“PKK'ya üye olma; kereste fabrikasına, inşaat bürosuna, banka şubesine molotofla saldırı, Lice'de silahlı çatışmaya girme, karakola saldırı gibi eylemlere katılması” gibi iddialarla “bölücü faaliyetlerde bulunma’ suçlamasıyla müebbet hapis cezasına çarptırılan ve AİHM kararıyla yeniden yargılanan İlhan Çomak, 12 Nisan'da Çağlayan Adliyesi’ndeki 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde saat 13.30’da hâkim karşısına çıkacak. Aralarında şair Ahmet Telli'nin de bulunduğu Pınar Aydınlar, Suavi, Ferhat Tunç, Muhammet Uzuner gibi pek çok sanatçı da bir videoyla herkesi Çağlayan’daki duruşmaya çağırdı.
22 yıldır tutuklu olan Çomak, kaleme aldığı mektubunda, “Gönül gözünüz açıksa hâlâ, bu söylediklerime bigâne kalamazsınız sanırım. Dönüp dönüp bu tekrarı yaşamayalım artık. Ben yazmaktan bıktım, bıkacağım. Korkarım siz de okumaktan bıkacaksınız. Bıktığım bir diğer şey de bu bitmek bilmeyen cehennem, mahpusluğu yani. İçeride olmaklığımla 22 yıl geride kalıyor. 8 yıl daha yatırmak istiyorlar. Buna kocaman harflerle ZULÜM deyin siz! 12 Nisan'da buna son vermek için duyarlılığınızı bekliyorum. Sözünüzle, kaleminizle destek verin ki bu apaçık hukuksuzluğu birlikte aşalım. Beni yalnız ve sessiz bırakmayın! Umutsuzluk sessizdir, çok sessiz" ifadelerini kullandı.
Aralarında şair Ahmet Telli'nin de bulunduğu Pınar Aydınlar, Suavi, Ferhat Tunç, Muhammet Uzuner gibi pek çok sanatçı da bir videoyla herkesi Çağlayan’daki duruşmaya çağırdı.
Çomak’ın mektubu şöyle:
Yıllardır yargılanmama ilişkin, özellikle duruşmalardan önce sesimi duyurmak, duyurup güç olarak daha bir yüksek perdeden, yaşadığım hukuksuzluğu haykırmak çabasındayım. Bu amaçla pek çok mektup yazmışlığım olmuştur, kamuoyuna. Öyle ki sadece bildiğim ama kullanma imkanımın olmadığı sosyal medya-internet aracılığıyla sanırım belli sayıda duyarlı insana da ulaşabildim. Epey kişinin, ülkemiz yargısının hali pürmelal durumunu deşifre eden, hukuksuzluğu tebessüm eden yargılama sürecime ilişkin az biraz bilgi sahibi olduğu söylenebilir. İçeride olmaklığımı sonlandırmamış olsa bile bu değerli bir gelişmedir.
Eskiler, tekrarlayarak alıştırma - öğretmeye temrin derlermiş. Yazdığım bu mektupları, tüm bu bilgilendirme çabasını temrin olarak ele almak mümkün mü, bilemiyorum. Ne ki tekrarlayarak alıştırmanın, sıradanlaştırıp kanıksamaya götürme tehlikesi de var sanki. Her şeye rağmen temrine devam...Ben söyleyeyim siz tekrarlayın, hissederek, gönül gözünüzü açarak, lütfen!
Yaşadığım uzun gözaltını, gördüğüm işkenceleri büyük acılar içerdiğinden, ilk yargılama aşamasıyla geçiyorum. Malum, gönül gözünüz açık. Acı çekmenizi istemiyorum!
