Dolar 5’in altına inmeli
Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar: 2019 daha kontrollü gideceğimiz bir yıl olacak. Üretici halkalardan biriyiz. Herkes ne kadar iyi olursa ülke o kadar iyi olur.
Bu yılı zor geçiren iş dünyası 2019’da daha temkinli ve kontrollü gitmeye odaklandı. Bünyesinde Hyundai Assan, Assan Alüminyum, İspak Ambalaj gibi dev şirketleri bulunduran Kibar Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, bu yıl iç piyasadaki daralmadan kaynaklı olarak ihracata daha fazla ağırlık verdiklerini belirtti. Kibar, kurların geldiği seviyeyi hâlâ yüksek bulduğunu, insanların hayatına devam etmesi, aktivitelerini sürdürebilmeleri ve borç yükünü temizlemeleri için TL’nin değerlenmesi gerektiğini ifade etti.
Bu yılın yüksek enflasyon ve düşük büyümeyle biteceğini 2019’da da düşük büyüme öngördüklerini dile getiren Kibar'ın Cumhuriyet'ten Şehriban Kıraç'ın sorularına yanıtları şöyle:
2018’in sonuna geldik, nasıl geçiyor?
- Geçen yıl özel sektörün borçlanmasıyla ilgili bazı örgörülerimiz vardı. Bir volatilite öngörerek yıla başlamıştık. Ama yıl içindeki oluşan volatilite beklentilerimizin ötesine geçti. ABD ve Avrupa ile gergin bir süreç yaşadık. Bunların ekonomi üzerindeki yansımaları oldu. Bu dönemde faaliyette olduğumuz işkollarında ürünlerimizi ihracat pazarlarına daha fazlalaştıran bir orana yönlendirmemiz icap etti. Örneğin, metal sektöründe yüzde 60 - 62 olan ihracat planımızı yıl içinde iç piyasadaki daralmalardan kaynaklanan sebeplerle yüzde 80’lere çıkardık. Yılı iş planlarımızın biraz altında olacak şekilde kapayacağız gibi görünüyor.
Hedeflerin ne kadar altında kalacaksınız?
- Tabii ciroyu TL almak başka dolar almak başka. Bazı alanlarda başa baş gidilebilir. Ama toplam yüzde 3’ler seviyesinde iş planımızın altında kalacak bir yıl olur. Önümüzdeki yıla yönelik de temkinli gitme stratejisiyle arkadaşlar şirketlerin iş planlarını, bütçelerini uyarlıyorlar. Daha planların tamamı gelmedi önümüze. 2019 daha kontrollü gideceğimiz bir yıl olarak önümüze çıkıyor. Ama gelecek yıl devreye giren yeni yatırımlarımızın da etkisiyle yüzde 5’ler civarında büyüme olabilir.
Otomotiv sektörü zor günler geçiriyor, Hyundai Assan olarak nasıl etkilendiniz?
- İç piyasadaki daralmadan kaynaklı ihracatımızı yüzde 80’lerden yüzde 92’ye çıkardık. İç piyasadaki daralmayı ihracatla ikame ediyoruz. Ama ihracat yaptığımız pazarlarda da segmentsel daralmalar var, orada dönüşümler yapıyoruz. Üretim adetlerimizi de ihracat pazarlarımızdan gelen sipariş daralmasına paralel olarak da biraz azalttık. Ana pazarımız Avrupa. Türkiye’nin gündeminden çok farklı gündemlerin olduğu pazarlara hitap ediyoruz. Otomativde de moda ortalama 5-6 yılda bir değişiyor. Yeni ihtiyaçlara göre dönüşümler yapıyoruz. Şu anda iç piyasada otomotivde ÖTV ve KDV’de yapılan düzenlemelerle pazarda bir hareketlilik var. Yıl sonuna kadar bu hareketlilik devam edecek. Yıl sonundan sonra Maliye, bunu devam ettirir mi mi ettirmez mi şu anda belirsiz bir durum söz konusu. Kurlardaki artış araç fiyatlarına yansıtılmadı.Tüketici için bu dönemi fırsat olarak görmek mümkün.
İş dünyası olarak kısa vadede ne tür riskler görüyorsunuz?
