24 yıllık 'ihanet'; siluetini çeyrek asırda yitiren kent: İstanbul

24 yıllık 'ihanet'; siluetini çeyrek asırda yitiren kent: İstanbul

1994 ve 2004 yılları arasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da içinde yetiştiği Milli Görüş geleneğini temsil eden Refah Partisi ve Fazilet Partisi, 2004'ten bu yana da AKP'li belediye başkanları tarafından yönetilen İstanbul'un siluetinde önemli derecede değişim yaşandı. 1994 ile 1998 yılları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen haftalarda kente ihanet ettiklerini, kendisinin de bundan sorumlu olduğunu söyledi. Cumhuriyet gazetesinde yer alan haberde, "24 yıllık süreçte birçok plansız ilçe doğdu. Boğaz, boğazına kadar dolduruluyor. Şehrin başına gelenler yetmezmiş gibi Erdoğan tarafından “çılgın proje” olarak tanıtılan Kanal İstanbul için de çalışmalar başladı" denildi. 

Cumhuriyet'ten Hacal Ocak'ın haberi şöyle:

Recep Tayyip Erdoğan, 27 Mart 1994 günü yapılan seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı sonrası önce başbakan sonra da cumhurbaşkanı oldu. Erdoğan’ın lideri olduğu siyasi hareket, tam 24 yıldır İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni yönetiyor. Partisinin İstanbul adayını bizzat Erdoğan belirliyor, başkanlık hayali kuranlar Erdoğan’ın iki dudağının arasından çıkacak ismi merakla bekliyor. Durum böyle olunca da İstanbul’la ilgili pek çok yaşamsal konuda bir numaralı karar verici yine Erdoğan oluyor. İstanbul’u 24 yıldır “yöneten” Erdoğan, geçen haftalarda kente ihanet ettiklerini, kendisinin de bundan sorumlu olduğunu söyledi. Her geçen gün daha da kalabalıklaşan ve trafiği çekilmez hale gelen İstanbul’da artık İstanbul Boğazı da, nefes aldığımız Kuzey Ormanları da eskisi gibi değil. Bir bir yıkılan apartmanların yerine gökdelenler yükseldi ve yükselmeye devam ediyor. 24 yıllık süreçte birçok plansız ilçe doğdu. Boğaz, boğazına kadar dolduruluyor. Şehrin başına gelenler yetmezmiş gibi Erdoğan tarafından “çılgın proje” olarak tanıtılan Kanal İstanbul için de çalışmalar başladı.

16/9 kuleleri

Zeytinburnu’nda 16/9 kulelerinin bulunduğu arazi deprem toplanma alanıyken 18 Mayıs 2007 tarihinde AKP’ye yakınlığı ile bilinen Mesut Toprak’a satıldı. Toprak, buraya İstanbul’un tarihi siluetini bir hançer gibi saplanan 27, 32 ve 36 katlı 3 blok yaptı. Mahkeme blokların tıraşlanması için karar verdi ancak hâlâ bu işlem yapılmadı. Kulelerin tıraşlanma işlemi gerçekleşmeden 4. İdare Mahkemesi’nin verdiği hükümle yasallaştı. Gerekçe ise davaya bakan hâkimlerin FETÖ mensubu olduğu iddiası.

Zorlu Center

Zorlu Center da Zincirlikuyu’daki eski Karayolları arazisine ‘siluet tartışmaları’ odağında kentin en tartışmalı projelerinin başında geliyor. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından ihaleye çıkarılan arazi 2007 yılında Zorlu Gayrimenkul tarafından alındı. Dönemin Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın proje için ‘hançer’ demişti.

Torunlar

Mecidiyeköy’de deprem toplanma alanı olarak da görünen Ali Sami Yen Stadyumu yerine bir yapı inşa edileceği 2006 yılında duyuruldu. Stat, 2011 yılının nisan ayında yıkıldı. Yerine 42 ve 36 katlı konut ve ofis ağırlıklı 2 gökdelen yapıldı. Torunlar Center projesine inşaat süresince çok sayıda dava açıldı. 2010 yılında onay verilen imar planlarını yargıya taşıyan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin açtığı davada bilirkişi heyeti imar planlarında “ayrıcalıklı yapılaşma hakkı” getirildiğine dikkat çekmişti. Torunlar Mecidiyeköy’deki yapılaşma oranı en yüksek projelerden biri.

Ataköy sahilİ

Bakırköy ilçesi, Ataköy sahilinde, Zeytinlik Mahallesi’nde bulunan sahil yapılaşmaya açılarak bölge sakinleri denizden uzaklaştırıldı. Tescilli Baruthane Yapılar Topluluğu’nun bulunduğu 412 bin metrekarelik arazi, Emlakbank ve TOKİ arasında imzalanan 14 Aralık 2001 tarihli protokolle TOKİ’ye devredilmişti. TOKİ tarafından 650 milyon YTL muhammen bedelle satışa çıkarılan Ataköy-Bakırköy sahil şeridindeki 124 bin 980 metre karelik arazinin ihalesinde, en yüksek teklifi 850 milyon YTL ile Sinpaş-Kat Turizm Gayrimenkul A.Ş. Ortak Girişimi 2008 yılında aldı. ‘Turizm alanı’ ilan edilen araziyi parsellere bölündü. Otel, AVM, akaryakıt istasyonu, rezidans ve benzeri fonksiyonlar tanımlandı. Arazide çok katlı kuleler yükseldi.

3. Köprü ve 3. Havalimanı

Mega projeler olarak açıklanan 3. köprü ve 3. havalimanı İstanbul’un orman ve tarım alanlarına zarar verdi. Dönemin başbakanı Erdoğan yeni bir havalimanı yapılacağını 2010 yılında açıkladı. 3. köprünün adı ise ilk olarak 1997 yılında duyuldu. 2013 yılında Garipçe köyünde ayakları için temeli atılan 3. Köprü ve yolları İstanbul’un akciğeri olan Kuzey Ormanlarına darbe vurdu. Köprünün bağlantı yolları hâlâ ağaçlara zarar veriyor. 2015’te temeli atılan 3. havalimanının bir bölümü ise İstanbul Arnavutköy’ün tarım arazileri üzerine yapılıyor. Çevresindeki birçok köyü de adeta yuttu. Hâlâ havalimanına malzeme üretmek için orman arazileri üzerine taşocakları açılıyor.

Kanal İstanbul

Kanal İstanbul da ilk olarak 2011 yılında dönemin başbakanı Erdoğan tarafından çılgın proje olarak açıklandı. Erdoğan projeyi “İstanbul, artık içinden iki deniz geçen bir şehre dönüşecek” şeklinde açıklayarak Karadeniz ile Marmara Denizi arasında yaklaşık 45 ile 50 kilometre arasında bir kanal yapılacağını ve 300 bin tonluk gemilerin de buradan geçebileceğini duyurdu. Proje için ilk resmi adım geçen aralık ayında atıldı ve Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreci başlatıldı. Buna göre yaklaşık 45 kilometrelik Kanal İstanbul projesinin maliyeti 60 milyar TL. Belirlenen 5 güzergâh alternatifi arasında Küçükçekmece Sazlıdere- Durusu güzergâhı seçildi. Kanal, Marmara Denizi’ni Küçükçekmece Gölü’nden ayıran noktadan başlayarak Sazlıdere Baraj Havzası boyunca devam edecek. Sazlıbosna Köyünü geçerek Dursunköy’ün doğusuna ulaşıp Baklalı köyünü geçtikten sonra Terkos Gölü’nün batısında Karadeniz’e ulaşacak. Projenin güzergâhında 8 bin 138 hektar tarım arazisi, 771 hektar fundalık, 641 hektar meralık, 738 hektar verimli ormanlık alan bulunuyor. Kanal, RAMSAR Sözleşmesi kapsamında Türkiye’de belirlenmiş 135 Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alan arasında yer alan Terkos Gölü Sulak Alanı ve Küçükçekmece Gölü Sulak Alanı’ndan da geçiyor. Proje kapsamında bir de denizi dolduracaklar. Uzmanlar projenin İstanbul’a büyük zarar vereceği konusunda uyarıyor.

Taksim geçmişini arıyor

Taksim’in sembollerinden ve bölgenin tek yeşil alanı Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılmak istendi. 2013 yılında parkı korumak için Gezi Direnişi oldu. Park şimdilik kurtarıldı ancak Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi düzenleme projesiyle daha da yaşanmaz hale geldi ve betonlaştı. Caddenin yerli esnafı ise tek tek kepenk kapattı. Eski sinemalar yerine AVM açıldı. Caddede hâlâ iş makineleri çalışıyor. Yağan yağmurlardan sonra ise cadde göle dönüşüyor. Meydanın bir tarafında AKM yıkımı gerçekleştirilirken Taksim Maksemi bitişiğinde ise 2009 yılında yapılacağı duyrulan Taksim Cami yükseliyor.

