24 Haziran erken seçimi: Sivas seçmeni Temel Karamollaoğlu'nu nasıl karşıladı?

24 Haziran erken seçimi: Sivas seçmeni Temel Karamollaoğlu'nu nasıl karşıladı?

Saadet Partisi Genel Başkanı Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu, Pazar günü ilk mitingini iki dönem Refah Partisi'nden Belediye Başkanlığı yaptığı Sivas'ta gerçekleştirdi.

Kentin bir yanına Karamollaoğlu'na destek vermek için Hükümet Meydanı'nı dolduran binlerce kişinin coşkusu, diğer yanına Cumhur İttifakı'nı destekleyen seçmenlerin Karamollaoğlu'na duyduğu öfke hakimdi.

24 Haziran seçimlerinde Cumhur İttifakı'nı destekleyeceğini ifade eden seçmenler, Karamollaoğlu'nun Sivas'a gelişinden rahatsızlık duyduğunu belirtiyor ve konuşmalarında açıkça Saadet Partisi'nin CHP ve İYİ Parti'yle kurduğu ittifakın rahatsızlığı hissediliyor.

Bundan önce AKP ya da MHP destekçisi olmuş, 24 Haziran'da da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı destekleyeceğini söyleyen seçmenler, Karamollaoğlu'nu Necmettin Erbakan'ın izinden gitmemekle ve Milli Görüş Hareketi'ne ihanet etmekle suçluyor.

Öte yandan Karamollaoğlu'nun mitingi için şehir merkezini dolduran kalabalık aynı fikri paylaşmıyor; Milli Görüş Hareketi'nin Türkiye'deki 'tek temsilcisinin' Saadet Partisi ve Karamollaoğlu olduğunu savunuyor.

Karamollaoğlu'nun Belediye Başkanlığı döneminde gerçekleşen Sivas Katliamı ise hafızalardan tamamen silinmemiş.

Şehir merkezindeki bir çay ocağında sohbet ettiğimiz vatandaşlardan Hakkı, Sivas Katliamını kastederek, "Temel Karamollaoğlu Sivas'a kazık attı, şimdi geldi tekrar benden oy istiyor. Neden vereyim? Sivas'ı bir daha birbirine kırdıracak" diyor.

Kentte mevcut belediye hizmetlerine karşı duyulan rahatsızlık dikkat çekiyor. Üç dönemdir AKP'den Belediye Başkanı seçilen Sami Aydın'ı eleştirenler arasında AKP'li seçmenler de yer alıyor.

Çay ocağında sohbet ettiğimiz Mahmut, tam da bu sebeple 24 Haziran seçimlerinde 'artık AKP'ye oy vermeyeceğini' söylüyor:

"Sivas'a 16 senedir ne yaptılar, hangi çiviyi çaktılar? İstediği yere imar veriyor, yandaşlarına peşkeş çekiyorlar. Sivas'ı köye çevirdiler. Gidişattan hiç memnun değilim, artık AK Partiye oy vermeyeceğim."

Hakkı, sözlerini bitirince kahvehaneden ayrılmaya yeltenen Mahmut'un arkasından, "Korktu işte, gidiyor" diye sesleniyor.

Mahmut ise bu söz üzerine geri dönüyor ve "Ne korkacağım? Buraya gelen hiçbir belediye başkanı bir şey yapmadı, AKP'li milletvekilleri de hiçbir işe yaramıyor" diye cevap veriyor.

İkili arasında kısa süre yaşanan gerginliğin ardından 13 yıllık AKP seçmeni olduğunu söyleyen Naci, "Ben de bu sefer AKP'ye oy vermeyeceğim" diyerek söze giriyor:

"Erdoğan Türkiye'ye sadece kendisi hakim olsun istiyor ama ben diktatörlük istemiyorum. Zaten referandumda Hayır oyu vermediğime de pişman oldum."

"Ayakkabı kutularından çıkanları yargılasaydı, o zaman Ak Partili olduğumu bilirdim. Neden yargılanmadılar? Çünkü bir ucu kendisine dokunuyordu, kendisi de o hırsızların içindeydi."

"FETÖ diyorlar, kandırıldık diyorlar. Peki bu zamana kadar Fethullah'la kim danışıklı dövüş ilerledi?"

Naci, bu koşullarda hiçbir partiye oy veremeyeceğini söyleyerek kahvehaneden çıkıyor. Arkasından bir müşterinin, "Cenab-ı Allah senin aklını almış, dua et canını da alsın" sesi duyuluyor.

Çocukluğundan bu yana Sivas'ta esnaflık yapan Erdem Tirit, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı dünyanın İslam lideri olarak gördüğünü söylüyor:

"Erdoğan, Sultan Abdulhamit Han'ın projelerini gerçekleştirmiş bir insan; Marmaray olsun, Kanal İstanbul projesi olsun. Haçlılar üçüncü havalimanı açılsın istemiyor. Neden? Çünkü Almanya'nın geçim kaynağı yüzde 50 hava ulaşımıdır. Ama Erdoğan havalimanını yapmakta diretti, milletin çıkarlarını düşündü."

Tirit, ekonominin bir süredir kötüye gittiğini söylemekle beraber, bunda 'dış güçlerin' etkili olduğunu savunuyor:

"Ekonomi bir süredir olumsuz gidiyor ama bunda dış güçlerin etkisi var. Dolar kimin elinde? İstemedikleri bir hükümet varsa, onu ekonomik yönden zayıflatmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ekonomimize dışarıdan bir müdahale oldu ama yine hükümetin çabasıyla biraz düzeliyor."

Kentteki belediye hizmetlerinden rahatsızlık duyanlarda ve Belediye Başkanı Sami Aydın'ı eleştirenler arasında Tirit de yer alıyor.

