Gonca Tokyol
Halen tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala ile Bilgi Üniversitesi’nde STK Eğitim ve Araştırma biriminde çalışan Yiğit Aksakoğlu’nun da aralarında bulunduğu 16 kişi hakkında hazırlanan Gezi Parkı iddianamesinde ismi müşteki olarak yer alan bir vatandaş, durumu UYAP’tan gelen bir mesaj sonucunda öğrendi.
Güvenlik nedeniyle ismini vermek istemeyen müşteki, T24'e yaptığı açıklamada neredeyse 30 yıldır gitmediği İstanbul’daki 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki bir dosyaya müşteki olarak eklendiğini öğrendiğinde çok şaşırdığını belirterek, “Kimsenin vebalini almak istemiyorum. Görmediğim, bilmediğim kişilerin günahına gimek istemem” sözleriyle davaya müdahil olmak istemediğini söyledi.
Gezi Parkı eylemlerine ilişkin yürütülen soruşturmanın yaklaşık 16 ay sonra tamamlanan iddianamesi İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından geçen hafta kabul edildi. Kavala’nın da aralarında bulunduğu 16 şüpheli hakkında 'Türkiye Cumhuriyet hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini engellemeye teşebbüs' ve 'Gezi olaylarını finanse etmek' suçlamalarıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 657 sayfalık iddianamede, 746 kişi de müşteki olarak yer aldı.
Müştekilerden biri Mersin’de yaşıyor ve iddianamede adının geçtiğini pazartesi günü UYAP’tan gelen mesajla öğrenmiş. Davadan, istenen cezalardan, kimlerin yargılandığından haberi yok. Telefonuna gelen “İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/74 nolu dosyasına müşteki olarak eklendiniz” mesajından sonra aradığı İstanbul’daki avukatlara verdiği ilk tepki de zaten “Ben neredeyse 30 senedir İstanbul’a uğramadım, nasıl oluyor ki” olmuş.
T24’ten ulaştığımızda da aynı şaşkınlığı sürüyordu. Davanın içeriği gibi, ’müşteki’ olmanın ne anlama geldiğine dair de pek bir fikri yoktu. Adının iddianamenin ‘Türkiye Çapında Gerçekleşen ve Müştekilere Yönelik İşlenen Suçlar’ bölümünde geçtiğini öğrenmeden önce, belki de kendisini birileriyle karıştırmış olabileceklerini söylüyor. Birkaç sene önce sigorta için gittiğinde, kendisiyle aynı TC kimlik numarasına sahip, anne-baba adı aynı, bir tek köyü farklı bir polis memuru olduğunu öğrenmiş. “Ankara’da yaşıyordu, nasıl oldu öyle anlamamıştık ama belki odur” diyor.
Mersin merkezdeki bir eylem sırasında dükkanının camlarının kırılmasına dair, 3 Haziran 2013’te polise bir şikayette bulunup bulunmadığını soruyorum, o zaman hatırlıyor:
“Evet. Yani biz gösteriyi görmedik ama komşular öyle söyledi. Geldiğimizde cam kırıktı, komşular da ‘Gençler toplandı, ses çıksın diye sağa sola vurdular’ dedi. Biz de hırsızlık da olmadığını görünce ‘Herhalde öyledir’ dedik. Fon kurulmuş, masrafı karşılıyorlarmış deyince de karakola gidip şikayetçi olduk. Gelip ölçüm yaptılar ama sonra ‘Hiçbir şey olmuyor, ödeme yapmıyorlar, boşuna uğraşma' dediler. Hatta valiliğe de gittim tutanak ve faturayla, ‘Boşuna uğraşma, ödeme yapılmıyor’ dediler. Ben de zaten camı taktırdım, unuttuk gitti.”
Mersin’de yaşayan Gezi Parkı müştekisinin 3 Haziran 2013’te yaptığı şikayet, iddianameye de şöyle girmiş:
“xxx isimli şahsın alınan beyanında; ’01.06.2013 günü saat:20:30 sıralarında işyerini kapattığını, 03.06.2013 günü işyerine geldiğinde 8 mm’lik vitrin camının kırılmış vaziyette olduğunu gördüğünü, yaptığı araştırmalardaTaksim Gezi parkı ile ilgili toplanan gruplarının işyerinin önünde toplandıklarını öğrendiğini, grubun daha çok ses çıkarmak ve ses getirmesi için dükkanının darabasına vurduklarını ve bu şekilde dükkanın camının grup tarafından kırıldığını düşündüğünü’ beyan ettiği tespit edilmiştir.bu suretle de bahsi geçen olayda TCK’nin 151/1 maddesinde tanımlı suçun işlendiği tespit edilmiştir.”
TCK’nın 151/1 maddesi, ‘Basit Mala Zarar Verme’ suçunu tanımlıyor. Bu suçun basit şekli şikayete tabi, müşteki de zararının devlet tarafından karşılanabileceğini düşünerek şikayette bulunmuş. Ancak aradan geçen 6 yılda, polis karakolu ve valilikta aldığı “Boşuna uğraşma” nasihatleri dışında şikayetin akıbetine dair kendisine herhangi bir bilgilendirmede bulunulmamış, ta ki düne kadar.
İddianameye müşteki olarak dahil edildiğini öğrendiğinde önce müştekinin ne olduğunu öğrenmek istiyor, daha sonra da ne yapması gerektiğini. Müşteki olarak yargılama aşamasında davaya katılmak istediğini beyan ederek müdahil sıfatını alabilir, istemiyor:
“Kimsenin vebalini almak istemiyorum. Görmediğim, bilmediğim kişilerin günahına girmek istemem, Allah çarpar.”
Davaya müdahil olmayacak. Camın yenisini taktırmış, parayı da ödemiş, “Unutulmuş zaten, üzerinden o kadar zaman geçmiş. Devletin de ödemeyeceği belli oldukta sonra…” Sonra, müşteki olduğunu telefonuna gelen mesajla öğrendiği dosyada tutuklu yargılananları, cezaevinde olanları hatırlıyor, ekliyor: “Hem belki de hatasız yatıyorlardır…”