2007 yılında AİHM adil yargılanmadığım için yeniden yargılanmama karar verdi. ''Elin hakimine'' derdimizi anlatabildik ama bizimkilerin bunu taktığı yoktu. Sesimi duymak istemediler. Tüm uğraşlar sonuçsuz kaldı, AİHM kararını uygulatamadık. Ta ki 2013'te 4. yargı reformu çıkana kadar. Bizim mahkemelerde nihayetinde 19 Aralık 2013'te kerhen başladı yargılamam. Yıl 2016. 12 Nisan'da İstanbul'da hakim karşısına çıkacağım. Aradan 3 yıl geçmiş yani. Hâlâ içerideyim. Yasaların çizdiği çerçeveye göre tutukluyum. Hem de geride kalan 22 yıl düşünüldüğünde kalifiye tutuklu! Ama mahkeme beni tutuklu olarak değerlendirirse bırakmak zorunda kalacağını biliyor. Bu durumda cinfikirlik yapıyor, yasaya da hukuka da takla attırıp hükümlü olduğuma karar veriyor. Yeniden yargılanıyorum (!) böyle deniyor ama... Tamam, o zaman infazı erteleyin dememize ise çok tok bir ''olmaz!'' ile karşılık veriliyor. Mahkeme beni tahliye etmek veya infazın ertelenmesi konularında açık bir isteksizlik yaşıyor. İş Aziz Yıldırım, Balyoz, Ergenekon davalarında yargılananlara gelince çok cevvaldi oysa yargıçlarımız. Dahası Salih Mirzabeyoğlu farklı bir mahkeme kararı ve duruşma olmadan, yeni bir delil sunulmaksızın infazı ertelenerek bırakıldı. Çetin Yıldırım, sadece Akit gazetesinde çıkan bir habere dayanılarak tahliye edildi.
''Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var'' dizesini kullanmanın tam zamanıdır. Yeniden yargılanmıyorum aslında. Yapılan tekrar yargılama oluyor. Zevahiri kurtarmak çabasındalar. Malum, yargımız alışkanlıklarına, kararlarına ciddiyetle bağlıdır. Eh, düşman ve düşman olmayanlar diyen kodlamalarla yargıladığını da biliyoruz. Bu durumda benim gibi Kürt birine düşen de düşman hukuku oluyor sanırım. Yaşadıklarım böyle söyletiyor bana.
Tekrar dedim, tekrar yargılama dedim. Yargıçlar da temrin yapıyor olamaz mı? Ben özgürlük için temrin yaparken, onların temrini kötü ve hissizleştiren bir sonuç doğurduğu kesin, her ne için yapıyorlarsa.
Gönül gözünüz açıksa hâlâ, bu söylediklerime bigâne kalamazsınız sanırım. Dönüp dönüp bu tekrarı yaşamayalım artık. Ben yazmaktan bıktım, bıkacağım. Korkarım siz de okumaktan bıkacaksınız. Bıktığım bir diğer şey de bu bitmek bilmeyen cehennem, mahpusluğu yani. İçeride olmaklığımla 22 yıl geride kalıyor. 8 yıl daha yatırmak istiyorlar. Buna kocaman harflerle ZULÜM deyin siz! 12 Nisan'da buna son vermek için duyarlılığınızı bekliyorum. Sözünüzle, kaleminizle destek verin ki bu apaçık hukuksuzluğu birlikte aşalım. Beni yalnız ve sessiz bırakmayın! Umutsuzluk sessizdir'', çok sessiz...
İlhan Çomak, 1973 yılında Bingöl Karlıova’da doğdu. 1994 yılında 21 yaşında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü’nde öğrenciyken 16 günlük gözaltı süresinden sonra tutuklanarak İstanbul’daki Bayrampaşa Cezaevine konuldu. Gözaltında yoğun işkence gördüğünü belirtti, ama sesini duyuramadı. Polisin işkenceyle düzenlediği ifade tutanaklarının esas alındığını söyleyen Çomak'ın yargılaması Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde gerçekleşti. 2000 yılında müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay’ın cezasını onamasının ardından AİHM’ye başvurdu. AİHM, 2007 yılında aldığı kararla İlhan’ın adil yargılanmadığına ve yargılanmamın yenilenmesine hükmetti. 2013’te yeniden yargılanmasına başlandı. Avukatları, 20 yılı aşkın tutukluluk süresini göz önünde bulundurarak tahliyesini istedi, ancak mahkeme, ‘delil karartma’ şüphesiyle tutukluluğunun devamına karar verdi. 2 Temmuz 2015’te yapılan duruşmada da mahkeme aynı kararı verdi. 22 Aralık’ta STK’lar, sanatçılar ve birçok kesim tahliyesi için mücadele etti, ancak o gün yapılan duruşmada da karar değişmedi.
Yaşamı, yakın zamanda gösterime girecek olan ''Gönderen: İlhan Sami Çomak'' ismli belgesele konu olan Kırıklar 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde yatan Çomak’ın Gitmeler Çiçek Kurusu, Açık Deniz, Günaydın Yeryüzü ve Kedilerin Yazdığı İlahi isimli 4 şiir kitabı bulunuyor.