İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) hazırladığı raporda 2016 yılının ilk yedi ayında en az 253 ‘yaşlı’ işçinin yaşamını yitirdiğini açıkladı.
İSİG raporu iki bölüm olarak hazırladı. Birinci bölümde mezarda emeklilik sürecine ve bireysel emeklilik sisteminin ne anlama geldiğine değinilirken, ikinci bölümde ise 2016 yılının ilk yedi ayında hayatını kaybeden işçi ölümlerine değinildi.
Sendika.Org'da yer alan habere göre, "Bireysel emeklilik koca bir yalan" denen raporda, “Gündelik hayatın diliyle düşünelim. Bu yasa emekçilere bir ‘emeklilik’ modeli olarak yutturulmaya çalışılıyor. 'Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun', aslen birkaç şirketin yöneteceği bir fon sistemi ve özü ‘tasarruf yap’! anlayışı… Devlet ve sermaye şöyle diyor: Ülkemizde ücretler malum çok yüksek! Asgari ücret 1300 TL. İşçiler yeme, içme, barınma, ulaşım vb. temel giderlerini harcadıktan sonra kalan! paralarını çarçur ediyorlar. İşçiler paralarını çarçur etmesin ve tasarruf yapsın. Bu paralar özel şirketlerin yönetimindeki bir fonda toplansın” ifadelerine yer verildi.
Raporda yıllara göre ‘yaşlı’ işçi ölümlerinde hızlı bir artış olduğu belirtilerek “Genel iş cinayetlerine göre düşündüğümüzde de yüzde 18-20 oranı civarında ‘yaşlı’ işçiler iş cinayetlerinde yaşamlarını yitiriyorlar ki bu durum şu anki sosyal güvenlik sisteminin bir aynası” dendi.
Raporda, ‘yaşlı’ istihdam bicilerine bakıldığında ölümlerin 1/3’ünün çiftçi ve esnaf, 2/3’ünün ise işçi ve memur statüsünde çalıştığı yer aldı. Karşılıklı olarak istihdam biçimlerinin de değiştiği belirtilen raporda, çiftçilik yapıp geçinemeyen ve işçi ordusuna katılanların olduğu, emekli olduktan sonra geçinemeyip esnaflığa başlayan işçiler olduğu belirtildi.
Yaşlı işçilerin önemli bir oranda tarımda istihdam edildiği belirtilen raporda, bunun ilk biçimini küçük toprak sahipleri ve çiftçilerin, ikinci biçimini ise mevsimlik tarım işçilerinin oluşturduğu ifade edildi.
Yaşlı işçilerin ikinci ana istihdamının inşaat ve taşımacılık işkolları olduğu belirtilen raporda, sigortasız çalışmak ya da sigortanın düzensiz yatmasından dolayı bu sektörlerde emekli olmanın zor olduğu vurgulandı.
Raporda, ezilme ve göçüklerin tarım ve inşaat işkolunda, trafik kazalarının taşımacılık ve tarım işkolunda, düşmelerin ise inşaat işkolunda sık rastlanan ‘yaşlı’ işçilerin iş cinayetleri nedenlerinden olduğu vurgulanarak “Ancak dikkat çeken husus bütün işkollarında çalışan ‘yaşlı’ işçileri ‘yatay’ olarak kesen neden olan kalp krizleridir. Her 5 ‘yaşlı’ işçiden 1’i çalışırken kalp krizi geçirerek yaşamlarını yitirmekte. Kalp krizinin nedeni ağır çalışma koşulları olduğu gibi bu durum belli bir yaşın üstünde olan işçilerin genel sağlığına dair ülkemizin hiçbir politikasının olmadığını da gözler önüne sermektedir” denildi.
Raporda, emeklilik yaşının kademeli olarak 65 yaşına çıkarıldığına, ancak iş cinayetlerinde yaşamını yitiren yaşlı işçilerin 1/6’sının 65 yaş ve üzerinde olduğuna dikkat çekildi.
Raporda, emekliliğin belirlenebilmesi için sorulması gereken bazı hususlar şu şekilde verildi:
-Yaşlılıkta ücrete ve sağlığa erişim var mı?
-Yaşam beklentisinin artışının kriteri nedir? Yani çalışanın ne iş yaptığı belirleyici değil midir?
-Eğitim durumu, meslek (sanayi işçileri özellikle madenciler fiziksel olarak en çok yıpranan işçilerdir), gelir ve varlık durumu (ev sahibi olmak, emekli maaşlarındaki farklılık, ek gelirin olup olmaması) nedir?
-Hastalıkları (kalp, ciğer, göz, hipertansiyon, şeker, prostat…) var mıdır?
-Sigara ve içki benzeri alışkanlıkların etkisi ne durumdadır?
-Düzenli sağlık kontrolü yaptırabiliyor mu? Sosyal ve psikolojik durumu nasıl? Yaşa bağlı refleks ve zihin zayıflamaları, yeterli dinlenme ve tatil, beslenme, barınma olanağı var mı?
-Ulaşım ve kent yaşamı nasıl etkiliyor?
-Peki, işveren ve yönetici pozisyonunda çalışanlarla işçileri aynı kefeye koyabilir misiniz?