22.’si düzenlenen Kadın Sığınakları ve Da(ya)nışma Merkezleri Kurultayı'nın sonuç bildirgesi açıklandı.
29 ilden, 50 kadın ve LGBTİ+ örgütü ile 33 kamu kuruluşundan toplam 270 hak savunucusunun katıldığı kurultayın 39 maddelik sonuç bildirgesi şöyle:
* Devletin üst kademeleri tarafından sık sık tekrarlanan “eşit değilsiniz” söylemleri kamu mekanizmalarının her alanına nüfuz ediyor ve kadına yönelik ayrımcılığı ve dolayısıyla şiddeti körüklüyor. Bu tip söylemlerden acilen vazgeçilmeli.* Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesinin bütünlüklü bir politika olarak kamunun her alanında içselleştirilmesi ve uygulanması için yargı ve kolluk kuvvetleri alanında çalışan personele kadına yönelik şiddet konusunda toplumsal cinsiyet eşitliği temelli zorunlu hizmet içi eğitimler verilmeli.
* Şiddete maruz kalan kadınların bürokratik engellere takılmamaları için bütüncül politikalar izlenmeli ve tüm destek mekanizmalarının eşgüdümlü ve ivedilikle çalışması sağlanmalı.
* Kadınlarla yapılan çalışmalarda ve kamu-STK iş birliklerinde yardım değil hak temelli bakış açısının hakim olması yönünde çalışmalar yapılmalı.
* Bütüncül mekanizmalar oluşturmak açısından 6284 sayılı kanun kapsamında alınan gizlilik kararlarının tüm resmi kurumlarda tek bir elden görülmesini sağlayacak merkezi bir sistem oluşturulmalı.
* Belediyeler ve iştirakleri şiddete uğrayan kadınlara sağlanacak destek mekanizmaları konusunda sorumluluklarını yerine getirmeli. Belediyelerde çalışan ilgili müdürlükler kadın bakış açısına sahip olmalı.
* Şiddete uğrayan ve bu konuda talep oluşturan kadınlar için eğitim hayatına dönüş kolaylaştırılmalı, isteyen kadınlara mesleki eğitimler sağlanmalı, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bu yönde gerekli alt yapıyı sağlamalı.
* Engeli, cinsel yönelimi, dili, kökeni.. vb. özgül durumları/ihtiyaçları sebebiyle çoklu ayrımcılığa uğrayan kadınların özgül koşullarına uygun destek mekanizmaları oluşturulmalı ve bu mekanizmalara erişebilmeleri sağlanmalı. Örneğin engelli kadınların aile içi şiddete, tacize veya istismara maruz kaldıkları durumlarda, şiddet başvuruları sonrası bakım verenleri yine aileleri olduğu için evsiz kalmamak adına şiddet ortamında kalmaya mecbur bırakılıyorlar. Bu gibi özgül koşullar gözetilerek destek mekanizmaları oluşturulmalı. Çoklu ayrımcılığa uğrayan dezavantajlı gruplar danışmanlık hizmetlerinde öncelenmeli.
* ŞÖNİM, kadın dayanışma merkezleri ve sığınak çalışanları süpervizör desteği almalı. Çalışanlar yıpranma payını azaltacak şekilde görevlendirilmeli ve çalışma saatleri azaltılmalı.
* Şönim ve kadın sığınma evlerinde çalışan meslek elemanı, sosyal çalışmacı sayısı arttırılmalı ve 7/24 hizmet için uzmanlarla destek verilmesi yönünde çalışmalar yapılmalı.
* ŞÖNİM yönetmeliklerinin her yerde aynı şekilde uygulanması sağlanmalı.
* Sığınaklarda var olan sorunlara çözüm olarak ihtisaslaşma politikalarını uygulamak yerine öncelikle sığınakların genel ihtiyaçlarının, eksikliklerinin belirlenmesi ve bunların karşılanması ve sosyal politikaların kadından yana bakış açısına göre oluşturulması sağlanmalı.
* Devlet sığınaklarının ve ŞÖNİM’lerin işleyişinde ve denetiminde kadın örgütleri de söz sahibi olmalı ve denetim mekanizmalarına dahil edilmeli. Bu kurumlarda kadın bakış açısına sahip kişiler çalıştırılmalı. Bu kurumlarda çalışanlar ile şiddet çalışan kadın örgütleri arasında düzenli toplantılar yapılmalı ve şiddet verileri paylaşılmalı.
* Sığınakların fiziksel koşullar iyileştirilmeli; kadınlara ve çocuklara özel odalar planlanmalı; çocuklar için güvenli alanlar sağlanmalı. Sığınaklarda çocuk-ergen çalışmaları nitelikli bir şekilde yürütülmeli ve 12 yaş üstü oğlan çocuklarıyla birlikte sığınağa başvuran kadınlar için 6284 ve ”Kadın Konukevleri Yönetmeliğinde” yer alan ayrı bir ev sağlanarak destek çalışmasının yürütülmesini kapsayan madde kadının can güvenliği riski aranmaksızın işletilmeli.
* Sığınaklardaki kadınlar ilgi alanlarına göre sertifika programlarına yönlendirilmeli. Mesleki anlamda güçlendirilmeli. Kurs süreleri kadınların sığınakta kalabilme süreleriyle orantılı olarak düzenlenmeli
* Kadına yönelik şiddet alanında uzman personel barındıran, sadece kadına ve çocuğa yönelik şiddet alanında destek sağlayan 7/24 telefon hattı birçok dilde ve yeterli sayıda personel çalıştırılarak ve engelli bireylerin ihtiyacı düşünülerek tasarlanmalı.
