24 Ocak 2017 İngiltere Basın Özeti

24 Ocak 2017 İngiltere Basın Özeti

İngiliz gazetelerinde elektronik istihbarat servisinin başındaki ismin beklenmedik istifasıyla ilgili yorum ve haberler ön plana çıkarken, hükümetin başarısız nükleer füze denemesini saklayıp saklamadığıyla ilgili tartışma ve Donald Trump'ın başkanlıktaki ilk iş gününde yaptıkları da gazete sayfalarında yer bulmayı sürdürüyor.

Financial Times (FT) gazetesi, İngiltere'nin elektronik istihbarat toplama kurumu GHCQ'nun Direktörü Robert Hannigan'ın kişisel nedenlerden dolayı görev süresi dolmadan önce istifa ettiğini belirtiyor.

Gazetenin konuyla ilgili yayınladığı analizde, Kasım 2014'te göreve getirilen Hannigan'ın başında olduğu kurumu halka daha yakın ve şeffaf hale getirecek bazı adımlar attığına ve kapsamlı bir yeniden yapılanmaya gittiğine dikkat çekiyor.

FT, "İstihbarat yetkililerine göre, GCHQ, şifrelemeye daha fazla başvurulması, sosyal medya ağlarının terör örgütleri tarafından sıkça kullanılan bir mecraya dönüşmesi ve siber tehditlerin yaygınlaşması gibi sorunlarla mücadele ederken, diğer yandan da yapılanmasında ve birimlerinde kapsamlı bir yeniden yapılanmaya gitti" deniliyor.

Konuyla ilgili bir baş yazı yayımlayan The Daily Telegraph da GCHQ'nun MI5 ve MI6 ile birlikte İngiliz istihbaratının üç temel kurumundan biri olduğuna dikkat çekerek, Hannigan'ın değişen koşullar ışığında bu kurumda "iyi bir iş" çıkardığını vurguluyor.

Gazeteye göre, GHCQ direktörlüğü "teknik değil, siyasi bir makam" olmasından dolayı yeni direktörün de Hannigan gibi teknik istihbarat toplama alanının dışından seçilmesi gerekiyor.

İngiliz basını, nükleer silah sistemi Trident programı kapsamında, boş bir füzenin fırlatılma denemesinin başarısız olduğunun ortaya çıkmasıyla başlayan ve hükümetin bu bilgiye sahip olmasına karşın kamuoyundan saklayıp saklamadığına yoğunlaşan tartışmalara yer vermeyi sürdürüyor.

The Times gazetesi, ABD yönetiminin başarısız füze denemesinden haberdar olduğu ve İngiliz hükümetinden bu bilgiyi açıklamamasını istediği iddiasını birinci sayfasına taşıyor.

Gazete, füze denemesinin başarısız olması ve hedefinden sapmasının ABD'li Lockheed Martin şirketi tarafından üretilen füzenin veri iletişim sistemindeki bir hatadan kaynaklandığını öne sürüyor.

Gazeteye konuşan İngiliz bir askeri kaynak, "(İngiltere eski Başbakanı David) Cameron hükümetinden bu konuyla ilgili yorum yapmamasını isteyen Barack Obama yönetimiydi. ABD yönetimi, diğer füzelerde de benzer sorunlar olabileceğinden endişelenmiş olabilir. İngiliz denizaltısı, füzeyi başarılı bir şekilde fırlatma noktasına götürdü ve fırlatma işlemini gerçekleştirdi. Buradaki sorun ABD patentli teknolojiden kaynaklandı" diyor.

i gazetesi de İngiliz parlamenterlerin hükümeti olayı örtbas etmekle suçladıklarını ve Başbakanlık'tan yapılan açıklamayla Theresa May'in toplam maliyeti 40 milyar doları bulan Trident nükleer füze programının genişletilmesi teklifine destek istediği dönemde başarısız denemeden haberdar olduğunu kabul ettiğini bildiriyor.

İngiliz basını, ABD'de Donald Trump'ın başkanlığıyla ilgili gelişmeleri yakından ve farklı açılardan ele alarak takip etmeyi sürdürüyor.

The Guardian gazetesi, manşet haberinde haftasonunda düzenlenen protesto eylemlerinde birçok göstericinin taşıdığı, ABD bayrağıyla başını kapatmış kadın illüstrasyonun öyküsünü aktarıyor.

Gazete, New York'un Queens bölgesinde yaşayan etkinlik organizatörü 32 yaşındaki Munire Ahmed'in "Trump yönetimine karşı başlayan direnişin yüzü haline geldiğini" bildiriyor.

The Guardian'a konuşan Ahmed, "Bu çizimle 'ben de aynı sizin gibi Amerikalıyım' mesajı verilmek isteniyor. Ben hem Amerikalıyım hem Müslümanım. Ve her ikisinden de büyük gurur duyuyorum" diyor.

Haberde, söz konusu çizimin Obama'nın ünlü "Umut (Hope)" adlı posterine de imza atan sanatçı Shepard Fairey tarafından yapıldığı ifade ediliyor.

ABD'deki yeni dönemle ilgili en sert yazılardan biri de FT'nin bugünkü sayısında yer alıyor.

Gazetenin dış politika baş yazarı Gideon Rachman tarafından kaleme alınan "Gerçek, yalanlar ve Trump yönetimi" başlıklı yazıda, ABD devletinin güvenirliğinin giderek sarsıldığı öne sürülüyor.

Trump'ın son yıllarda ABD'nin imajını düzeltmek için atılan adımların etkisini birkaç içinde hızla silmeye başladığına dikkat çeken Rachman, yeni başkanın eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney gibi isimlerin aksine yalan söyleme konusunda farklı bir kategoriyi temsil ettiğine dikkat çekiyor.

Yazara göre, Trump o kadar sık ve aşikar yalanlar söylüyor ki, bu yalanlar da inkar edilemez bir hal alıyor.

Rachman, "Aleni yalanlardan oluşan ve Beyaz Saray tarafından desteklenen bu büyük gösteri, ABD demokrasisi için büyük bir trajedi. Ancak, başta ABD'nin müttefikleri olmak üzere dünyanın geri kalanı da bu durumdan korkmalı. 'Büyük yalan'a bağımlı hale gelen bir Trump yönetimi, küresel güvenlik açısından da çok ciddi sonuçlar doğurur" diyor.

Gazetelerde dikkat çeken bir de sektörel bir haber yer alıyor.

The Times gazetesi, rakibi The Guardian'ın mali durumunu düzeltmek amacıyla verimliliği artırmayı hedefleyen bir dizi önlem aldığını öne sürüyor.

Gazetenin haberine göre, şu anda 'Berliner' formatında yayımlanan The Guardian tabloid boyutuna geçmeyi planlıyor ve gazetenin basılması işini de The Times'ın sahibi olan News UK grubuna vermeyi düşünüyor.

The Times'a konuşan farklı kaynaklar, The Guardian'ın planlarını doğruluyor ancak henüz verilmiş bir karar olmadığını belirtiyor.