İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Çorlu'da 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasıyla ilgili raporunu açıkladı. Raporda, demiryolu hattının zemin taşıma gücünün zayıf olduğu tarım arazilerinden geçtiğine dikkat çekilerek "Hat yapılırken göçme, çökme ve tabaka kayması ve boşalması ile ilgili bilgiler dikkate alınmamıştır. Ayrıca yağan yağmurlar dikkate alınarak gerekli olan bakım ve kontrollerin yapılmadığı, bu kazanın sadece en son yağan yağmurlara bağlanmaması gerektiğinin bilinmesini de istiyoruz. Suçlu yağmur değildir. Yapanlar, yaptıranlar ve yapılmış olan yapıları denetlemeyenlerdir" denildi.
Çorlu'da 8 Temmuz 2018 günü meydana gelen ve 25 kişinin öldüğü, 340 kişinin de yaralandığı tren faciasına ilişkin İnşaat Mühendisleri Odası'nın hazırladığı inceleme ve değerlendirme raporu açıklandı. İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Cemal Gökçe'nin açıkladığı raporda, demiryolu hattını tarım arazilerinden geçtiği ve tarım arazilerinin geçtiği yerlerde zeminin taşıma gücünün zayıf olduğu vurgulanarak, kazadan önce de bölgenin yağmur yağışı aldığı kaydedildi.
İnceleme sırasında çekilen fotoğraflarda, balast ve alt balast tabakalarının yetersizliği nedeniyle işlevini yitirdiği, hatta tabii zemin içinde kaybolduğunun görüldüğü belirtilen raporda, "Teknik olarak bu durma balast yutulması denilmektedir. Demiryolu hattı yapılırken göçme, çökme ve tabaka kayması ve boşalması ile ilgili bilgiler dikkate alınmamıştır. Ayrıca yağan yağmurlar dikkate alınarak gerekli olan bakım ve kontrollerin yapılmadığı, bu kazanın sadece en son yağan yağmurlara bağlanmaması gerektiğinin bilinmesini de istiyoruz. Suçlu yağmur değildir. Yapanlar, yaptıranlar ve yapılmış olan yapıları denetlemeyenlerdir" denildi.
Raporda, Çorlu'daki kazanın yolcu treninin raydan çıkmasıyla meydana geldiği belirtilerek, şöyle denildi: "Söz konusu hattın demiryolu altyapısına ilişkin zayıflıkları ve denetim eksiklerini gözler önüne sermiştir. Bölgede olaydan önceki günlerde görülen kısa süreli şiddetli yağışlar, yol ve altyapı tesisleri denetiminin sıklaştırılması için önemli bir işaret sayılmalıydı; ancak, bu verinin yeterince değerlendirilmediği anlaşılıyor. Olayda ön planda olan üstündeki dolgu boşalan menfez, trenin raydan çıkmasında doğrudan etkili olmayıp, buradan geçerken şiddetli sarsıntı hisseden makinistlerin seri fren yapmasına neden olmuştur. Trenin normal fren yapması ya da fren uygulamaması halinde, yoluna raydan çıkmadan devam etmesi muhtemeldi. Özel durumlarda treni kısa mesafede durdurmak için uygulanan seri fren, trenin frenleme işlevlerinden biridir. Kurplu kesimlerde (dönemeçlerde) uygulanması güvenlik nedeniyle tavsiye edilmezken, yolun doğru kesimlerinde (aliymanlarda) uygulanmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Altyapısı ve üstyapısı yeteri kadar iyi durumda olmayan demiryolu hatlarında uygulanan seri fren, üstyapıda burkulma gibi çeşitli geometrik bozulmalara neden olabilmektedir. Çorlu`daki olayda, uygulanan seri fren raylarda burkulmaya yol açtığı için trenin raydan çıktığı değerlendirilmektedir. Olaydan sonra menfez dolgusunda ve menfezden sonraki hat kesiminde yapılan onarım işlerinin tekniğine uygun yapılmadığı yerinde gözlemlenmiştir. Bu koşullarda, aynı yerde benzer olayların meydana gelmesi kaçınılmazdır."
