Mahfi Eğilmez*
30 Aralık 2013 tarihli ‘2014 Tahminleri’ başlıklı yazımda Türkiye ekonomisi için tahminlerimi sizlerle paylaşmıştım. Ocak ayı içinde Fed’in tahvil alımını 10 milyar dolar daha azaltma kararına ek olarak içeride artan siyasal sıkıntılar ve Merkez Bankası’nın faizlerde artırmaya gitme kararı bu tahminleri şimdiden revize etmeyi gerektirecek kadar önemli izler bırakmaya başladı.
Aşağıdaki tabloda 2014 yılına ilişkin Orta Vadeli Program (OVP 2014) tahminlerini ve kendi tahminlerimi (ME 2014 ve ME Yeni 2014) sunuyorum.
2014 yılına ilişkin ilk tahminde dolar kurunun yılın sonuna doğru yükselişe geçerek 2,30’a tırmanacağını ama yıl ortalamasının 2,10’da kalacağını tahmin ediyordum. Son gelişmeler, ortalama kurun 2,30 dolayında olacağı, enflasyonun (özellikle kur etkisiyle) daha yüksek çıkacağı, cari açığın (yine kur etkisiyle) daha düşük kalacağı ve dolayısıyla büyümenin de daha düşük bir düzeyde gerçekleşeceği yönünde tahminlerimi düzeltmemi gerekli kıldı.
Bu revize tahminler gerçekleşirse GSYH 800 milyar doların altına (750 – 770 milyar dolar arasına) düşecek demektir. Bu gelişme, kişi başına geliri de 10,000 doların altına çekecek demektir.
Yılbaşında tahminlerimi açıklarken bu yılın ilginç bir yıl olacağını ve tahminleri sık sık revize etmemiz gerekeceğini belirtmiştim. Daha birinci ay dolmadan yenileme ihtiyacı ortaya çıktı. Bundan sonra birçok kez düzeltme yapacağımı düşünüyorum.
OVP’nin de yenilenmesi gerekiyor. Sanırım artık hiç kimse 2014 yılında Dolar kurunun 1,98’lik bir ortalamada kalacağını veya enflasyonun yılsonunda yüzde 5,3’de olacağını ya da büyümede yüzde 4’lük bir hedefin yakalanabileceğini iddia etmiyor. Hükümet yetkililerinin açıklamaları da tahminlerin revize edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Yenilenmesi gereken bir başka gösterge de Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi. Merkez Bankası enflasyon hedefi olarak yüzde 5,3’lük bir yılsonu oranını açıklamıştı. Daha sonra bu hedefe ilişkin olarak önce 6,2’lik sonra da 6,6’lık tahminler açıklandı. Bugün geldiğimiz noktada 6,6’lık tahminin tutma olasılığı oldukça düşmüş bulunuyor. Bu durumda Merkez Bankası, tahmin yenilemek bir yana hedefi değiştirmek zorundadır. Aksi takdirde bu hedeflerin özellikle kamu çalışanlarına yapılacak ücret artışlarını sınırlı tutmak için düşük tutulduğu kanısı giderek yaygınlaşacaktır. Bir Merkez Bankası’nın görevi böyle bir işleme aracılık etmek olmamalıdır. Beklentileri olumlu hale getirmek için hedefi iddialı koymak bir noktaya kadar kabul edilebilir bir yaklaşım olsa da tutmayan hedeflerde ısrar etmek ciddi itibar kayıplarına yol açıyor. Bağımsızlığını kullanıp kullanamadığı tartışma konusu olan Merkez Bankası’nın bu konulardaki tartışmaları bertaraf etmesinde büyük yarar var.
*Bu yazı mahfiegilmez.com sitesinden alınmıştır.