25.09.2014 - Alman basınından özetler

25.09.2014 - Alman basınından özetler

Almanya'nın Iraklı Kürtlere planladığı silah sevkiyatının ilk bölümünün yola çıkmasının ardından Savunma Bakanı Ursula von der Leyen dün Erbil'e sürpriz bir ziyaret gerçekleştirdi. Landeszeitung Lüneburg'da yer alan yorumda, bu ziyaretin, Savunma Bakanı açısından orduda planlanan reformların gözden geçirilmesi için bir fırsat olduğu belirtiliyor. Yorumda şu satırları okuyoruz:

“Savunma Bakanı hiç değilse Kuzey Irak’a uçurabildi. Ama Bakan von der Leyen, bu defa askerî sevkiyat uçağı Transall önünde ya da Kürtleri tanksavar silahlarıyla eğiten Alman askerleriyle birlikte göz dolduran fotoğraflar çektirmekten vazgeçti. Bunun sebebi de şu: Alman askerleri sınırlı sayıda bir yerden başka bir yere sevk edilebiliyor. Eğitim verecek olan askerler günlerden beri Bulgaristan'da bekletiliyor, silahlar ise gecikmiş şekilde yerlerine ulaşacak. İşte bu halkla ilişkiler faciası şimdi belki Bakan von der Leyen’in gözlerinin açılmasına ve Alman Ordusu için ortaya attığı part-time çalışma projeleri ya da kışlalarda çocuk yuvası açma gibi önerilerinin, güçlü bir ordunun yaratılmasında sadece talî işlev görebileceğini anlamasına yol açacaktır. Çok uzun süre tasarruf önlemleri orduya hükmeden tek komutandı. Şimdi artık Almanya’nın güvenlik ihtiyacının, tasarruf önlemlerinden daha önemli olduğunun anlaşalması zamanı gelmiştir.”

Ekonomi gazetesi Handelsblatt da Iraklı Kürtlere askeri yardımlar konusunda “Köhne Alman Ordusu” başlıklı bir yoruma yer veriyor:

“Savunma Bakanı Irak’a gidiyor ve aşırı dinci IŞİD militanlarına karşı verdikleri mücadelede Kürtlere Almanya’dan destek sözü veriyor. Ama Almanya’da generaller açıklamalar yapıyor. Alman Ordusu’nun silah sistemlerinin büyük bölümü köhne ve kullanılabilecek durumda değil. Almanya’nın güvenlik politikalarındaki hassas duruşu ile Alman Ordusu’nun elindeki imkânlar arasında bir çelişki olduğu da gözlerden kaçmıyor. Buna ise Savunma Bakanlığı ve ilgili sanayi kollarının belirsizlikten şikayetçi olmamaları sebebiyet veriyor. Herkes sorumluluğu birbirine atıyor. Daha önce göreve gelen bakanlar bu konuda boşa kürek çekti. Yapılanmalar ve süreçler değişti, ama sonuç, tatmin edici olmaktan çok uzak.”

Hessische Niedersächsische Zeitung gazetesi de Filipinler'de Ebu Seyyaf örgütü tarafından kaçırılan ve ölümle tehdit edilen iki Alman rehineye dikkat çekiyor:

“Filipinler'deki Ebu Seyyaf grubuna bağlı teröristler, Almanya eğer IŞİD milislerine karşı başlatılan operasyonları desteklemeye devam ederse, elindeki iki Alman rehineyi öldüreceği tehdidinde bulunuyor. Bu meydan okumadan kaçmak mümkün değil! Kuran-ı Kerim'e bağlı olduklarını söyleyen, ama gerçekte sadece ilkel bir kan dökme hedefi taşıyan gözü dönmüş bu fanatikler ordusu, özgür Batı dünyasına savaşı dayatıyor. Eğer farklı dinler ve kültürler barışçıl bir biçimde bir arada yaşacaksa, bu katillere gerekli karşılığın verilmesi gerekir.”

Frankfurter Neue Presse adlı gazete Almanya'daki Selefilere ve IŞİD saflarında savaşmaya giden gençlere ilişkin yorumunda, Alman Yeşiller Partisi'nin dış politika sözcüsü Omid Nouripour'la yapılan röportaja atıfta bulunuyor. Yorumda şu satırları okuyuruz:

“Gazetemizin kendisiyle yaptığı söyleşide Omid Nouripour, Frankfurt Savcılığı'nın IŞİD saflarında savaşmak isteyen Hessen Eyaleti'ndeki 50 genç hakkında soruşturma açmasını son derece endişe verici buluyor. Nouripour, sorunun ülkedeki İslam cemaatleri ile birlikte çözülmesine çalışılması gerektiğini de vurguluyor. Nouripour, Almanya'daki İslam kuruluşlarının sadece terör örgütleriyle aralarına mesafe koymak açısından değil, Selefî ve cihatçı çevrelerin kullandığı kaba gerekçelerin cevapsız bırakılmaması bakımından da özel bir sorumluluk taşıdıklarını söylüyor ve bunun camilerde yapılması gerektiğinin altını çiziyor.”