Trenin menfezi geçtikten sonra raydan çıktığı belirtilen raporda, "Menfezin üzerindeki yolun destekten yoksun kalmış olması trenin düşey yöndeki stabilitesini (dengesini) bozmuş olsa da, treni raydan çıkmaya zorlayacak yanal bir stabilite bozukluğuna yol açmadığı görülmektedir. Yanal stabilite bozulması menfezden sonraki hat kesiminde meydana gelmiş olmalı ki, trenin beş vagonu hattın aynı (sol) tarafından raydan çıkmış olsun. Menfezin üstündeki dolgunun ve balast tabakasının boşalmış olması trenin raydan çıkmasında doğrudan değil ama dolaylı yoldan etkili olmuştur. Menfez dolgusunun göçmesi ciddi bir güvenlik zafiyeti yarattığından, dolgunun göçme nedenleri üzerinde titizlikle durulmalı ve bir daha tekrar etmemesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Dolgunun boşalmasında yağışların önemli ölçüde etkili olduğu anlaşılmaktadır. Bölgede olay günü ve daha önceki günlerde şiddetli yağmur yağdığı belirtilmektedir. Olaydan hemen sonra çekilen fotoğraflar, menfezin kendisinde herhangi bir yapısal sorun olmadığını göstermektedir. Menfezde göçük yoktur ve menfezin içinde suyun geçişini engelleyen herhangi bir tıkanıklık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Olaydan önceki günlerde ve olay günü bölgede yağan şiddetli yağmur, menfezin üzerindeki dolgu toprağını doygun hale getirip taşıma gücünü azaltmış olabilir. Menfez dolgusunun göçmüş olması trenin raydan çıkmasına doğrudan neden olmamıştır. Yolcu treni lokomotifinde buradan geçiş sırasında yaşanan ani aşağı ve yukarı yönlü sarsıntı, makinistleri acil önlem olarak seri fren yapmaya yöneltmiştir. Acil ya da seri fren taşıtı kısa mesafede durdurmak için uygulanan bir fren türüdür. Bu frenin yolun doğru (aliyman) kesimlerinde uygulanmasında bir sakınca yoktur. Ancak acil fren yapan taşıt tekerleklerinin travers ve raylardan oluşan yol çerçevesi üzerinde, boyuna yönde (trenin hareket yönünde) zorlayıcı etkileri vardır. Bu etkiler, üstyapının bakım koşullarına bağlı olarak çeşitli biçimlerde ortaya çıkar" denildi.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, kazanın ardından onarılarak açılan demiryolunda incelemede bulundu. 14 Temmuz günü yapılan incelemede, menfeze su getiren dere yatağının temizlendiği, bir dere yatağının genişletildiği belirtilerek, "Onarılan demiryolu hattının dolgu bölümünde ölçülerine uygun yapılmamış dolgu eğik yüzeyi onarılan demiryolu hattına serilen balast malzemesi zemin ile karışmış görünüyor. Balast tanelerinin zeminden tamamen arındırılması gerekir. Bu haliyle balast tabakasının işlevini gereği gibi yapabilmesi olanaksızdır" denildi.
Raporda, yetkililerin her afet sonrası konunun özünü unutup, sonucuna göre karar verdiği öne sürülen raporda, şu görüşlere yer verildi: "Her afet sonrası ortaya çıkan afetlerin nedenleri değil, sonuçları üzerinde durulmaktadır. Neden sonuç ilişkisi ne yazık ki dikkate alınmamaktadır. Demiryolu hattının tarım arazileri içinden geçtiği görülmektedir. Tarım arazilerinin geçtiği yerlerde zeminin taşıma gücü zayıf olur. Çekilen fotoğraflarda balast ve alt balast tabakalarının yetersizliği nedeniyle işlevini yitirdiği hatta tabii zemin içinde kaybolduğu görülmektedir. Teknik olarak bu durma balast yutulması denilmektedir. İlk belirlemelere göre ciddi bir ihmal var. Demiryolu hattı yapılırken göçme, çökme ve tabaka kayması ve boşalması ile ilgili bilgiler dikkate alınmamıştır. Ayrıca yağan yağmurlar dikkate alınarak gerekli olan bakım ve kontrollerin yapılmadığı, bu kazanın sadece en son yağan yağmurlara bağlanmaması gerektiğinin bilinmesini de istiyoruz. Suçlu yağmur değildir. Yapanlar, yaptıranlar ve yapılmış olan yapıları denetlemeyenlerdir. Lokomotif ve arkasındaki vagonun hareketli yüklerin etkisiyle demiryolu üst yapısında kalıcı deformasyonların, yani çökmelerin oluştuğu ve arkadan gelen vagonların ray- tekerlek temasını kaybetmesi nedeniyle diğer vagonlarında raydan çıkarak devrilmiş olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, yapı ruhsatlarından mühendis ve mimarların imzalarının kaldırılmış olmasının acı sonuçlarını, ileride fazlasıyla yaşayacağımızın altını bu kazayla birlikte, bir kez daha çizmek isteriz. Olaydan sonra menfez dolgusunda ve menfezden sonraki hat kesiminde yapılan onarım işlerinin tekniğine uygun yapılmadığı yerinde gözlemlenmiştir. Bu koşullarda, aynı yerde benzer olayların meydana gelmesi kaçınılmazdır."