Her yerimiz dolgu

İstanbul Boğazı’nı 1956’da Emirgân-Saryer sahil yolunun genişletilmesiyle doldurulmaya başlandı. Ancak Boğaz’a ilk kez AKP döneminde bu denli dolgu yapıldı. Yenikapı ve Maltepe miting alanları denize dolgu yapılarak inşa edildi. Birçok ilçeye kazıklı yollar yapıldı. Boğaz’da 266 bin 100 metrekarelik alan dolduruldu. Boğaz 4 ile 27 metre arasında daraldı. Hâlâ da dolgu çalışmaları sürüyor.

Galataport

Karaköy ve Tophane’yi birbirine bağlayan bölgede planlanan tartışmalı Galataport Projesi 2002 yılında açıklandı. Tüm hızıyla süren proje kapsamında Karaköy sahilinin 1200 metrelik şeridinde otel, restoran, Kafe ve mağazalar yapılacak. Önce limanın Karaköy bölgesinde bulunan tek ve iki katlı yolcu kabul ve pasaport işlemlerinin yapıldığı eski binalar ve antrepoların yıkım işi tamamlanmıştı. Daha sonra yenileme ve güçlendirme yapılması planlanan Tarihi Karaköy Ana Yolcu salonu da yıkıldı. 2002 yılında Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından “Korunması gereken kültür varlığı” olarak tescil edilen tarihi binanın yıkılması sivil toplum kuruluşlarının yoğun tepkisine neden olmuştu. Tarihi Karaköy Yolcu Salonu’nun ardından, 1. derece tarihi bina olan Paket Postanesi aynı proje kapsamında yıkıldı.

Yassıada ve Sivriada

Tarihi özelliği bulunan Yassıada 1. derece doğal ve tarihi, 3. derece arkeolojik sit alanı olarak geçiyor. Yassıada önce imara açıldı sonra da otel ve kongre merkezi olmak üzere inşaatı başladı. İnşaattan öncesi ve sonrası fotoğraflarının ardından adayı tanımak mümkün değil. Yapılaşma ise tüm hızıyla sürüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı son olara adaya ilişkin askıya çıkardığı yeni imar planında da “kayalık” olarak görünen alana bile imar vererek liman alanı statüsüne getirdi. Yassıada’dan sonra Sivriada’da geçen aylarda imara açıldı. İmar planları Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan adaya artık otelden restorana, müzeden dini tesis alana kadar birçok yapı inşa edilebilecek.

Sit alanına Çamlıca Cami yapıldı

Doğal sit alanı olan Çamlıca Tepesi’ne Çamlıca Camisi’nin yapılacağı ilk olarak 2012 yılında dönemin başbakanı Erdoğan tarafından açıklandı. Erdoğan cami yapılacağını duyururken “Çamlıca’daki bu dev cami, İstanbul’un her yerinden görülecek” demişti. 6 Ağustos 2013 tarihinde temelleri atılan cami 2016’da ibadete açıldı. Camiye giden cadde boyunca 50 metre arayla 3 cami yer alıyor. Camiye giden yollar üzerinde yer alan taşınmazlar için de Bakanlar Kurulu’nun 4 Ocak 2016’da tarihinde acele kamulaştırılması kararı alındı. Ayrıca cami için bir de tünel yapılıyor. Caminin yakınına bir de Çamlıca TV Kulesi yapılıyor. 53 katlı ve 220 metre yüksekliğindeki betonarme kulenin her bir katının 4.5 metre yüksekliğinde olacağı belirtildi. Kulenin üzerine 165 metre uzunluğunda konulacak antenle birlikte toplam yükseklik 365 metreye çıkacak. İnşaatı süren kule şu anda İstanbul’un birçok yerinden görülüyor.

Kabataş’a Martı kazığı

Kabataş sahiline yapılan Martı Projesi’nde denizin bir kısmı dolduruldu. İnşaatı süren proje için Fındıklı Parkı’nın sahile bakan tarafı da kapatıldı. Parkın büyük bölümüne yeşil bir set çekildi.