“PKK'ya üye olma; kereste fabrikasına, inşaat bürosuna, banka şubesine molotofla saldırı, Lice'de silahlı çatışmaya girme, karakola saldırı gibi eylemlere katılması” gibi iddialarla “bölücü faaliyetlerde bulunma’ suçlamasıyla müebbet hapis cezasına çarptırılan ve AİHM kararıyla yeniden yargılanan İlhan Çomak, bugün Çağlayan Adliyesi’ndeki 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Özgürlükçü Hukukçular Derneği ve Çağdaş Hukukçular Derneği avukatları ile çok sayıda sanatçı, sivil toplum örgütünün takip ettiği duruşmada Çomak, gözaltında yaşadığı işkenceyi, “22 yıl geçmesine rağmen halen işkencenin izlerini taşıyorum” sözleriyle anlattı.Çomak'a yine tahliye çıkmazken dava 1 Haziran'a ertelendi.
1994 yılında, 21 yaşında İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü öğrencisiyken polis tarafından gözaltına alındı. ‘PKK adına orman yakma” ve “bölücü faaliyette bulunma” gerekçeleriyle çıkarıldığı mahkemede tutuklanarak, cezaevine gönderildi. Çomak AİHM kararıyla yeniden yargılamaya başladı. Bugün Çağlayan Adliyesi’ndeki 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada Çomak, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
“Bu kadar ağır cezayı hak edecek bir şey yapmadım. 18 günlük gözaltı süresi boyunca yoğun işkence gördüm. Günlerce uyutulmadım ve her türlü işkenceyi yaşadım. Abimi öldüreceklerini, kız kardeşime tecavüz edeceklerini söylediler. 22 yıl geçmiş olmasına rağmen hala yapılan işkencenin izlerini taşıyorum. Bir gün bizi bir yere götürüp elimize bidon verdiler. Basını çağırmışlardı ormanları yaktığımı söylediler.”
Duruşmayı ÖHD ve ÇHD’li avukatların yanı sıra sanatçılar ve HDP, CHP milletvekilleri de takip ediyor.
Çomak savunmasında, yaklaşık 23 yıldır hapiste olduğunu ve yapmadığı suçlarla yargılandığını hatırlatarak tahliyesini talep etti.
26 Ağustos 1994 yılında amcasının evinde gözaltına alındığını ve 13 Eylül'e kadar gözaltında tutulduğunu söyleyen Çomak, gözaltı sürecinde her türlü işkenceye maruz kaldığını anlattı. Çomak, "Bu kadar ağır cezayı hak edecek bir şey yapmadım. Filistin askısından, ters ve düz askıya, falakaya yatırma, elektrik vermeden, tazyikli su ve günlerce uyutulmama gibi bilinen bütün işkencelere maruz kaldım. Ablam ve ağabeyim de aynı dönem gözaltındaydı. Polisler ağabeyimi öldüreceklerini, ablama tecavüz edeceklerini söylediler. Aradan geçen 22 yıla rağmen işkence izleri hala kolumda duruyor" dedi.
Çomak, gözaltında maruz bırakıldığı işkencelerden sonra zorla tutanak imzalattırıldığını, savcılıktaki ifadesinde bunu belirtmesine rağmen polis fezlekelerinin iddianamede kullanıldığını ifade etti. "Orman yakmak" iddiasıyla da yargılanan Çomak, yangınların yaşandığı yerlere polisler tarafından götürülerek ellerine benzin bidonu tutuşturulduğunu anlattı. "Neredeyse İstanbul'daki tüm ormanları benim yaktığım ifade ediliyordu bunun gerçeklerle ilgisi yoktu. Elimizde bidonla bizi bir yerler götürüyor kameramanların karşısına çıkarıyorlar ve orman yaktığımızı söylüyorlardı. 'Biz yakmadık abi, vallaha yakmadık' dediğimiz zaman, 'Bir şey olmaz git hakim düzeltir' diyorlardı. Yakmadık diye ısrar ettiğimiz zamanlar Gayrettepe'de işkence yapılan yeri gösterip işkence tehdidinde bulunuyorlardı.
