reformların yapılmasını geciktirdiğini anlattı.
"Finansal kaynakların azaldığı bir dönemde reformları geciktirmek en büyük tehlike" diyen Yılmaz, "O bakımından herkesin reform ajandasına geri dönmesi lazım. Dünyadaki rekabete ayak uydurmak istiyorsak, Türkiye bu yüzyılın parlak yıldızı olmayı istiyorsa reformlarına hız vermesi lazım, rakiplerinden de daha hızlı olması lazım" ifadesini kullandı.
Yılmaz, AB süreci reformlarında 3 yıllık yaşanan boşluğun da reformların gecikmesinde etkili olduğunu vurguladı.
Yılmaz, yatırım ortamındaki en büyük şartın hukuk olduğunu ve bu konudaki eksiklikler giderilmezse yatırımın gelmeyeceği yönündeki düşüncesini her zaman dile getirdiğini kaydetti.
Türkiye'de başarılı bir ekonomik performansın olduğunun herkes tarafından bildiğini belirten Yılmaz, şunları söyledi:
"Türkiye'nin ekonomik performansıyla ilgili herkesin bir moral bozukluğu, bir havlu atmışlığı yok. Burada (ABD'de) Türkiye'nin ekonomik performansıyla ilgili beklenti hala yüksek. Ancak ekonomiyle ilgili altyapının, reformların eksik kaldığına veya onlardan geri dönüldüğünü ilişkin şüpheler doğuyor. 'Siz ne düşünüyorsunuz' diyorlar. Biz de 'Türkiye bunları aşacak, hızlı bir şekilde Türkiye'nin reform ajandasına dönmesini bekliyoruz, bekleyin' mesajı verdik."
Bir gazetecinin, son günlerde tartışılan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın sözlerine dair düşüncesini sorması üzerine de Yılmaz, şu yorumda bulundu:
"Bunları, Türkiye'de hukukun üstünlüğünün tesis edilmesi, yargı bağımsızlığındaki eksikliklerin giderilmesi konusundaki tespitler olarak değerlendiriyorum. Bu, hepimizin Türkiye ile ilgili beklentileridir. Bu konudaki reformların, kurumların geliştirilmesi hepimizin beklentisi. Bir iş ve yatırım ortamının birinci gereği hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı... Bunu her fırsatta Türkiye'de ben dile getiriyorum."
Muharrem Yılmaz, bir soru üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 yılı olaylarına ilişkin taziye mesajını da "çok önemli bir gelişme" olarak değerlendirdi.
Kongre üyeleriyle görüşmelerinde 1915 yılı olaylarının gündeme geldiği bilgisini veren Yılmaz, "Sayın Başbakan'ın açıklaması çok önemli, çok önemli bir gelişme ve bence meseleye insani boyutu temelinde bir yaklaşım gösterildi. Bu çok önemli bir temel. Bu temel üzerinden doğru aklın üretilmesi lazım" değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, bu acının azaltılacağı bir ortak rasyonel akıl geliştirilebileceğini düşündüğünü kaydetti.