3 bin kere Rıza oldu

3 bin kere Rıza oldu
Sevilen müzikal “Lüküs Hayat”, 25. yılını kutluyor. Lüküs Hayat'ın Rıza'sı Zihni Göktay, 25 yıldır 3 bin kez Rıza oldu.Milliyet gazetesinden Fatih Türkmenoğlu, Lüküs Hayat’ın Rıza’sı Zihni Göktay’la konuştu: “’Lüküs Hayat’ın ilk senesinde, sonraki yıllarda birkaç kez daha izledim. Ama bu sefer bambaşkaydı. Espriler, yakalanan güncellik, seyircinin coşkusu... Oyunun 25’inci yılına girmesi şerefine, Kağıthane Sahnesi’nde Zihni Göktay’la buluştuk. Geçen yılları, tiyatroyu, yüreğinin hâlâ pır pır etmesini konuştuk. Ne sohbet bitsin istedim, ne de kulisten ayrılmak. "Lüküs Hayat”taki Rıza, pek çok oyuncunun can atacağı bir rol. Baştan sizi düşünmeleri ne güzel. Bir dedikodu olarak “Lüküs Hayat oynanacak” diye duydum. O gün yönetim kurulu toplantısında da rol dağıtımı yapılacakmış. Atladım taksiye, tiyatroya geldim. Hayatta yapmadığım şey, odanın kapısını çaldım. “Affedersiniz, o kadar söylenti var ki, eğer ben Rıza’yı oynamazsam mezarımdan duman çıkar!” dedim. O zaman Şehir Tiyatroları’nın başındaki Gencay Gürün diplomat ya, “Lütfen, daha ortada bir şey yok” dedi. Yanımda da Sezai Altekin var. “Ben Rıza’yı, Sezai de Fıstık’ı oynayacak; bu da böyle biline” dedim ve çıktım. İlk defa böyle bir şey yapıyorum, inan bana... Üç hafta sonra liste asıldı. Baktım “Rıza: Zihni Göktay, Fıstık: Sezai Altekin”! İlk oynayan oyuncular da o zamanlar hayattaydı. Tabii; Bedia Muvahhit, Vasfi Rıza Zobu, Semiha Berksoy, Cemal Reşit Rey... Bunların karşısında prömiyer yapmak ne kadar zor, düşün... Allah’tan benim rolümü oynayan Hazım Körmükçü yok da ben bir nebze rahatım. Sonunda hepsini sahneye çıkardık, “Lüküs Hayat”ı hep beraber söyledik. Nerede kutladınız ilk geceyi? Taksim Sanat Evi’nde. Haldun Dormen geldi, “Artık Zihnicim, bu geceden sonra sen bir starsın” dedi. Ben Star’ı sadece bir deterjan markası olarak biliyordum! “Sizi mahcup etmediysem ne mutlu bana Haldun abi” dedim... “Lüküs Hayat” size çok uğurlu geldi, birçok dizi yaptınız, çok sevildiniz. Çok, çok uğurlu geldi. Kızım Zeynep oyunun ilk yılında doğdu; şimdi o da konservatuarı bitirdi, oyuncu oldu. Cep telefonlu, “one minute”li güncel espriler Oğlunuz? Oğlum Ömer 5 yaşındaydı. İlk temsile getirmiştim, orkestra çukurunda piyanonun üstünde uyumuş; hatta resmini çekmişlerdi. Ömer şimdi müzisyen oldu ve o çukurda, “Lüküs Hayat”ta çalıyor. İnanılmaz şeyler bunlar. Şimdiye kadar kaç kere oynamışsınızdır? 3 bin falan. Benim oyun kaçırdığım hiç olmadı. Annemi gömdüm; geldim 3,5 saat kimseye belli etmeden oynadım gene. Yaptığımız bütün turneleri hesap ettim, 55 bin km’yi buluyor. Dünyanın çevresi 40 bin km! Güncel espriler de var oyunda... Cep telefonu çalıyor, “One minute”ler, “The person you have called cannot be reached at the moment”lar... Şimdi Sarhoş Rıza gelmiş, “Otelden Karaköy’e indim, canım bir bira istedi, sonra bir tane daha içtim; bir baktım vapur vüüüp demiş gitmiş” diyor. Ben de “İskele lodostan battı, herif kaçırdı zannediyor” diyorum! Nabzı ve şerbeti ayırmak çok önemli. Türk halkı didaktik şeylerden hiç hoşlanmaz. Ben bunu kolumdaki tüyle bile hissediyorum. Espri tokat gibidir, atıp kaçacaksın; uzatırsan