3 bin yıllık hikâye: Korsanlık

3 bin yıllık hikâye: Korsanlık
Dünya çapında deniz saldırılarının bu yılın ilk üç ayında iki kat arttığı bildiriliyor. Rekor artış kaydeden korsanlığın arkasında tarih boyunca farklı nedenler yatıyordu. Korsanlığın tarihi deniz ticareti kadar eskiye dayanıyor. Değerli yükler hep haydutları cezbetmiştir. İster ekmek parası kazanabilmek için, ister organize suç kapsamında, ister devlet teşviğiyle. Korsanlar üç bin yıldan uzun bir süredir ganimet ve güç peşinde. Korsanlık ile ilgili eldeki en eski belgeler Antik Yunanistan’dan kalma. Buna göre Milattan Önce 13. Yüzyılda Akdeniz’de korsanlık yapılıyordu. Roma İmparatorluğu döneminde de korsanlık sorun olmaya devam etti. Romalılar, Akdeniz’deki ticari çıkarları tehlikeye düşünce korsanları askeri yoldan önemli ölçüde safdışı etseler de, korsanlığı tamamen ortadan kaldırmayı başaramadılar. Korsanlığın altın çağı Özellikle boğazlardan ve ada gruplarından geçen ticaret yolları tehlikeden kurtarılamadı. Korsanlık altın çağını 17. ve 18. yüzyıllarda yaşadı. Hem Avrupalı devletler, hem de Osmanlı İmparatorluğu, denizlerdeki hakimiyetlerini kurmak ve korumak için korsanlığı kullandılar. Her devlet, deniz haydutlarına düşman gemilerini yağma etme ve batırma yetkisi veriyordu. Savaş dönemi bittiğinde ise, deniz haydutları tamamen bağımsız davranıp, kimin olduğuna bakmadan gemilere saldırıyordu. Bu yüzden donanma sahibi devletler, korsanlığa karşı kolları sıvamak zorunda kaldı. Alınan sert önlemlerle korsanlık önemli ölçüde geriledi. 19. Yüzyılın başında Afrika, Asya ve Güney Amerika’daki kıyı bölgeleri ile adaların giderek daha fazla sömürgeleştirilmesi ile de, korsanların saklanabilecekleri liman sayısı azaldı. Tarih boyunca çoğunlukla devletlerin birbirlerine üstünlük sağlamak için kullandıkları bir yöntem olan, devlet haydutlarına düşman gemilerini yağmalama yetkisi verilmesi, 1856 Paris Kongresi'nde devletler hukukuna suç olarak girdi. Milletler Cemiyeti'nin girişimi Korsanlık vakaları, 20. yüzyılda tek tük de olsa devam etti. Milletler Cemiyeti 1920’lerde korsanlığa karşı uluslararası hukuk kuralları oluşturulması için bir girişim başlattı. Ancak, korsanlık terimi Birinci Dünya Savaşı sırasında bazı savaş eylemleri için de kullanıldığı için, uzlaşma sağlanmakta zorluk çekildi. Hiçbir ülke, denizde savaş yeteneğinin kısıtlanmasına yanaşmıyordu. Sonuçta, bugüne kadar geçerli olan bir prensipte uzlaşıldı. Buna göre ancak özel şahıslar tarafından, uluslararası sularda özel amaçlarla yapıldığı zaman bir korsanlık vakasından bahsetmek mümkün. Dünya Savaşları, sömürgeciliğin son bulması ve buna bağlı olarak bağımsızlığına kavuşan bazı ülkelerdeki siyasi ve ekonomik sorunlar, korsanlığın yer yer yeniden canlanmasına yol açtı. Özellikle devlet yapısının güçlü olmadığı ülkeler, korsanlık faaliyetleri için olumlu bir ortam yaratabiliyor. Uluslararası Ticaret Odası’nın verilerine göre, günümüzde başta Malakka Boğazı olmak üzere Endonezya suları, ayrıca Aden Körfezi de dahil olmak üzere Batı ve Doğu Afrika kıyıları, korsanlık tehlikesinin yüksek olduğu bölgeler olarak gösteriliyor. (Deutsche Welle Türkçe)