27 Mart dünya basını

27 Mart dünya basını
İNGİLİZ BASINI Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama bugün Afganistan konusundaki yeni stratejisini dünya kamuoyuna duyuracak. İngiltere basını da Obama'nın kurmaylarından gelen açıklamalar çerçevesinde yeni stratejinin ayrıntılarına geniş yer veriyor. Konuyu manşetine çeken Independent, hedefin ülkeyi 5 yıl içerisinde terk etmek olduğunu duyuruyor. Gazete, planın öne çıkan unsurlarını şöyle sıralıyor: "Plan 4 başlıklı bir strateji öngörüyor. AfPak adı verilen yeni yaklaşım çerçevesinde Afganistan ve Pakistan, özel temsilci Richard Holbrooke liderliğinde, birlikte değerlendirilecek. Ayrıca aralarında İran'ın da bulunduğu komşu ülkeler barış ve bölgesel istikrar arayışı sürecine dahil edilecek." "Devlet birimlerinin ve polisin işleyişini iyileştirme ve Ağustos'taki devlet başkanlığı seçimlerine hazırlık amacıyla, Dışişleri Bakanlığı'na 1000 sivil personel istihdam etme görevi verilecek. Ülkedeki Amerikalı yetkililerin sayısı yarı yarıya artacak." "En büyük tartışmayı ise planın dördüncü ayağının yaratması bekleniyor. Bu, eyalet yönetimlerinin güçlendirilmesini öngörüyor. Birleşmiş Milletler'in de uzun süredir savunduğu yaklaşım, bazı çevrelerde Kabil'deki merkezi hükümet ve Devlet Başkanı Hamid Karzai'yi zayıflatma girişimi olarak görülebilir." Independent Amerikan yönetiminin yeni Afganistan stratejisinin askeri cephesinde yer alacak unsurları ise şöyle sıralıyor: "Başkan Obama, ülkeye 17 bin ek asker gönderilmesi talimatını zaten vermişti. Bunlar halen ülkede bulunan 38 bin Amerikan ve 30 bin NATO askerine katılacak. Ek kuvvetin büyük bölümünün, çatışmaların en yoğun olduğu güney eyaletleri ve sınır boylarında konuşlandırılması bekleniyor." "Plana ilişkin Amerikan yönetiminde ateşli bir tartışma başlatan bir başka başlık da, Taleban içindeki ılımlı unsurlar ile temas kurmak ve bunları yeniden imar faaliyetine dahil etmekti. Söz konusu unsurlara para verilmesini de içeren bu yaklaşıma, Obama başta destek vermiş, ancak Pentagon'dan dirençle karşılaşmıştı." Times gazetesinin manşetindeki habere göre, İngiltere de Afganistan'daki asker sayısını arttırmayı düşünüyor. Gerekçe ise, yeni Amerikan yönetiminin atmaya hazırlandığı adımların, müttefiklerle desteklenmezse başarısız olabileceği kaygısı. Habere göre İngiliz hükümeti, ülkeye 2 bin ek asker göndererek buradaki asker sayısını 10 bine tamamlamayı planlıyor. G20 liderlerine korumacılık uyarısı İngiltere basını, gelecek hafta Londra'da toplanacak G20 zirvesi öncesinde, küresel ekonomik krize ilişkin tartışmalara geniş yer ayırıyor. Guardian için bir makale kaleme alan Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz de, zirvenin gündem maddelerinden biri olan ekonomik korumacılığın önlenmesine vurgu yapıyor. Bunun gelişmekte olan ülkeler için bir felaket olduğuna vurgun yapan Stiglitz şöyle devam ediyor: "Bu küresel bir kriz olsa da, önlemler ulusal hükümetler tarafından alınıyor. Onlar da doğal olarak kendi vatandaşlarının çıkarlarına öncelik veriyorlar. En büyük tepkiyi de, korumacı önlemler uyandırıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin ekonomiyi canlandırma paketinde yer alan 'Amerikan malı alın' çağrısı gibi." "Dünya Bankası verilerine göre, G20 ülkelerinden 17'si şimdiye kadar korumacı önlemlere başvurmuş. Oysa Kasım ayında Washington'da, bunlardan uzak durma kararı verilmişti. Krizin küresel değil ulusal etkilerine odaklanmaya devam ederlerse, küresel ekonominin canlanması sınırlı kalır ve iyileşme yavaşlar." ABD - Rusya ilişkilerinde iyileşme Financial Times başyazısında Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack Obama ve Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in G20 zirvesi öncesinde Londra'da yapacağı görüşmeye odaklanmış. Yazıda dikkat çeken satırlar şöyle: "Geçen yazki Gürcistan savaşından bu yana, iki ülke ilişkilerinde ilerleme kaydedildi. Obama yönetimi Bush döneminin söylemini yumuşattı ve Moskova'yı sinirlendiren iki konuyu ağırdan alacağının işaretini verdi: Doğu Avrupa'ya füze savunma sistemi kurulması ve NATO'nun genişlemesi." "Bütün bunlar sevindiriciydi. Rusya'nın bunlara olumlu tepkisi de. Taraflar şimdi de, nükleer silahlanmayı azaltacak yeni bir anlaşma üzerindeki çalışmalarına hız verdiler." "Ancak nükleer silahlar konusu dışında, Amerika Rusya ilişkilerinde hemen gelişme beklemek yanlış olur. Karşılıklı güvensizlik çok derin. Rusya, yolsuzluğa bulaşmış otoriter bir devlet olmayı sürdürüyor. Ayrıca siyasi haklara saygı duymuyor ve komşularını tehdit ediyor." "Amerika Birleşik