saçaklanır! Keşke adam gibi bir prodüksiyonla DVD’si olsa... Çok batılı bir düşünceyle baktın... Ezel Akay da istiyor; bakalım. Kültür Bakanlığı’ndan da ödenek alıp yapmayı hayal ediyor. “Lüküs Hayat”ın bütün hakları İmaj’da; artık onlar karar verecek. Bu oyun Türk halkının malıdır. Mutlaka her evin perde kıvrımlarının arasında, Bir “Lüküs Hayat” melodisi saklanmıştır... Suna Pekuysal 14 yıl oynamıştı 'Şimdiye kadar 81 kişi oynamış'25 sene boyunca hayatını kaybedenler de oldu. Önce Birsen Kaplangı terk etti bizi. Çok genç yaştaydı, Bodrum’da kalp krizi geçirdi. Necdet Yakın, Ersun Kazançel, Fatoş Balkır, Kerem Yılmazer, müzik düzenlemelerimizi yapan Esin Engin ve Suna abla (Pekuysal)... Özellikle Suna ablanın kaybı bana çok koydu. Göktay’dan anılar 'Demek hâlâ araba alamadınız' Bir gün belediye otobüsünde gidiyorum. Bir hanımefendi bana gülümsedi, ben de ona. Benim ehliyetim yok ya; otobüs, tren, vapur, metro, çift katlı, tek katlı; sürekli halkın arasındayım. Hanımefendi “Ah Zihni bey, taa Kuruntu Ailesi’nden beri sizi her yerde çok severek izliyoruz, hâlâ araba alamadığınız için otobüsle ulaşımınızı sağlıyorsunuz” dedi. “Yok, öyle değil, arabamızı eşim kullanır; benim ehliyetim yok, ayrıca sizin aranızda olmaktan çok mutluyum” dedim. Öyle bir ahbaplık doğdu aramızda. Kadıncağız utana sıkıla dört aydır “Lüküs Hayat”a bilet bulamadığını söyledi. Buketleriyle geldiler, onları misafir ettim ben de. 'O kadar çok alkışladım ki alyansım düştü, kayboldu' Bir gün oyun çıkışında bir kadın gördüm, son derece telaşlı ve üzgün. “O kadar çok alkışladım ki, elimden alyansım düştü, hiçbir yerde bulamıyorum; siz de o kadar güzel oynamasaydınız” dedi. “Bir dakika” dedim, “Bu tiyatrodan sizin alyansınızı bulana kadar gitmiyorum!” Işıklar yandı, fenerlerle aralara girdik. Sonunda kadının alyansını bulup teslim ettik... 'Lüküs Hayat’a davetiye getir, kızımı vereyim'Bir gün basın şefimiz geldi, “Bir delikanlı geldi, bana lütfen sekiz kişilik yer verir misiniz, yalvarıyorum” demiş. Meğer kız istemeye gitmişler, kayınpeder “Sen bana ‘Lüküs Hayat’tan sekiz kişilik bilet getir de ondan sonra kız iste bakalım” demiş. Sonra evlenip bana bir kutu çikolatayla geldiler! 'Babamın anısına her ay bir gün izliyorum' Bir gün de 45 yaşlarında bir hanım geldi, “Defalarca babamla seyrettik, sonra o öldü. Onun anısına her ay bir gün mutlaka seyrediyorum” dedi... Ben de babamın anısına mutlaka her mayıs ayında bir fesleğen, her yılbaşında da bir bilet ve Saatli Maarif Takvimi alırım. Kadıncağızı çok iyi anladım... “Lüküs Hayat” 1933 yılında yazıldı, Türk tiyatrosunun pek çok efsanevi ismi bu oyunda sahneye çıktı “Lüküs Hayat”, Ekrem Reşit Rey tarafından 1933 yılında yazıldı. Besteler Cemal Reşit Rey’e ait, bazı şarkıların sözlerini Nazım Hikmet yazdı. 1933’te ilk sahnelenişinde, Bedia Muvahhit, Semiha Berksoy, Hazım Körmükçü, Halide Pişkin gibi tiyatromuzun efsaneleri oyunda rol aldı. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları, 1985 yılından beri oyunu aralıksız sahneliyor. Esere adını veren şarkı belki de oyunun kendisinden daha meşhur. “Şişli’de bir apartıman, yoksa eğer halin yaman... Nikel kübik mobilyalar, duvarda yağlı boyalar...”