* Türkiye’de kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetle daha etkin bir mücadele için nitelikli veri ve istatistikler tutulmalı ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Şiddetle mücadelede veri tutmanın önemi ciddiyet ve kararlılıkla ele alınmalı.
* 2002’den beri işitme engelli kadınlara dair bir araştırma dahi yapılmamıştır. Engelli kadınların ihtiyaçlarını merkeze alan ve maruz kaldıkları şiddet biçimlerini açığa çıkaracak çalışmalar yapılmalı.
* Tedbir kararları tedbirin içeriğine göre güvenliği ve güçlenmeyi sağlama kriterleri göz önünde bulundurularak ihtiyaca göre verilmeli.
* Uzlaşma görevinin bu tip dosyalarda sözleşme maddesi ve gerekçesi açıklanarak, görev iadesine gidilmesi, ikincil şiddet ve baskı mekanizmasının anlatılması gereklidir. Şiddet uygulayan kişi ile mecburi bir arabuluculuk İstanbul Sözleşmesi’nde de belirtildiği üzere kesinlikle uygulanmamalı.
* Nafaka icra dosyalarında harç alınmamalı, nafakası ödenmeyen kadınların maruz kaldığı hak kaybı telafi edilmelidir.
* Türk Ceza Kanunu’nda düzenleme yapılarak ısrarlı takip suç olarak tanımlanmalı.
* 15-18 yaş çocukların zorla evlendirilmeleri tecavüz olarak tanımlanarak çocukların korunması ve yüksek çıkarlarının gözetilmesi için tüm mekanizmalar hayata geçirilmeli.
* Şiddete maruz kalan kadınlara koşulsuz, belge aranmaksızın ücretsiz şikayet ve destek imkanları sunulmalı. Baroların adli yardım servisleri, şiddet söz konusu olduğunda belge aranmaksızın avukat ataması yapmalı. Ceza yargılamaları bakımından ise, zorunlu müdafilik kapsamına girmeyen dosyalarda da, şiddet söz konusu ise şiddete maruz kalana isteğe bağlı avukat ataması yapılmalı. Görevlendirilen avukatlar gerekli donanıma sahip hale getirilmeli.
* Çoklu ayrımcılığa dair politika yapıcıların ve kamuoyunun farkındalığı artırılmalı, sığınak ve dayanışma merkezlerindeki sosyal çalışmacılar engelli haklarına dair bilgi edinmeli ve engelli kadınların bağımsız yaşama geçmesi için destekleme çalışmaları yapmalı.
* Çoklu ayrımcılığa karşı mücadele için yerel hizmet haritaları üzerinden kurumlar arası ağlar oluşturmalı.
* Doğru iletişim için İşaret dili, Arapça, Farsça ve Kürtçe başta olmak üzere çok dilli cinsiyetçi olmayan, engelliliği ve dezavantajlı durumları gözeten bir mekanizma acilen tasarlanmalı.
* Trans bireylere yönelik her türlü sosyal destek mekanizması etkin ve erişilebilir şekilde hayata geçirilmeli.
* Medyanın gerçeği yansıtmayan cinsiyetçi ve ayrımcı söylemlerine karşı önlemler alınmalı.
* İstihdamda kadın ve LGBTİ+ lere yönelik alanlar açılmalı /arttırılmalı.
* Kapatılan kadın örgütlerinin tekrar açılabilmesi için gereken yasal koşullar sağlanmalı.
* 10. haftanın sonuna kadar yasal olan kürtaja kadınlar, yaş ve medeni durumlarından bağımsız olarak tüm sağlık birimlerinde erişebilmeli ve uygulamadaki engeller kaldırılmalı. Tüm kamu kurumlarında kalan (sığınak, hapishane vs.) kadınlar kürtaja erişebilmeli.
* Gebeliğin sona erdirilmesi 2827 sayılı yasa madde 6’daki eş onayı ibaresi yasadan kaldırılmalı ve kürtajda eş rızası aranmamalı.
* Kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişmesi sağlanmalı ve hizmete erişimdeki engeller kaldırılmalı.
* Birinci basamak sağlık kuruluşlarında kadın ve erkeklerin gebeliği önleyici tüm bilgi, yöntem ve danışmanlığa ücretsiz ve kolay şekilde erişebilmeleri sağlanmalı ve bu bilgi, yöntem ve danışmanlığa kişilerin birinci basamakta erişebileceğinin bilgisinin verilmeli, zorunlu sevk mekanizmasını oluşturulmalı ve devlet politikaları bununla uyumlu olmalı.
* Cinsel şiddet sonrası cinsel yolla bulaşan hastalıklar taranması ve önlenmesi desteğinin verildiği, gebeliğin önlenmesine yönelik tedbirlerin alındığı tecavüz kriz merkezleri açılmalı ve psikolojik destek sağlanmalı.
* Çocuk yaşta gebeliklerin ve zorla evlendirilmelerin önlenmesine yönelik etkili politikalar geliştirilmeli.
* Tüm bu uygulama ve çalışmalar kadın örgütleriyle koordinasyonda ve kadın örgütleri önerileriyle yapılmalı.
* Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıkları ortak protokollerle okullarda cinsel sağlık eğitimleri vermeli.