Çomak, görsem hatırlarım dediği işkencecilerin kod adlarını şu şekilde sıraladı, "Başları olan kişiye 56 diyorlardı. 12 vardı, Bahçıvan, Almancı, Ayı boğan. Ters askıdayken kod adı Almancı olan biri koluma tırtıklı bir cisimle vücuduma vuruyordu. Kolumdaki izler oradan kaldı."
Orman yakmak dışında Bingöl'deki olaylara katıldığı da iddia edilen Çomak, iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve bahsi geçen eylemlerle ilgisi olmadığını söyledi. Çomak, "Bingöl'ün Genç ilçesinde olaylara katıldığım ve olaylar esnasında askerlerin şehit olduğu söyleniyordu. Kesinlikle yalan, çünkü Bingöl'ün Genç ilçesinde hiç bulunmadım. Bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Bingöldeki olaylarda şehit düşen kişilerden bahsediliyor ancak kim olduklarına ilişkin net bir yanıt bile yok. Sarı çizmeli Mehmet ağa. 95 yılında mahkeme Genelkurmay'a o eylemleri sordu. Genelkurmay, öyle bir olay olmadığını söyledi. Olmayan yerlerde olmayan olaylardan neredeyse çeyrek asırdır yargılanıyorum. Bu cezayı hak edecek hiçbir eylemim kesinlikle yok" dedi.
Devlet Güvenlik Mahkemesi ve Özel Güvenlik Mahkemeleri'nde yargılandıktan sonra Ağır Ceza Mahkemeleri'nde yargılandığını söyleyen Çomak, "21 yaşında hapse girdim 43 yaşındayım gerçekten yapmadığım olaylardan dolayı tutukluyum. Buna artık hakkıyla bir nokta konulmasını istiyorum. Sadece adalet istiyorum özgürlüğümü istiyorum ve artık şiirlerimi dışarda yazmak istiyorum" diyerek tahliyesini istedi.
İlhan Çomak'ın sorgusu sırasında ağabeyi Nazım Çomak salonda mübaşirle tartıştığı gerekçesiyle mahkeme başkanınca dışarı çıkarıldı.
Adil yargılamayla yapılmadığı için dosyaya yeniden yargılama kararı verildiğini belirten avukat Fırat Aydınkaya, mahkeme heyetinin Çomak'a geçmiş yıllardaki duruşmalarda verilen ifadeleri tekrar okunmasının adil yargılamayla uyuşmadığını savundu. Aydınkaya, "Bu okunan deliller AİHİM'in 'dosyadan çıkarın' dediği dosyalardı. Siz bu dosyaları müvekkilin yüzüne tekrar okudunuz ve bu şekilde yeniden yargılama değil tekrar yargılama oldu. Bu da adil yargılama ilkesine aykırı oldu" dedi.
Dosyadaki bütün delillerin filtre yapmaksızın okunmasının hayal kırıklığı olduğunu söyleyen Aydınkaya, " Bingöl'de müvekkilimin katıldığı iddia edilen eylemlerin yaşanıp yaşanmadığına dair İçişleri Bakanlığı'na ve Genelkurmay'a yazı yazılarak sorulmasını istiyoruz. Ayrıca iddianamede yer alan polis fezlekesinde imzası bulunan Reşat Altay'ın huzura getirilip dinlenmesini, müvekklilin Diyarbakır'da tutuklu bulunan ablası Reyhan Çomak'ın huzura getirilip dinlenmesini ve tanık Feyzullah Çomak'ın dinlenmesini talep ediyorum. Bu süreçte müvekkilin tahliyesini talep ediyorum. Ancak bu şekilde yeniden yargılamanın ruhuna uyulacaktır" şeklinde taleplerini sıraladı.
Aydınkaya, İlhan Çomak hakkında polis fezlekesi hazırlayan Reşat Altay'ın Hrant Dink öldürüldüğünde Trabzon Emniyet Müdürlüğü görevinden alındığını da hatırlattı.
10 dakikalık aranın ardından Çomak'ın tahliye talebi kabul edilmedi. Dava 1 Haziran'a ertelendi.