Almanya'da Hristiyan Birlik partileri ve Sosyal Demokrat Parti, 2016 yılından itibaren borsada işlem gören 108 Alman şirketinin denetleme kurullarına kadın kotası uygulaması getirilmesi konusunda uzlaşmaya vardı. İş dünyasında yoğun eleştirilere neden olan planla ilgili olarak Frankfurter Rundschau'da yer alan yorum şöyle:
"Gerçi bu henüz bir başlangıç, ama hiç kimse sorumluluktan kaçamaz. Yapısal bir değişiklik gerekiyor. Denetleme kurulları için yasal düzenleme getirmek, firmaların kemikleşmiş ataerkil yönetim kademelerinde bir bilinç değişimi yaşanana kadar sadece geçici bir çözüm olabilir. Tüm firmalar ve devlet dairelerindeki erkek genel müdürler kendi taleplerini desteklemekten ve kontrolü kaybetme korkusuna dayanan megalomanlıklarından vazgeçene kadar. Elbette hepsi böyle değil, ancak çoğu için durum bu. Elbette her kadın daha iyi bir yönetici olacak diye bir kaide yok. Yine de çoğu aynı derecede iyi. Kota, erkeklerin bunu görmelerine yardımcı olabilir."
Düsseldorf'ta yayımlanan Handelsblatt'ın yorum sütunlarında da anı konu ele alınıyor:
"Kotaya karşı çıkan ve denetleme kurullarını oluştururken kendilerine vasilik yapıldığını düşünen firmalar rahat bir nefes alabilir. Planlanan kadın kotasının gerek çok hızlı gerekse çok etkin bir değişim yaratması mümkün değil. Kota sadece borsada işlem gören 108 şirket için geçerli. Kapsamlı kültürel bir değişimin görünüşü bundan çok daha farklı. İş dünyasında kadınlara eşitlik sağlamak için bazı denetleme kurullarına sabit bir kota uygulamaktan daha fazlası gerekli. Bunun firmaların alt kademelerindeki hiyerarşiye doğrudan etki edebilmesi gibi bir durum söz konusu değil. Gerçek bir değişim ancak kadın kotasının orta ve üst düzey yönetim kademelerinde uygulanmasıyla mümkün olabilir."
Kölner Stadt Anzeiger'in aynı konudaki yorumu işe şöyle:
"Öyle görünüyor ki birçok denetleme ve yönetim kurulunda, ayrıca hükümet koalisyonunda ‘çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu' kişiler kadınların çenesini tutmasını istiyor. Hristiyan Demokrat Birlik Meclis Grup Başkanı Volker Kauder bu tutuma çok iyi bir örnek oluşturuyor. Genç kadınların gündelik hayatta Kauder gibileriyle karşılaşma şansı azımsanmayacak kadar çok. Kadınların günümüzde hala bu tip deneyimler yaşaması üzücü, ancak Aile Bakanı Schwesig'in kota planı için güçlü bir argüman. Çünkü konunun ekonomideki kadın varlığını güçlendirmek değil, cinsiyetler arasında eşitlik sağlanması olduğu apaçık."
Berliner Zeitung ise Ferguson'da başlayıp dalga dalga yayılan protestolara yer veriyor. Gazeteye göre ABD'de ırk ayrımı engellenmedikçe Michael Brown gibi daha çok genç ölecek:
"Ferguson'da ve birçok kentte polisin önyargı yüklü tutumu, hem Başkan Barak Obama hem de eyalet ve yerel yönetimlerin kafa patlatması gereken bir durum. Zira ancak bu sayede siyahlar için sonunda eşitlik sağlanabilir. Ancak bu noktada en önemli olan gettolaşmanın önüne geçilmesi. Kent planı, eğitim ve iş piyasasında azınlıkların - zira Afro-Amerikalılar tek değiller- topluma uyumunun iyileştirilmesi gerekiyor. Çünkü toplumun en büyük sorunu ayrımcılık. Bu aşılmadıkça Michael Brown gibi daha pek çok siyah genç yok yere hayatını kaybedecek."