3. köprüde yeni gelişme

3. köprüde yeni gelişme

3. köprüde sona yaklaşılan projede, sürpriz bir adım atan Bakanlık, 'Üçüncü Boğaz Köprüsü' projesi ile Kuzey Marmara Otoyol projesini bir paket halinde ihaleye çıkaracak.

YPK'ya yapılan başvuru iki proje için ortak yapıldı. Paket halinde planlanan projenin 2011 yılının ilk yarısında ihale edilmesi bekleniyor. Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle yapılacak paket projenin maliyeti 5 milyar doları aşacak. Projede sadece Boğaz Köprüsü'nün maliyetinin 1-1,5 milyar dolar arasında olması hesaplanıyor.

3. Köprü, Karadeniz Sahil Yolu'nu mu bekliyor?

Mimarlar Odası eski Başkanı Oktay Ekinci, 3. köprünün güzergahının boğazın en kuzeyindeki Poyrazköy-Rumeli Feneri arasında olacağını ve Karadeniz Sahil Yoluyla birleşeceğini öne sürmüştü.   Boğaz'a yapılacak 3. köprünün güzergahı konusunda CHP İstanbul İl başkanı Gürsel Tekin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın ardarda açıkladıkları 'Tarabya Beykoz' hattı Başbakan Erdoğan'ın 'kesin değil' sözleriyle yeni safhaya taşınmıştı.

Cumhuriyet Gazetesi'nde yer alan habere göre Boğaz'a 3. köprü en kuzeyden geçecek. Bir Büyükşehir Belediyesi uzmanı Karadeniz sahil yolunu Trakya’ya geçirmek için tek güzergâhın Boğaziçi’nin Karadeniz’e en yakın kesimindeki “Garipçe/Rumeli Feneri” arası ile “Poyrazköy/Anadolu Feneri” arası olduğunu belirtiyor. 

Büyükşehir Belediyesi uzmanı, “Karadeniz kıyı yolunun Kandıra-Şile aksından Boğaz’ı geçerek Trakya’daki Kilyos-Kıyıköy-İğneada-Bulgaristan yönünde devam edebilmesi için Tarabya’dan bağlanmak ters düşüyor” diyor.

Bir başka uzman ise Dünya Bankası kaynaklarından yararlanmak için de bu güzergâhın gerekli olduğunu ifade ediyor.

Mimarlar Odası Eski Genel Başkanı Oktay Ekinci'ye göre 3. köprünün en kuzeyden geçmesi şeklinde planlanan bu güzergah yeni değil, 2006’da belirlenmiş.

Ekinci şunları söyledi: "Ardarda açıklamalarla bu Tarabya-Beykoz hattı konusu gündeme geldiği zaman ben ve konuyu yakından takip eden bir kaç arkadaşımızın dikkatini çekmişti bu nasıl olabilir diye. 2007’nin Nisan ayında Başbakan, Karadeniz kıyı yolunun açılış törenini katılmıştı. O dönem cumhuriyet mitingleri çok yaygındı adeta 'onlara alternatif bir siyasal gösteri de yapılıyor mu acaba' diye basında yer almıştı o açılış töreni.

Karadeniz sahil yolu tüm aklı başında çevrecilerin eleştirdiği bir yatırım olmasına rağmen sayın Başbakan tarafından sahiplenilmişti. Aslında anceki hükümetler tarafından gerçekleştirilmiş olmasına rağmen Başbakan tarafından bu derece sahiplenilmesi dikkatimizi çekmişti. Başından beri bu Karadeniz kıyı yolunun bir militan savunucusuymuş gibi bir konuşma yaptı. Halbuki kendinden önceki hükümetlerin Türkiye'ye maalesef çok olumsuz bir mirasıdır. Aynı konuşmada şu cümle çok anahtardı; 'Benim rüyam, bu yolu tamamıyla sahilden İstanbul’a ulaştırmak... İnşallah Karadeniz sahil yolu İstanbul 3.köprüsü ile de bütünleşecek.' Bu cümle sıradan bir cümle değil.

Bir kere bu yolu İstanbul’a ulaştırmak demiyor, tamamıyla sahilden İstanbul’a ulaştırmak, diyor. İnşallah diye bir duası da var; 'Bu 3.köprü ile bütünleşecek'.

Tamamen sahilden gelmesi demek Kefken-Kandıra istikametinden gelip İstanbul’un en kuzeyinden yine sahilden Bulgaristan’a devam etmesi demektir. Şimdi bu proje Dünya Bankası kredisi ile yapılıyor.

