28 Şubat Davası kapsamında tutuklu bulunan Emekli Orgeneral Çetin Doğan (82) 6’lı masa için “büyük fırsat” değerlendirmesi yaptı. Doğan, Cumhuriyet gazetesine yolladığı mektubunda, 6’lı masaya dair, “Ülkemizi aydınlığa, esenliğe çıkarmak isteyen partiler için iç ve dış konjünktürel koşullar belki de bir daha ele geçirilmeyecek bir fırsat yaratmaktadır. Bu fırsat heba edilmemelidir.” düşüncesini dile getirdi.
“İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji bölümünün ‘Konsey’ kararına göre ‘hayati risk taşımakla beraber içeride ve dışarıda olması fark etmez’ kişisi olarak halimden şikayetçi olmadığımı belirtmeliyim” diyerek mektubuna başlayan Doğan, “Hatta o kadar iyiyim ki söz konusu Hastane Başhekimliğine yazı yazarak öngördükleri bazı ileri tetkik ve operasyonlar için verdikleri ileri tarihli randevuların iptal edilmesini bile istedim” ifadelerini kullandı.
Doğan mektubunda şunları kaydetti:
"Yurdumun güzel insanları bir tür açık cezaevinde yaşarken yaşamın kıyısına yaklaşmış ‘eki bir tüfek’ olan bana ömür boyu parmaklıklar ardına konmak vız geliyor” diyen Doğan, “Gerçek şu ki adaletin zulmün aracı olmuş ülkemde yaşanan haksızlık, hukuksuzluk, yoksulluk ve yolsuzluklar kendi acımı, hasretimi baskılıyor. "
Altılı masanın 28 Kasım’daki toplantısına da değinen Doğan, “liderlerin hoşgörüsüne sığınarak önemsediğim bazı noktaları açıklamak isterim” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Stratejinin en tarifi önceliklerinin tespit sanatıdır. Bütün partilerin ve toplumun içine sindirebileceği, güven duyabileceği bir Cumhurbaşkanı adayı belirlemeden önce yapılması gereken, Anayasada yapılacak değişikliğin bütün yurttaşların çektiği sıkıntılara nasıl derman olacağının çok iyi anlatılmasıdır. Seçim sonuçları ortaya çıkmadan hükümet programının detayları ve yönetim görev paylaşımının belirlenmesi gayreti, gereksiz çatışmalara yol açabilecektir.
Ülkemizi aydınlığa, esenliğe çıkarmak isteyen partiler için iç ve dış konjünktürel koşullar belki de bir daha ele geçirilmeyecek bir fırsat yaratmaktadır. Bu fırsat heba edilmemelidir. Mektubumun önemli kısmını 6’lı masa merkezli düşüncelerimi paylaşmaya ayırmamın hoş görülmesini dilerim. Bunun nedeni birey olarak çektiğimiz, yaşadığımız sıkıntıların makro düzeyde bozuk düzenden kaynaklandığına olan inancımdandır.
Varsın AYM meşru zemini olmadan hakkımızda açılan davanın, geçerli hiçbir kanıt olmadan verilen hükmün ‘ciddiyetle’ tartışmasına devam etsin! Adaletin ayaklar altına alındığı ve insanların korku ile sindirildiği bu gibi durumlarda geçici olarak gerçek suçluların itibar görmesi doğaldır. Gerçeğin er geç gün yüzüne çıktığı, bu tür mahkemelerin ise sonradan lanetle anıldığı görülmektedir. Nazım’ın dediği gibi, ‘sen yanmazsan, ben yanmazsam, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa’