Felat BOZARSLAN/DİYARBAKIR, (DHA)- DİYARBAKIR\'da, 3 kızına cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 30 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanan C.K., karar duruşmasına çıktı. Mahkemede ifade değiştiren kız kardeşler, babalarının kendilerini okuldan alacağı yönünde uyarısı nedeniyle iftira attıklarını söyledi. Görüşünü açıklayan kadın savcı, sanığın beraatini istedi, 3 kadın hakim ise beraatine hükmetti.Diyarbakır\'da L.K. (21), N.K. (16), F.K.(14) kardeşler, 2017 yılında İstanbul\'da yaşayan ablaları P.K.\'ya imam olan babaları C.K.\'nın (50) kendilerine cinsel istismarda bulunduğunu söyledi. Savcılığa başvuran abla P.K., 14 yaşındayken kendisine cinsel istismarda bulunan babasının, 3 kardeşine de aynı eylemde bulunduğunu öne sürdü. Soruşturma başlatan savcılık, kızların ifadesine başvurdu. Kız kardeşler, babalarının değişik zamanlarda kendilerine cinsel istismar ve kötü muamelede bulunduğunu iddia etti. Gözaltına alınan, sorgusunda suçlamaları reddeden baba C.K., serbest bırakıldı. Soruşturmayı tamamlayan savcılık, C.K. hakkında \'çocuğun cinsel istismarı\' suçundan 30 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı. İddianamede, 4 kızının birlikte şüpheliye iftira etmesini gerektirecek bir husumetin olmadığı belirtildi.\'KREDİ ÇEKİP, KIZIMI OKUTTUM\'İddianamenin kabulünün ardından C.K. hakkında, 3 kızına cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla Diyarbakır 3\'üncü Ağır Ceza Mahkemesi\'nde dava açıldı. Mahkemedeki ifadesinde, 6\'sı kız, 8 çocuğu olduğunu belirten C.K., \"Diyanet personeli olarak zor şartlarda görev yapıyorum. Şikayetçi kızım P.K., İstanbul\'da hemşiredir. Hemşire olacağı için mutlu değildi. Mecburen İstanbul\'da özel üniversiteye kaydettirdim. 23 bin lira kredi çekip, okuttum. İmam olduğum için bütün çocuklarıma dini bilgiler aktardım. Her zaman çocuklarımın kapalı, örtülü olmasını istiyordum. Kızımın yaptığı bir hatadan dolayı, onları okula göndermeyeceğimi söyledim ve iftiraya uğradım\" dedi.\'İFTİRA ATMAK ZORUNDA KALDIM\'Kız kardeşlerden L.K. ise, babasının kendisini okula göndermemekle tehdit etmesi nedeniyle yalan söylediğini belirterek, \"Okula devam etmeme durumum vardı. Benim yüzümden diğer kardeşlerim de okula gidemeyecekti. Babamın emeğini gözardı edemem. Diğer çocuklar gibi olamadık. Giyim, kuşam ve sosyal hayatımız yoktu. Çocukluğumuzu yaşayamadık. Tüm bunlar birikince doldum. Son olay hayatımı mahvedebilirdi. Bu yüzden iftira atmak zorunda kaldım. Ablam bize inanıp, olaya dahil oldu. Bu kadar uzayacağını akıl edemedim\" dedi.Babalarının imam olması nedeniyle yıllarca köyde yaşamak zorunda kaldıklarını belirten N.K. ve F.K. ise, plan yapıp, inandırıcı olması için de farklı dönemlere ilişkin ifade verdiklerini söyledi. N.K. ve F.K., amaçlarının İstanbul\'a ablalarının yanına gidip, eğitimlerini sürdürmek olduğunu ifade etti. \'İNANDIRICI OLSUN DİYE BANA DA DOKUNDUĞUNU SÖYLEDİM\'Abla P.K. ise kardeşinin mesajı üzerine suç duyurusunda bulunduğunu belirterek, \"Kardeşlerimin başına gelenler yalanmış. Ben olaya dahil olmak için babamın bana dokunduğunu söyledim. İnandırıcılığı arttırmak için dahil oldum. Söylediklerimiz tamamen yalan\" diye konuştu.KADIN SAVCI \'İFTİRA\' DEDİ, KADIN HAKİMLER BERAAT KARARI VERDİDavanın son celsesinde, yargılamayı yapan Diyarbakır 3\'üncü Ağır Ceza Mahkemesi\'nin tüm heyeti kadın hakimlerden oluşurken, duruşmaya kadın Cumhuriyet Savcısı Nuray Özdemir katıldı. Esas hakkında görüşünü açıklayan Savcı Nuray Özdemir, mağdurların kendi aralarında kurdukları plan dahilinde babalarına iftira attıkları yönündeki itirafları dikkate alındığında, sanığın suçu işlediğine dair somut delil olmaması nedeniyle beraatini istedi.Kararını açıklayan mahkeme başkanı Elif Durmaz Asena, Hakim Selma Doğan ve İrem Karaca, oybirliği ile sanık C.K.\'nın beraatine hükmetti. MAHKEMENİN GEREKÇELİ KARARIGerekçeli kararda, sanığın değişmeyen ve samimi bulunan savunmalarında suçlamaları kabul etmediği belirtilerek, \"Sanık, kızlarının kendi istediği şekilde eğitim almak ve giyinmek istememesi nedeniyle onları okuldan alacağını söylemesi üzerine, kızlarının kendisine bu şekilde bir iftira attıklarını beyan etmiştir. Mağdurlar, babalarının kendilerini okuldan almak istemesi ve baskıcı tutumu nedeniyle ortak karar alarak, şikayet ettiklerini ve olayları kendilerinin uydurduğunu söylemişlerdir. Mağdurların mahkeme huzurunda yalanladıkları soyut ifadeleri dışında kesin ve inandırıcı bir delil bulunmamıştır\" denildi.