23 Aralık 2016 İngiltere basın özeti

23 Aralık 2016 İngiltere basın özeti

Bugün piyasaya çıkan Economist dergisi, Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un öldürülmesini ele aldığı yazıda "cinayetin Rusya ile Türkiye'yi daha da yakınlaştıracağı" tezini işliyor.

Yazıda cinayetle ilgili ayrıntıları aktaran dergi, saldırının Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'a destek olmak için Rusya'nın giriştiği askeri müdahalenin protesto edildiği, genel olarak barışçı eylemlerden sonra düzenlendiğini hatırlatıyor.

Economist, hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in saldırıyı bir "provokasyon" olarak nitelediğini ve teröre karşı işbirliğini güçlendirme taahhüdünde bulunduğunu aktarıyor.

Dergi Türk Dışişleri Bakanlığı'nın "suikastın ilişkilere zarar vermesine müsaade etmeyeceğiz" açıklaması yaptığı ve Moskova'daki Suriye toplantısının planlandığı gibi gerçekleştirildiğini de söylüyor.

Economist şöyle devam ediyor;

"Karlov 2013'te Ankara'da görevlendirilmişti ve Türk Hava Kuvvetleri'nin Rus savaş uçağını Kasım 2015'te düşürmesinden sonra bile orada kaldı. Erdoğan olaydan dolayı özür diledi ve yaz aylarında Putin'le St Petersburg'da buluştular. İki taraf o günden beri ilişkilerde yumuşamayı başlattılar ve bir boru hattı anlaşması imzalayıp ekonomik ilişkileri geliştirme taahhüdünde bulundular. Ayrıca Suriye'de de ortak bir zemin buldular. Bu hiç kolay olmadı. Türkiye Esad rejimiyle savaşan İslamcı isyancı güçlere savaşın başlangıcından beri destek veriyordu. Rusya ise bir yılı aşkın süredir onları bombalıyordu. Erdoğan'ın birliklerinin geçen Ağustos'ta Suriye'nin kuzeyine girebilmesi ve IŞİD ile Kürt savaşçıları sınır bölgesinden sürmesi de Rusya'nın onayıyla oldu. Son günlerde de, Suriye güçlerinin aylarca kuşatma altında tuttuğu Doğu Halep'ten tahliyeyi müzakere ettiler."

Dergi, henüz Karlov'un katilinin iddia ettiği gibi Rusya'nın Suriye'de yaptıklarının intikamı için mi, yoksa her iki tarafın da söylediği gibi Türkiye ve Rusya ilişkilerini bozmak için mi bu cinayeti işlediğinin veya yalnız hareket edip etmediğinin belli olmadığını söylüyor.

Economist bazı Türk yetkililerin de derhal parmaklarını, Temmuz'da 270 kişinin ölümüne yol açan başarısız darbe girişimiyle suçlanan Gülen hareketine çevirdiğini söylüyor. Yazı, şu satırlarla sona eriyor;

"Türkiye 2015'te, IŞİD militanın intihar saldırısının güvenlik güçleri ve Kürt isyancılar arasındaki ateşkesin bozulmasına yardım etmesinden bu yana terör şiddetine maruz kalıyor. Türk topraklarında cinayete kurban giden ilk yabancı temsilci olan Karlov'un öldürülmesinin daha büyük sonuçları olabilir. Batılı ülkeler Türkiye'nin Rusya'yla yeniden yakınlaşmasının boyutları konusunda endişeli olmakta haklı. Ama Erdoğan ve Putin'in çatışmamasını ummak için daha çok nedenleri var. İki güçlü lider gerilimi azaltmak için ellerinden geleni yapıyor gibi görünüyor. İlişkileri, büyükelçinin ölümünden her zamankinden daha güçlü çıkabilir."

İngiltere basını, Berlin'de bir tırın Noel pazarına sürülmesi sonucu 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırıya geniş yer ayırmaya devam ediyor.

Gazetelerde, saldırının şüphelisi Anis Amri'nin ailesiyle yapılan mülakatlar ve Alman polisi ve istihbaratının Amri'yi nasıl elinden kaçırdığından bahseden haberler yer alıyor. Guardian ve Daily Telegraph ise başyazılarında, bu saldırılar karşısında geliştirilmesi gereken güvenlik konsepti konusunda farklı görüşler işliyor.

Guardian, "Korumayı amaçladığı toplumları yok etmeyecek bir tepki gerekiyor" diyor. Dikkat çeken satırlar şöyle;

"Korkuların toplamını konuşmaktansa, gerçeklerin toplamını konuşmak yardımcı olur. Maryland Üniversitesi 1970 ve 2015 sonu arasındaki 18.803 terör saldırısında 10.537 kişinin öldüğünü hesaplıyor. 40 yıl önce Batı Avrupa'da daha çok terör saldırısı görülüyordu. Ancak sosyal medya çağında panik ve korku daha çabuk yayılıyor, etkisi IŞİD'in canavarlığıyla daha da artıyor. Halkı korumak Avrupa genelinde daha çok istihbarat paylaşımı anlamına gelebilir. Kamusal alanlarda bazı geçici hareket kısıtlamaları anlamına gelebilir. Ancak terörle mücadele çabaları, kendileri de sık sık terör ve nefret suçları kurbanı olan Müslümanları içimizdeki düşman diye yaftalamaktan kaçınmalı. Kendimizi parçalarına ayrılmış ve kendi başına radikalleşen terör tehdidinden korumak için, korumayı amaçladığı toplumu yok edecek bir strateji uygulamamalıyız".

Daily Telegraph'ın "Berlin saldırısından dersler çıkartmak" başlıklı başyazısındaysa şu satırlar dikkat çekiyor:

Şengen'in açık sınırlar politikasının sürdürülebilir olmadığı açık, çünkü Amri İtalya'dan Almanya'ya rahatça geçebildi. AB, entegrasyonu refah ve güvenlik için gerekli olduğunu söyleyerek meşru kılıyor. Ancak güvenlik kuruluşları bilgi paylaşmazsa, şüpheliler izlenemezse, bu safiyane projenin anlamı ne? Seçmenlerin tek tek ülkelerin sınırlarını korumasını talep etmeye başlaması kaçınılmaz. Hiç kimse özgürlüklerini kurban etmek istemez. Ancak en başta gelen özgürlük, yaşama özgürlüğü ve devletler işini yapmayı başaramayıp bizi koruyamadığında bu hakkın altı oyuluyor. Almanya giderek artan oranda, asil idealizmin sağduyu üzerindeki zaferinin emsali olmaya başlıyor. Merkel harekete geçmezse, çok daha milliyetçi ve otoriter birileri yerini almaktan memnun olacaktır."

Guardian'da yer alan bir haberde Obama yönetiminin, seçilmiş Başkan Donald Trump'ın, 11 Eylül saldırılarından sonra kullanılmaya başlanan, ayrımcı bir takip sistemini devre dışı bırakarak, Trump'ın Müslümanların kaydedildiği bir veri tabanı yaratma vaadini gerçekleştirmesini zorlaştırdığı belirtiliyor.

Haberde Trump'ın başlıca seçim vaatlerinden birinin, ABD vatandaşı olmayan Müslümanların ülkeye girişinin önlenmesi ve geldikleri takdirde de izlenmeleriydi.

Ancak İç Güvenlik Bakanlığı'nın Ulusal Güvenlik Giriş-Çıkış Kayıt sisteminin devre dışı bırakıldığını duyurduğu söyleniyor. Karar, Obama'nın halefi Trump'ın yapmak istediklerine engel oymak için yaptığı en cüretkâr hamle olduğu da kaydediliyor.