T24 - Geçen yıl et fiyatlarının yükselmesiyle birlikte bu ürüne yönelik kaçakçılık da rekor seviyede artış gösterdi. Emniyet Genel Müdürlüğü raporlarına göre, 2008 yılında ele geçirilen kaçak kırmızı et 710 kilo, 2009'da 4,5 ton iken geçen yıl 74 ton 947 kiloya yükseldi.
Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından 2010 yılında gerçekleşen mali suçlarla ilgili rapor yayınlandı.Türkiye'de gerçekleşen emtia kaçakçılığı arasında geçen yıl kırmızı et ve canlı hayvan önemli yer tuttuğu gözlenen raporda, canlı hayvan sayısındaki azalmaya bağlı olarak kırmızı et fiyatlarının önceki yıla oranla arttığına dikkat çekildi.
Özellikle, 2010 yılı Haziran ayı itibariyle söz konusu ürünün perakende satış fiyatlarında belirgin bir artış meydana gelirken, aynı dönemde gerçekleştirilen operasyonlarda Hatay, Van, Malatya, Kilis, Rize ve Antalya illerinde yüksek miktarlarda kırmızı et ele geçirildi.
Kaçak kırmızı etlerin ağırlıklı olarak İran ve Suriye'den temin edildiği bununla birlikte, Gürcistan, Bulgaristan ve Ege adalarından da Türkiye'ye kaçak et girişinin olduğu belirlendi.
Raporda, 2008 yılında 19 bin 724 adet, 2009 yılında 19 bin 55 adet gerçekleşen kaçak canlı hayvan girişinin, geçen yıl ise 52 bin 652 adet olduğu vurgulandı.Yapılan operasyonlar sonucu 2008 yılında 710 kilo, 2009 yılında ise 4 ton 585 kilo kaçak kırmızı et ele geçirilirken, bu sayının geçen yıl 74 ton 947 kiloya yükseldiği bildirildi.
En sıkıntılı yıl
Türkiye Kasaplar, Besiciler ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarlar Federasyonu Başkanı Fazlı Yalçındağ, 2010 yılının sektör açısından sıkıntılı geçtiğini, 2008-2009 yıllarında et fiyatlarında aşağıya doğru hareketlilik gözlemlenirken, geçen yıl bunun tam tersinin yaşandığını ifade etti.
Süt ürünlerinin piyasada yeterince değerlendirilmemesi ve para etmemesi sonucu üreticinin 2008-2009 yıllarında hayvanını kesime verdiğini bunun da geçen yıl et fiyatlarına yansıdığını vurgulayan Yalçındağ, şunları kaydetti:
“2010 yılında etin bulunmaması nedeniyle fiyat artışı yaşandı. Devlet kesimlik canlı hayvan ithalatına izin çıkardı. Giderek karkasın ithalatına da destek verdi ve bu işin özel sektöre devredilmesini sağladı. 2010 yılı sektörün geçirdiği en kötü yıldı. Ancak, canlı hayvan ve karkas et ithalatı nedeniyle bu yıl aynı sıkıntı yaşanmaz. Ülkemizde etin temininde herhangi bir sıkıntı olmayacağını öngörüyoruz. Piyasalarda yavaş yavaş normal seyrine döndü. Bu yıl fiyatlarda düşüş bile yaşanıyor.
Geçtiğimiz yıl, et bulamıyorum, dükkanımı açamadım, kiramı ödeyemedim şeklinde çok sayıda telefon alıyordum. Tedbirler alındıktan sonra bu tür sıkıntılar azaldı. İthalatla bu sıkıntıların önüne geçilebildi. İthalat mecburiyetten kaynaklandı, olması gereken bir şeydi. Ama bizim gönlümüzden geçen, ülkemizin üretimde yeterli hale gelmesi.”
“Süt meselesinin gündeme gelmesi gerekir"
Yalçındağ, ithalatın tam manasıyla bir çözüm olamayacağını, gelecek yıllar düşünüldüğünde yerli üreticinin sorunlarının çözülmesi gerektiğini belirtti.Bu sorunun çok yönlü düşünülmesinin çözüm getirebileceğini anlatan Yalçındağ, “Memlekette önce süt meselesi gündeme gelmeli. Ürettiğimiz süt yeterince değerlendirilemiyor. Geçmişte yaşadığımız sıkıntı bundan kaynaklandı. Süt değerinde satılamayınca hayvanlar kesildi. Siz anneyi kesersiniz, danası nerede olacak. Önümüzdeki 20 yılın planının yapılması gerekir” dedi.
AB ülkelerinde et ihtiyacının yüzde 50'sinin domuz etinden karşılandığını ve bu yönde yatırımların yapıldığını ifade eden Yalçındağ, Türkiye'de de koyun, kuzu ve keçiye yönelik yatırımın yapılması, üretim sayısının arttırılması gerektiğini vurguladı.
“Gerçekte rakamlar daha yüksek"
Adana Besiciler Odası Başkanı Yusuf Ziya Üçdağ da Emniyet Genel Müdürlüğünün hazırladığı raporda belirtilen rakamların çok üzerinde piyasaya kaçak et ve canlı hayvan girişinin olduğunu savundu.
Üçdağ, kaçak et ve canlı hayvan nedeniyle üreticinin “bitme noktasına” geldiğini iddia ederek, “Bu yönde yaşanan kaçakçılık ülkemize ciddi zararlar verir. İran ve Suriye'den gelen kaçak et ve canlı hayvan oranları her yıl artıyor. İthalat da tam bir çözüm değil. İthal ürünlerle yerli besici bitiriliyor” dedi.
Hükümet tarafından bu yönde geliştirilecek teşvikleri beklediklerini anlatan Üçdağ, şunları kaydetti:
“Yerli üretimi arttırabilmek adına besicilerin, üreticilerin daha çok desteklenmesi gerekir. Tüm dünyada bu yönde çalışmalar yapılıyor. Türkiye'de de yerli üretime önem vermeliyiz.
İthal ürünler sektöre zarar veriyor. Büyük perakendeciler ithal eti tercih ediyor. Oysa yerli mal, ithal fiyatıyla canlı hayvan kilo fiyatı bakımından başbaşa gidiyor. Ancak, marketlerde et fiyatı hala yüksek. Canlı koyunun kilosu 8 lira, büyük marketler eti 25-30 liraya satıyorlar. Bunu anlamak mümkün değil. Hükümetin bu yönde de araştırma yapıp, marketlerde bu fiyat yükselmesinin nedenini tespit gerekir.”