25.03.2015 - Alman basınından özetler

25.03.2015 - Alman basınından özetler

Yunanistan’ın mali krizden çıkması için çözüm yollarını konuşmak üzere Berlin’e gelen Yunanistan Başbakanı Alexis Tsipras, ziyaretinin dünkü ikinci gününde muhalefet liderleriyle görüştü. Die Tageszeitung, Tsipras’ın mevkidaşı Merkel ile yaptığı görüşmelere ilişkin yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Merkel Tsipras’ı Berlin'e davet etmek suretiyle Yunanistan’a ilişkin çıkan yakışık almaz yorumların artık bir son bulması gerektiği mesajını da vermiş oldu. Ama mevcut atmosferin düzeltilmesi dışında asıl sorun Avrupa düşüncesidir. Demokratik meşruluğu olan bir hükümete, seçmenin sosyal politikalar doğrultusunda verdiği görevleri yerine getirmesi için nasıl bir alan bırakılıyor? Alman Maliye Bakanı Schäuble, Tsipras için, ‘Ya başaramayacaksınız, ya da seçim vaatlerinizi yerine getirmekten vazgeçmek zorunda kalacaksınız' şeklinde bir öngörüde bulunmuştu. Böyle bir tutum ise zaten güçlenmekte olan Avrupa karşıtı atmosferin daha da yükselmesine yol açar.”

ABD'deki ölüm cezalarının infazında kullanılan zehirli ilaçlarla ilgili sıkıntı, Utah eyaletinde 11 yıl önce kaldırılan idam mangalarının dönüşüne yol açtı. Frankfurter Rundschau gazetesinin konuya ilişkin yorumu şöyle:

“Geçen 42 yıl içinde ABD’de ölüm cezası alarak hapis yatan 151 kişi özgürlüğüne kavuştu. Bu 151 kişi suçsuzluğunu kanıtlamayı başarmıştı. Başka bir istatistik daha var: Louisiana eyaletinde bir kurban eğer beyaz ise, eyleme adı karışan kişinin ölüm cezasına çarptırılması, zenci bir kurbana göre yüzde 97 daha yüksek oluyor. Tüm bunlar insani olmayan adalet sistemini belgeliyor. Kimileri ise ölüm cezasının caydırma potansiyelinin çok küçük, ama masrafının devasa boyutta olduğunu söylüyor. İşte tüm bu gerekçeler ABD’de artık ölüm cezaları konusunda bir zihniyet değişikliğini zaruri kılıyor.”

Osnabrücker Zeitung da aynı konuyu yorum sütunlarına taşımış:

“2011 yılında son Amerikan firması da ölüm cezalarında kullanılan zehirli ilaç üretimini durdurmuştu. Şimdi tüm dünya ölüm cezalarında kurşunlanarak idam edilmek mi, yoksa zehirli iğne ile öldürülmek mi daha insani tartışmasını yaparken, önemli bir nokta gözden kaçıyor. İster kurşun, ister zehirli iğne; insani bir öldürme diye bir şey olamaz. ABD gibi bir ülke dünya çapında kendini etik bir merci olarak lanse ediyorsa, kendi adalet alanında da insan haklarını unutmamalıdır. Barbar bir ceza tarzı olan ölüm cezası kaldırılmalıdır. Ne var ki birçok Amerikalı bunu anlamaya henüz hazır değil.”

Der Tagesspiegel adlı gazete ise Düsseldorf Üniversitesi’nin eğitim ve göçmenlerle ilgili araştırmasına ilişkin yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

“Düsseldorf Üniversitesi'nin, ‘göçmenler’ kavramını genelleştirmemesi, bu kavramın ardında farklı ortamların olduğunu ortaya çıkartması onun hanesine artı puan olarak kaydediliyor. Almanya’da çocukların geldikleri kökenlerden bağımsız olarak eşit eğitim şansına kavuşmaları için daha çok şey yapılması gerekiyor. Almanya’daki öğretmenler arasında göçmen geçmişi olanların oranı sadece yüzde 5. Bu ise çok düşük bir oran. Toplumun acilen aktif bir biçimde kendi düşüncelerini ortaya koyacak, ideolojilerden etkilenmeyecek eğitimli genç insanlara ihtiyacı var. Anne-babalara ne kadar iyi bir biçimde ulaşılabilir, ebeveynler ne kadar çok desteklenirse, o kadar hayırlı olacaktır.”