- Kamu eğer mali disiplini sahiplenerek devam ettirmesi prensibinden vazgeçerse risk olur. Özellikle popülist politikalar riski artırır. İstikrarın olması için kriterlerin daha şeffaf ve uzun vadeli olmasında fayda var. Bazı sektörlere de çok fazla müdahaleyi sağlıklı bulmuyorum. Uzun vadeli zararları olabileceği düşüncesindeyim. Mesela adam dolar borçlanmış, dolarla inşaat yapmış, kiralamasını dolar bazında yapmış. Ama bir taraftan gelen talepler doğrultusunda kiralar TL’ye endekslendi. Ama sene sonunda belki dolar 4 TL’ye inecek. Enflasyon yüzde 20’nin üstüne çıkacak. Enflasyon farkı da ilave edildiğinde belki daha yüksek zam oranı gelecek. Dolar 4.5 iken kira kontratlarını TL’ye döndürdüler. Muhtemelen kiracılar yapılan işlemden pişmanlık duyacaklar.
Krediye ulaşma konusunda zorluk çekiyor musunuz?
- Zorluk çekmiyoruz demek belki yanlış anlaşılabilir. Biz işlerimizi öngörülerle realize etmeye çalışıyoruz. Mümkün olduğunca borçlarımız geri ödeme vadeleriyle örtüşüyor. Dün bankalar neredeyse parayı verebilmek için birbiriyle yarışıyorlardı. Biz o dönemde yatırımlarımızı ve borçları geri ödeyebilecek vadelendirmelerle kurguladık. Borç ödemelerimizle nakit akışımız paralel gidiyor. Sadece müşterilerden gelen nakit akışında aksama varsa o süreç için bir ara geçiş kaynaklarına ihtiyacımız olabiliyor. Onu da ayarlıyoruz.
Döviz kurunun şu andaki seviyesi sanayici için iyi bir seviye mi?
- Hâlâ TL’nin düşük olduğunu düşünüyorum. Yani sanayinin, iç piyasanın harekete geçmesi, yapılandırılması, borçların ödenmesi için kurların hâlâ yüksek olduğu kaânatindeyim. Kurun 5.10 seviyesine inmesi gerekiyor. İnsanların hayatına devam etmesi, aktivitelerini sürdürmeleri ve borç yükünü temizlemeleri için 5 liranın altına inme ihtimalini bile gözardı etmemek gerekiyor. Kurdaki yüksek seviyeler hayattaki akışı sağlıklı götürmeyen bir seviye.
Genel bir ekonomi değerlendirmesi yapabilir misiniz, enflasyon öncelikli problem mi oldu?
- Bu yılı yüksek bir enflasyon rakamıyla kapatacağız. Büyüme rakamı da cüzi bir seviyede gelebilir. 2019’da da düşük bir büyüme olabilir. 2019’a düzelme ve dönüşüm yılı olarak bakmak lazım. Kurlar şimdilik belli bir seviyeye geldi, enflasyon da gelecek yıl düşebilir. Her şeyin iyiye gitmesini arzu ediyoruz. Üretici halkalardan biriyiz. Herkes ne kadar iyi olursa ülke o kadar iyi olur.
Birçok sektörde borçlanmayla ilgili sıkıntı yaşanıyor. Ne diyeceksiniz?
- Biz işi en başında konumlandırırken hangi para biriminden tahsilatımız varsa borçlanmamızı o para biriminden yapıyoruz. Tahsilatımız TL ise borcu da TL ile alıyoruz. Belki bir dönem yüzde 12-14 faizle TL borçlandık, bu rakamlar yüksekti. Döviz faizi yüzde 1-2 borçlanılabiliyordu. O dönemde pek kimse TL ile borçlanmıyordu. Ama biz yüzde 14 ile 3 yıllık TL fonlamayla şirketimize borç almıştık. İyi ki de öyle yapmışız. O dönemde bu oranları maliyet penaltısı gibi, maliyet cezası gibi görüyorsunuz ama gelinen noktada iyi ki öyle yapmışız diyoruz. Hangi parayla tahsilat ediyorsam ona göre borçlanıyorum. Bunu yıllardır vurguluyoruz ama insanlar fatura önüne gelmeden bazı şeyleri öngöremiyorlar.
Gıda tarafında özellikle salçaüretiminde varsınız, bu yıl domates fiyatları çok arttı. Nasıl etkilendiniz?
