Straubinger Tagblatt/Landshuter Zeitung gazetesinde İngiltere Başbakanı David Cameron'un 2017'ye kadar ülkesinin AB üyeliğini referanduma sunma planlarına dair bir yorum göze çarpıyor:
"Oysa İngiltere Avrupa Birliği'nden büyük ölçüde faydalandı. İngilizler çok uzun bir süredir dünyayı saran kolonilerin efendisi değiller. İngiltere'nin diğer Avrupa ülkelerine kıyasla ne kadar küçük bir ülke olduğunu Manş Denizi'nin ötesindeki bazı kişiler tam olarak kavramamış görünüyor. Avrupa Birliği olmadan ekonomide yeniden bir canlanma yaşanması pek kolay olmayacaktır.”
Frankfurter Rundschau gazetesi ise Dresden'daki G7 maliye bakanları toplantısındaki olası protestoları ele alıyor:
“Frankfurt'taki Avrupa Merkez Bankası binası açılışı ve 2007 yılında Heligendamm'daki protestolarda çıkan çatışmalardan doğan tehlikeyi hafife almamak gerekir. Ancak bu endişeyi ciddiye alanlar, protestoların organizatörleri ile ortak bir strateji geliştirmeli. Protestocuların düzenli bir şekilde yer aldığı bir protesto kampı, barışçıl gösterilerin yapıldığı ve provokatörlerin ayırt edilebileceği bir alan faydalı olur. Göstericilerin alandan uzak tutularak bir çözüm bulunabileceğini düşünmek ise pek yerinde olmaz. Bu sadece Batı değerlerini ayaklar altına almakla kalmaz, şiddet olaylarını tetikleyebilecek bir cesareti de teşvik eder.”
Hafta sonu İrlanda'da yapılan eşcinsel evliliğe izin verilmesinin kabul edildiği referandum gazetelerin yorum sütunlarında yer almaya devam ediyor. Berliner Zeitung, Almanya'daki tartışmalara değiniyor:
“Uzunca bir zaman "hayır" dendiği için şimdi "evet" demek zor geliyor olabilir. Sözde gelenek cephesi düşünsel olarak o kadar yoksullaşmış durumda ki, evlilik cüzdanının kime verileceği konusu bile onlar için bir varlık muhasebesi haline gelmiş durumda. Yani çok uzun zamandır zaten kabul edilmiş bir şey, bir kültür çatışmasına dönüştürüldü. Taktik nedenlerden ötürü SPD ve Yeşiller buna sevinebilirler, zira Birlik partileri onlara fazla konu da bırakmadı. Fakat eşitlik bir gün gelecek, bu sadece bir zaman meselesi. Tereddütte kalmak bile başlı başına bir utanç kaynağı.”
Frankfurter Allgemeine Zeitung da tartışmanın toplumsal boyutuna dikkat çekiyor:
"Artık renk verme zamanı geldi. Burada söz konusu olan kabinenin çarşamba günkü oturumunda kabul etmeyi planladığı ‘editoryal değişiklikler’ değil; toplumu yakından ilgilendiren bir konu. Federal Anayasa Mahkemesi’nin de fark etmiş olduğu gibi her evlilikten çocuk olmuyor fakat kadın ile erkek arasındaki birliktelik çocuğun dünyaya gelebildiği tek ilişki türü. Gerçek bir eşitlik, taşıyıcı annelere Almanya’da da izin verilmesini gerektirmez mi? Yakında anayasada da yer alması gereken yeni, partiler üstü temel ilke şudur: Çocukların olduğu yerde aile de vardır. Fakat sperm bankaları toplumun üreme hücreleri değil. İlerleme isteyen herkesin bir babaya, anneye ve çocuklara ihtiyacı var.”