Bilim ve çevre haberlerine meraklı olanlar için 2018 yılı epeyce malzeme sundu. Hava sıcaklığındaki artışın 1,5 dereceyi aşması halinde dünyamızı bekleyen tehlikeler konusunda iklim uzmanlarının uyarılarından tutun da Mars'ta 20 km çapındaki gölün görüntüleri ve başka birçok haberle hatırlanacak bir yıl oldu 2018.
İşte yılın en çarpıcı bilim haberleri…
İçinde bulunduğumuz yüzyılın sonunda hava sıcaklığındaki 2 derecelik bir artışın küresel ısınma bakımından risklerine uzun zamandır dikkat çekiliyordu.
Bilim insanları, küresel ısınmanın en zararlı etkilerinden korunmak için bu sınırı aşmamak gerektiğini vurguluyordu.
Fakat bazı uzmanlar hava sıcaklığındaki artışı 1,5 derece ile sınırlamak gerektiğine inanıyor. Bu durumda, milyonlarca insanın yaşam alanının sular altında kalmaktan kurtulacağı gibi, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan canlıların ve su sıkıntısı çeken insanların sayısının da azalacağı belirtiliyor.
Ancak bunu başarmak çok daha masraflı olacağı gibi, değişim yönünde hızlı adımlar atmak da gerekiyor. Uzmanların Ekim ayında sunduğu raporda, sera gazı salınımında büyük bir düşüşü sağlayacak tedbirlerin alınması, yenilenebilir enerjiye geçiş, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarında değişim gibi tavsiyelere yer veriliyor.
Bugün yeryüzünde bir milyonu aşkın canlı türü var. Bunların tek hücreli canlılardan evrilmesi sürecinde bilinmeyen çok şey var.
İlk hayvan türlerinin belirlenmesinde daha çok 500 milyon yıl öncesine ait 'Edikara faunası' adı verilen esrarengiz canlı türleri üzerinde duruldu. Bunlar dünyadaki ilk karmaşık organizmalardı.
Ancak bunların yaşam ağacındaki konumunu belirlemek zor; zira bu ilginç canlılar liken, mantar ve hatta bitki ile hayvan arası kategoride değerlendiriliyor.
Eylül ayında bilim insanları fosilleşmiş Edikara canlılarından Dickinsonia adı verilen ve düz deniz anası şeklindeki bir türü incelediğinde kolesterol molekülleri buldu. Bu onun hayvan olduğunu gösteriyordu. Zira kolesterol hayvanlara özgü bir madde.
2018'e damgasını vuran konulardan biri dünyadaki plastik atık sorunu oldu. BBC'nin 'Mavi Gezegen 2' belgeselinde plastiğin okyanuslar ve deniz canlıları açısından yarattığı yıkımın boyutlarına dikkat çekilmişti.
Endonezya'nın Java adasındaki Bandung bölgesinde nehir ve kanallarında toplanan plastik çöp yığınlarının temizlenmesi için Nisan'da ordu yardıma çağrılmıştı.
İngiltere hükümetinin hazırlattığı bir raporda, tedbir alınmazsa 10 yıl içinde okyanuslardaki plastik miktarının üçe katlanacağına dikkat çekiliyordu.
Evrenin 'hayaletimsi' yapı taşları
Evrenin temel yapı taşlarından birini oluşturan nötrinolar atomun alt parçalarıdır ve evrendeki maddelerle etkileşime girmeden serbestçe dolaşırlar. Bir nötrino parçacığının, yaklaşık bir ışık yılı (10 trilyon km) kalınlığındaki kurşun metalini hiçbir atoma çarpmadan geçebileceği tahmin ediliyor.
Yeryüzünde karşılaştığımız nötrinoların çoğu Güneş'ten ve Dünya'nın atmosferinden geliyor. Ancak bazı yüksek enerjili nötronoların kaynağı bu yıla dek gizemini koruyordu. Temmuz'da uluslararası bir bilim ekibi bunlardan birinin uzak bir galaksiden Dünya'ya fırlatıldığını ortaya koydu.
Bu galaksinin merkezinde yer alan kara delikteki enerji nedeniyle ortası oldukça parlak. Maddeler bu deliğe düşerken elektrikle yüklü parçacıklar oluşturuyor ve onların hızlanmasına neden oluyor.
Antarktika'daki BuzKüpü deneyinde altı yıldır bu yüksek enerjili nötrionlar hakkında bilgi topluyordu; bu yıl ilk kez bunlardan birinin kaynağı bulunmuş oldu.
Mars'ta buz halinde su olduğunu ve bu buzların zaman zaman sıvı halde aktığını biliyorduk. Temmuz ayında bir grup bilim insanı, gezegenin güney kutbunda 20 km çapında bir göl buldu.
NASA'nın Curiosity uzay aracı bir göl yatağındaki taş kalıntılarını inceliyordu. Araştırmacılar yıllardır Mars'ta su izleri aradığı için günümüzde mevcut su kütlesine dair bu yeni bulgu büyük heyecan yarattı.