- Sözleşmeli tarımla çalışıyoruz. Bizim tedarikçilerimiz çiftçiler. Sezon başında ton başına 250 lira bedel belirlendi. Toplam 2.4 milyon top domates öngördük. Ama sezon sonuda 1.3 milyon ton çıktı. Ürün miktarı azalınca fiyatlar yükseldi. En son aldığımız domatese ödediğimiz para 975 TL’ye kadar çıktı. Fabrikayı çalıştırmak için mecburen bu fiyatlardan ürün aldık. Tabii maliyet artınca, bu, sattığımız ürünün fiyatlarına da yansıdı.
Yakın zamanda şirketlerinizde bir halka arz sözkonusu olacak mı?
- Hayır. Şu anda niye açayım ki. Yapısal olarak büyümemiz müsait, ama Türkiye’de halka açılma ortamının da uygun olması gerekiyor. Yatırımcı iştahının olduğu bir ortam lazım, öyle bir dönemde daha rahat borsaya açılırız.
Alüminyum ve ambalajda yeni yatırımlarınız oldu onları devreye aldınız mı?
- Alüminyumun çoğu devreye alındı. Yeni teknolojiyi kullanacak işgücünü eğitmek biraz zaman alıyor. 2019’un ilk yarısında orada otomasyonla ilgili süreçlerimizi tamamlayıp hem iç hem ihraç pazarlarına açılım sağlayacak formata getirirz.
Yatırım için finansmana bakıyoruz
Assan Alüminyum olarak proje bazlı yatırım teşviki aldınız, 900 milyon dolar değerinde yeni bir üretim tesisi kuracaksınız. Süreç ne aşamada?
- Karasu’da yapılacak o yatırıma başlamak için şu anda orta ve uzun vadeli kredi görüşmeleri yapıyoruz. Şu anda Türkiye’nin orta vadeli kaynak bulmasıyla ilgili finansal sistemin sorunu var. Finansman konusunda iki yabancı kaynakla görüşmelerimiz sürüyor. Zaten Türkiye’deki finansman sistemi bu kaynağı vermekte zorlanır. Şu anda Türkiye’deki mevcut faizlerle falan mümkün değil. Bu yatırımlar kendilerini 8-10 senden önce ödeyemez. Ama bu yatırım ülke için mutlaka olması gereken yatırımlardan birisi. Biz yapmasak da ülkemizin böyle bir tesise sahip olması lazım. Projeyi finansmanıyla paket halinde oluşturmak istiyoruz. Hem benim, hem ülke için, hem de kullandığım kaynağın riske girmeyecek bir finansal model olması gerekiyor. Çünkü yatırımlar stratejik teşvik bile olsa siz parayı yatırıyosunuz. Para yattıktan sonra o tesis çalışırken rekabetçi olması gerekiyor. Finansmanı halledersek yatırıma hemen başlarız.
4 Alüminyum alanında yurt dışında yatırım planınız var mı?
- Amerika’ya ihracatımızı artırarak orada Türkiye’den gönderdiğimiz mal yerine lokal üretip oranın ihtiyacına cevap verecek bir yatırım üzerinde çalışıyoruz.
Başka alanlara yatırım planlıyor musunuz, var mı bir yatırım iştahı?
- Otomotivde yatırım yapıyoruz. Bizim 2019 sonu, 2020 ve 2021’de 4 yeni otomobil modelimiz olacak. Paslanmaz alanında da diğer bir ortağımızla yatırım görüşmelerimiz devam ediyor. Tabii bu yatırımı yaparken Türkiye’deki finansman olanaklarını göz önüne alarak ortaklıklarımızla mütabakat içinde yapıyor olmamız lazım. Mevcut işlerimizde yatırımlara devam edeceğiz. Panel şirketinde Ortadoğu’da bir ülkede yatırım arayışımız var. Zaten Ürdün’de fabrikamız var, şimdi o bölgede yeni bir arayışımız var. Muhtemelen yatırımı yerel bir ortakla yaparız.
Bu kriz döneminde en rahat ve en zor sektör hangisi?
- Her sektörün kendi zorlukları var. Mesela oransal olarak baktığınızda en ufak iş en fazla zamanımızı alabiliyor. Şu andaki konjonktür uygun değil, ama zaman içinde bazı faaliyet alanlarımızdan çıkıp ya da iş modellerinde değişikliğe gidebiliriz. Kayıt dışının etkin olduğu alanlar bizi çok zorluyor.