22 yıl idam cezasını bekleyen Nick Yarris'in hikâyesi...

22 yıl idam cezasını bekleyen Nick Yarris'in hikâyesi...

ABD'de tecavüz ve cinayetle suçlanan Nick Yarris idam edilmeyi 22 yıl bekledikten sonra DNA testleri sayesinde serbest kaldı.

"İdam edilmeyi 22 yıl beklemek sonunda hayatımı kurtardı. Hayatımın en büyük macerasıydı ve sağ kurtuldum" diyor Yarris.

Yarris işlemediği suçlar nedeniyle mahkum edilmesinden ötürü yetkililerden hiç bir özür almamış.

Zamanının çoğunu tecrit hücresinde geçiren Yarris, gardiyanlardan dayak yediği zaman retinasının yırtıldığını söylüyor.

BBC'ye konuşan Yarris "Size zarar veren insanlara karşı düzgün davranmaya çalışmak çok zor bir şey" diye konuşuyor.

İdam edilmeyi beklerken hukuk üzerine çalışmaya başlayan Yarris, günde üç kitap bitirdiğini anlatıyor. "Eğitimimin ana nedeni idam edilmeden önce ikna edici biçimde açıklama yapabilmekti" diyor.

Nick Yarris hapishanede geçirdiği 22 yılda gerçekten idam edileceğini inanıyordu.

"13 Korkusu" isminde bir kitap da yazan Yarris, 13 sayısının ona uğursuzluk getirdiği kanısında.

"Günde 23 saat tecrit hücresinde kalmak bana zor gelmiyordu. Çünkü bir kaç yıldan sonra öfkeli olmayı bıraktım ve kendimi anlamaya başladım" diyor Yarris.

Philadelphia kentinin bir banliyösünde büyüyen Yarris yedi yaşındayken ergenlik çağındaki bir gencin saldırısına uğraşmış. Yarris başına darbe aldığını ve tecavüze uğradığını ailesine anlatmamış

Nick Yarris ABD'nin farklı hapishanelerinde idamlık mahkumlara ayrılan tek kişilik hücrelerde kalmış.

Saldırının ardından yaşadığı travma sonucu Yarris daha sonraki yıllarda alkol ve uyuşturucu kullanmaya başlamış. 20 yaşında bir polis memurunu karçırmaya teşebbüs ve cinayetle suçlanmış ancak bu suçlamalardan beraat etmiş.

Yarris gözaltındayken dışarı çıkmak için gazetelerde okuduğu bir cinayetle ilgili bir öykü uydurmuş. Polise öldürülen Linda Mae Craig isimli kurbanının katilinin kim olduğunu bildiğini söylemiş.

Yarris "Çok çaresizdim, hapisten çıkmak istiyordum ve uyuşturucu sersemi bir çocuktum" diyor.

Nick Yarris, polise bir dönem beraber yaşadığı bir adamın katil olduğunu ve adamın öldüğünü düşündüğü için kendi özgürlüğü karşısında bu yanlış bilgiyi verebileceğine inandığını söylüyor.

Nick Yarris 1985'te hapisten kaçmış ama kısa bir süre sonra teslim olmuş.

Ancak Yarris'in suçladığı adam hayatta olduğu için yalanı açığa çıkmış. Bunun üzerine polis Yarris'i söz ettiği kadına tecavüz etmek ve öldürmekle suçlamış.

1982 yılında Nick Yarris mahkum edilerek ölüm cezası almış.

Pennsylvania hapishanelerindeki mahkumiyeti sırasında Yarris küçük bir hücrede kalıyor ve onun günde sadece 30 dakika spor yapmasına izin veriliyormuş.

1989'dan 2003'e kadar 14 yıl boyunca Yarris başka bir insana dokunmamış. O dönem uyuşana kadar kolunun üstüne yatar sonra başkasının eliymiş gibi yüzüne sürermiş.

Yarris 1988 yılında ABD'de DNA testi talep eden ilk idam mahkumu olmuş ve bu süreçte pek çok hayal kırıklığı yaşamış.

2002 yılında idam edilmeyi beklerken ve infaz için temyiz başvurularından vazgeçmişken, yargıcın son bir DNA testi yapılması yönünde karar vermesinden sonra hayatı değişmiş.

ABD'de idam mahkumları tek kişilik kafeslerde spor yapabiliyor.

DNA testinde kurbanın giysilerinde iki ayrı adamın DNA izlerine rastlanınca Yarris 2003 yılında aklanmış.

Öldürülen kadının katili asla bulunamamış ve Yarris hatalı mahmumiyet nedeniyle tazminat almış.

Yarris tazminatı "merhamet parası" olarak tanımlıyor.

Şimdi ölüm cezasının kaldırılması için kampanya yürütüyor. BM ve AB yetkililerinin önünde konuşma yapıyor ve yüzlerce okulda tezlerini savunuyor.

Parlamentoda yapacağı bir konuşma için İngiltere'ye giden Yarris 2005'ten bu yana burada yaşıyor.

Ona göre İngiltere üzüntülerinden kaçmak için daimi bir tatil yeri.

Çocukluk fotoğraflarına bakınca arkadaşlarının çoğunun uyuşturucu, şiddet ve araba kazalarında öldüğünü anımsıyor.

Yarris'i hapse gitmiş olmak rahatsız etmiyor artık.

"Eğer hapse gitmeseydim hayatım şimdiki kadar iyi olmazdı. Asla olumsuz bakmıyorum" diyor.