Uzmanlar artık Mars'ta canlı izleri bulmaya daha yakın olduğumuzu ve bunu nerede aramak gerektiğine dair daha somut bilgi sahibi olduğumuzu belirtiyor.
Ağustos ayında ayrıca Hindistan'a ait bir uzay aracı, Ay'ın kuzey ve güney kutuplarında buz izlerine dair veriler buldu. Gelecekte Ay'a yapılacak insanlı seferlerde bu kaynaktan yararlanılabileceği belirtiliyor.
Britanya adasında Stonehenge'i inşa eden insanların yerini kıta Avrupa'sından göçlerle gelen insanlar aldı.Binlerce yıl öncesine ait insan kalıntılarından elde edilen DNA'ların incelenmesi yoluyla geçmişe ışık tutuluyor. Bunun önemli örneklerinden biri bu yıl gerçekleşti. 4500 yıl önce Avrupa kıtasından Britanya adasına gerçekleşen kitlesel göç sonucu bu adada yaşayan eski insanların yerini yenilerinin aldığı tespit edildi.
Kıtadan gelenlerin genlerinin yüzde 90'ı birkaç yüz yıl içinde ada nüfusuna hakim oldu. Bunun hastalık, açlık ve savaşlardan kaynaklanmış olabileceği belirtiliyor.
Bu yıl ayrıca Rusya'da 50 bin yıl öncesine ait insan kemiği kalıntıları incelendiğinde bunların yarı Denisova insanı yarı Neandertal genetik özellikler taşıyan bir kıza ait olduğu tespit edildi. Atalarımız Homosapienler Afrika'dan göç etmeden önce Avrasya'da bu iki insan türü yaşıyordu.
Grönland adasından radar görüntülerini inceleyen araştırmacılar Kasım ayında adadaki bu kütlesinin altında göktaşı çarpması sonucu oluşmuş büyük bir krater keşfetti. 1,5 km çaplı demirden oluşan bir göktaşının 12 ila 3 milyon yıl önce buraya çarptığı sanılıyor.
Henüz tartışmalı olsa da bazı araştırmacılar bu çarpmanın etkisiyle, Buzul Çağ'ı sona erdiren küresel ısınma sürecine bir süre ara verilmiş olabileceğini iddia ediyor. Bu, çarpma sonucu uzun süre atmosferde kalan toz parçacıklarının güneş ışınlarının dünyaya ulaşmasını engellemesine bağlanıyor.
Modern insanın Afrika'dan göçü
Afrika dışında yaşayan insanların çoğunun atalarının 60 bin yıl önceki bir göçle kıtadan çıkan insanlara dayandığını gösteren birçok veri var. Ancak modern insan Homosapienlerin daha önce de Afrika dışında varlığını gösteren veriler var.
Ocak ayında İsrail'de bulunan ve 185 bin yıl öncesinden kalan bir çene kemiğinin modern insana ait olduğu tespit edilmişti. Yani sanılandan çok daha önce modern insan Afrika'dan çıkıp buralara gelmişti. Ancak bu ilk girişimler modern insanın Avrasya bölgesinde yaygın bir şekilde tutunmasını sağlayamamıştı.
Bu insanların diğer insan türleri olan Neandertaller ve Denisova insanlarıyla aynı bölgelerde yaşamlarını sürdürdüğü sanılıyor. Ancak bunların genetik izlerinin neden bugüne kadar taşınmadığı sorusu henüz yanıtlanmış değil.
Avrupa ve Amerikalı uzay ajansları Mars'tan kaya parçaları getirme konusunda ilk adımı atmış oldu. Nisan'da ESA ve NASA Mars'ı dolaşıp kaya örnekleri toplayacak bir misyon için anlaştı.
Böylece Kızıl Gezegen'in tarihi, bir zamanlar yaşam barındırıp barındırmadığı gibi soruların yanıtlarına daha da yaklaşmış olacağız.
Plastik atıklar günlük yaşantımızı giderek daha fazla etkiliyor. İçme suyumuzda bile plastik izlerine rastlandı. Yapılan araştırmalar, şişe sularında litre başına 10 plastik parçacığı bulunduğunu gösteriyor.
Araştırma kapsamında dokuz ülkeden 250 şişe suyu örneklenmiş ve hemen hepsinde plastiğe rastlanmıştı.
Dünya'nın kuzey bölgeleri genellikle el değmemiş doğa parçaları olarak biliniyordu. Ancak bu yıl uzmanlar Kuzey Buz Denizi'nde bile plastik atık yığılmasına dikkat çekti.
Buradan alınan bir litre erimiş buzda açık denizdekinden daha fazla plastik parçasına rastlandı. Bilim insanları bunun bölgede yaşayan canlılar üzerindeki etkilerini öğrenmek üzere daha fazla araştırma ihtiyacına dikkat çekiyor.