Fakat bu durum oyunun rengini değiştirmemiş, 24 Haziran seçimlerinde de AKP'ye oy vermeye devam edeceğini söylüyor:

"Benim bacım açık, annem kapalı. Biri bacım candan öte, diğeri anam. Ben bunları ayırabilir miyim birbirinden? Ama CHP zamanında bunu yapmadı mı? Başörtülü kadınlara toplumun bakışını değiştiren kim? Erdoğan'dır. Allah ondan razı olsun."

Çay ocağında başka bir tartışma ise emekli maaşları ve geçim sıkıntısı konusunda yaşanıyor. Kimi vatandaşlar aldığı emekli maaşıyla rahatça geçinebildiğini söylerken, kimileri geçim sıkıntısı yaşadığını dile getiriyor.

Tartışmaya dahil olan bir emekli, "30 sene prim ödedim, bin 500 lira maaş alıyorum. Ailemin başka geliri de yok, o parayla 6 kişiye bakıyorum" diyor.

Murat ise halinden memnun bir şekilde itiraz ediyor: "Zamanında pirimini düşük yatıran şimdi tabii düşük maaş alacak. Ben pirimimi yüksek yatırdım, şu an 3 bin 500 lira emekli maaşı alıyorum. Dört çocuğum da üniversite okudu, iş sahibi oldu."

Başka bir emekli Ercan ise Murat kadar memnun değil, fikrini söyleyip hızlıca çay ocağından ayrılıyor:

"2 bin lira emekli maaşıyla geçinemiyoruz tabii, şöför olarak çalışmaya devam ediyorum. 4 tane işsiz, üniversite mezunu çocuğum var. Hepsini okuttum ama bak ağzımızda diş kalmadı."

"Çocuklarım FETÖ'den dolayı işsiz ama FETÖ'yü de zaten bu hükümet besledi. Şimdi de yanlış yaptık, kandırıldık diyorlar. Öyle şey olur mu?"

Fabrika işçisi Mehmet ise hükümetin haksız eleştirildiğini düşünüyor:

"Suriye'ye bile hastane yaptılar. Adam bütün gün kahvehanede oturuyor, devletten işsizlik yardımı alıyor, sonra da devleti karalıyor. 80'li 90'lı yıllarda emeklilerin maaşını bırak çalışanın maaşı ödenemiyordu."

Miting meydanında Karamollaoğlu'nu dinlemek isteyenler için tahsis edilmiş alan, kadınlar ve erkekler için polis bariyerleriyle birbirinden ayrıldı.

Karamollaoğlu'nun miting alanındaki destekçileri arasında gencisiyle yaşlısıyla çok sayıda kadın bulunuyordu.

Üniversitesi öğrencileri Merve Aydoğdu ve Emine Çalışkan, Erbakan'ın düsturunda giden tek partinin Saadet Partisi olduğunu düşünüyor ve bu nedenle Karamollaoğlu'na destek verdiklerini ifade ediyor.

Çalışkan, "İslam davasıyla birlikte bütün insanlık için buradayım" diyor:

"Karamollaoğlu'nun zamanın İslam anlayışına ve her kesime hitap ettiğini düşünüyorum. Erbakan'ın davasını sürdürüyor, ben de o yüzden buradayım."

"Çünkü şu anda kendisini her şeyin üstünde gören tek bir adam var ve bizi diktatör bir yönetime doğru götürmek istiyorlar. Buna tabii ki karşı çıkacağız."

AKP'nin kendisi gibi başörtülü kadınları özgürleştirdiğine dair yorumları sorduğumuz Çalışkan, bu ifadeye katılmadığını şöyle anlatıyor:

"Ben şu an üniversiteme rahat bir şekilde başörtümle girebiliyorum, evet. Ama AKP'nin başörtülü kadınları özgürleştirdiğini düşünmüyorum. Eğer Müslümanlarsa bunu zaten yapmaları gerekiyordu. Aksine, geçmişteki tesettür mücadelemizi bize unutturdular ve siyasallaştırdılar. Böylece kendi amaçlarına hizmet ettiler."

İlahiyat Fakültesi'nden mezun ve atanmayı bekleyen öğretmen Merve de benzer şikayetleri dile getiriyor:

"Birkaç sene öncesine kadar İlahiyat Fakültesi mezunu olarak atanmam nispeten daha kolaydı ancak şu an çok zor. Çünkü İlahiyat fakülteleri hiç olmadığı kadar siyasete alet ediliyor ve bundan çok rahatsızlık duyuyorum. İslam artık siyasete alet edilmemeli."

Emekli öğretmen Hatice ise, İslam'ın AKP döneminde yozlaştırıldığını ve bu nedenle Saadet Partisi'ne destek verdiğini anlatıyor:

"İslama aykırı bir sürü yasalar çıktı. Sanki çok dindar bir partiymiş gibi gözüküyorlar ama alakası yok. Artık zina suç olmaktan çıktı, eşcinsellik almış başını yürüyor. İslam'a en büyük darbeyi bunlar vurdu. Faizi düzeltmeyi planlamıyorlar, yolsuzluklarını zaten saymıyorum."

"Özellikle eğitimde kalkınma olmasını istiyoruz. Eğitimde son 16 yılda hiçbir şey yapmasalardı bile şimdikinden daha iyi durumda olurduk. Dibe vurmuş durumdayız. Saadet partisiyle birlikte düzeleceğini umuyoruz."

Kadınlar İslam'a aykırı bulduklarını politikaları eleştirmekle birlikte, İslam'ı yozlaştırdığını ve siyasallaştırdığını düşündükleri bu politikalara Temel Karamollaoğlu'nun son vereceğini umuyor.