Devletleri şu anda Kremlin'i iç işleri konusunda eleştirmekten kaçınıyor olsa da, Rusya'nın eski Sovyet topraklarındaki nüfuzunu koruma iddiası gerilim yaratmaya devam ediyor." Namus cinayetlerinden namus intiharlarına Independent Batman mahreçli haberinde namus cinayetlerini, yasaların sıkılaşması sonucu bu cinayetlerin şekil değiştirdiğini anlatıyor. "Türkiye'de namus cinayetleri rekor seviyelere ulaştı. Resmi verilere göre yılda 200 kadın namus cinayetine kurban gidiyor. Bu sayı, ülkede bir yılda işlenen cinayetlerin yarısına tekabül ediyor." "Ancak bugünlerde bunların yerini namus intiharları alıyor. Giderek artan intiharlar, Türkiye'nin ceza kanununda 2005'te yapılan değişikliğe bağlanıyor. Yeni kanun namus cinayeti işleyenlere ömür boyu hapis cezası getirdi. Oysa daha önce, tahrik edildiğini savunan sanık daha az ceza alabiliyordu. Yasanın yürürlüğe girmesiyle kadın intiharları hızla artmaya başladı." Çayı üflemeden içmeyin Times gazetesindeki haberde bilim adamlarının yeni bir uyarısına yer veriliyor: "Çayı fazla sıcak içmeyin." "Taze demlenmiş çaydan ilk yudumunuzu almak için yanıp tutuşuyor olabilirsiniz. Ancak sadece 5 dakika sabretmek hayatınızı kurtarabilir. Araştırmacılar içecekleri aşırı sıcak içme alışkanlığının özefagus yani yemek borusu kanseri ile bağlantılı olabileceğini ortaya koydu." "Buna göre çayı 70 dereceden sıcak içmek, bu hastalığa yakalanma riskini 8 kat arttırabiliyor." "Yemek borusu kanserine Avrupa ve Amerika'da genelde sigara ve alkol tüketimi neden oluyor. Ancak tıp dergisi British Medical Journal'da yayımlanan araştırma, içki ve sigara tüketiminin çok düşük olduğu İran'ın kuzeyinde de, bu hastalığın çok sık görüldüğünü ortaya koyuyor. Bu bölgedeki insanların çayı çok sıcak içtikleri saptanmış." ABD BASINI (26 Mart) New York Times yaklaşan G-20 zirvesi öncesinde özellikle yoksul ülkelere yapılacak yardımın önemini vurguluyor ve şöyle diyor: "Ortak bir sorumluluk duygusu oluşturulması gerekiyor. Dünya ülkeleri ekonomik teşvik ve kurtarma planları konusunda uzlaşsa bile, krizi aşmak mümkün olmayabilir. IMF, dünya ekonomisinin bu yıl % 0,5 ile % 1 arasında daralacağı tahmininde bulundu. İşler beklendiğinden de kötü giderse, dünyanın önde gelen ülkelerinin ortak bir politika oluşturmak için arayışlarını sürdürmesi gerekecek." USA Today, hükümetin krizi aşmak için kamu harcamalarını artırmak zorunda olduğunu belirtiyor, ancak Amerika’nın bütçe açıklarının kontrolden çıkma noktasına gittiğinin de altını çiziyor ve şunları yazıyor: "Obama, 2013 yılında bütçe açığını yarıya düşürme sözü verdi ve zaman istedi. Ancak bu hedef, bütçe açığının büyüklüğü göz önüne alındığında çok yetersiz. Cumhuriyetçiler, Obama’nın bütçe hedeflerini sorumsuzluk olarak tanımlıyor. Ancak onlar da Bush döneminde devralınan bütçe fazlasının harcandığını ve Amerika’nın borçlarının ikiye katlandığını göz ardı ediyor. Aslında, ortada çözülemeyecek bir sorun yok. Demokratların harcamaları kısması ve farklı öncelikler arasında bir tercih yapması, Cumhuriyetçilerin de her türlü vergi artırımına karşı çıkmaktan vazgeçmesi gerekiyor." Christian Science Monitor batık kredilerin hükümet ve özel sektör ortaklığıyla kurtarılması planının kamuoyunda bazı şüphelere yol açtığını kaydediyor. Gazete, planın başarılı olması için belirli bir gizlilik içinde yürütülmesi gerektiğini savunuyor ve şöyle diyor: "Maliye Bakanlığı’nın planı, elinde batık krediler bulunan bankaların bu kredileri açık artırmayla satmasına dayanıyor. Plana göre, hükümet bu kredileri alacak olanlara kaynak sağlayacak ve garanti verecek. Ancak kredilerin satış fiyatı, kredileri alacak olanların kurtarma paketinden yararlanıp yararlanmadıkları, vergi mükelleflerinin zarar edip etmeyeceği gibi sorular, kafaları karıştırıyor. Bazen hükümetle iş dünyası arasındaki anlaşmaların gizli kalması en doğru yöntem olabilir. Serbest piyasa, gizliliğe dayanır." Los Angeles Times Meksika hükümetinin uyuşturucu çetelerine karşı açtığı savaşta, Amerika’nın daha etkin rol üstlenmesini istiyor: "Bu, iki ülkeyi de ilgilendiren bir sorun. Kartellerin pazarını, Amerika’daki uyuşturucu bağımlıları oluşturuyor. Çeteler, kara para aklamak ve silahlanmak için Amerika’yı kullanıyor. Elbette Obama yönetiminin öncelikli olarak ulusal güvenliği düşünmesi gerekiyor, ancak silah satışı, kara para aklanması, uyuşturucu kullanımı gibi konularda daha kapsamlı çözümler üretilmedikçe, ulusal güvenliği sağlamak da mümkün olmayacaktır." (Amerika'nın Sesi) (Not: Saat farkından ötürü Amerikan basınından özetler gecikmeli olarak yayımlanabilmektedir)