Biliyorsunuz 3.köprü projesi ise bir yap-işlet-devret projesidir. Yani devletin bütçesinde şu kadar para ayırdığı 1 ve 2.köprüler gibi devlet kaynaklarından ve kısmen kredi kaynaklarından yapılan bir devlet projesi değil, bir işletme projesidir. Yani bir kere bir müşteri olması lazım. Bu müşteri kimdir? Bir kere bu da çok temel bir soru. Müşteri büyük bir ihtimalle Malezya. Bundan 3-4 sene önce Başbakan'ın Malezya ziyaretinde bazı Malezyalı firmaların uluslararası bir konsorsiyum oluşturarak bir 3.köprü yapmak istediklerini, Başbakan'a söyledikleri basınımızda yer almıştı.

O gözle bakacak olursak acaba Malezyalılar yeniden devrede midir? Ben İstanbul Mimar Odası Başkanı iken sayın Başbakan da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıydı. Birlikte karşı çıktığımız 3.köprü projesi vardı. Herkes bunu bilir. O zaman karşı çıktığı içinde biz onu çok alkışlamıştık.

Bu görüş değişikliğinin sebebi nedir? Bütün bunlarla birlikte baktığımız zaman, son bir haftaya baktığımızda sayın Başbakan çıktı dedi ki; Sayın Topbaş’ın açıkladığı güzergah da doğru değildir. Hadi diyelim ki CHP İl Başkanını yalanladın siyasi olarak belki kabul görür ama Büyükşehir Belediye Başkanını da yalanlayınca ki Belediye Başkanı sıradan bir isim değil.

Dahası Ulaştırma Bakanı'nın bütün söyledikleri havada kaldı. Binali Yıldırım bey 9-10 Temmuz’da basın toplantısında aynen dedi ki; "3. köprünün planını ilgili belediyelere gönderdik. İlgili belediyeler bunları görüşüp, karar verip, planlarına işlemeden güzergahı açıklayamam. Açıklarsam o belediyelere ayıp olur"

Ben başbakan bunu yalanlayınca CHP il başkanı Gürsel Tekin’i aradım ve dedim ki 'Lütfen Sarıyer belediye başkanımıza sorunuz böyle bir plan Ulaştırma Bakanlığından geldi mi? Bu konuyla ilgili üç belediye var.  Biri büyükşehir belediyesi, diğerleri Beykoz ve Sarıyer belediyesi. Gürsel Tekin sordu; Sarıyer belediyesine böyle bir plan gelmemiş. Beykoz’a da gelmemiş. Şimdi bakın Ulaştırma Bakanı gönderdik diyor ama ortada böyle bir plan yok. Açıklamaya yapılıyor, Tarabya diye.. Böyle bir şey de yok.

Sayın Başbakan ertesi gün diyor ki; 'Biz yeniden helikopterle havadan yeniden dolaşıp güzergah belirleyeceğiz." İstanbul gibi bir metropolün geleceğini çok açık şekilde belirleyecek olan bir proje ikide bir helikopterle bakılacak, böyle bir şey olamaz.

Son 4 yıl içinde bütün üniversitelerden katkıyla üst düzey 400 uzmanın katkısı ile ki cumhuriyet tarihinde bu kadar geniş katılımlı bir planlama yapılmamıştır. Bu katılımla gerçekleştirilen 100 bin ölçekli planda köprü yok. İstanbul’un bütün üniversiteleri, bütün akademisyenler, bütün uzmanlar, meslek odaları üçüncü köprünün yanlış olacağı konusunda hemfikirken hala 'helikoptere çıkıp bakacağız' şeklinde bir düşünce doğru değil. 

Karadeniz kıyı yolu bir cinayettir. 3.köprü de bir cinayet olacaktır nereden geçerse geçsin. Anıtlar Kurulunun 1995’te aldığı bir karar var boğazın iki tarafı sit alanı. Anıtlar Kurulu diyor ki; 'Boğazda nereden geçerse geçsin, üçüncü köprülü karayolu geçişi kesinlikle mümkün değildir. İstanbul’un geleceği bakımından çok büyük yanlıştır' Böyle bir kurul kararı var. Ben özellikle kamuoyunun dikkatini çekmek istiyorum. Karadeniz kıyı yoluna karşı çıkmadan 3.köprüye karşı çıkmanın bir anlamı yok. Karadeniz kıyı yolu yapılırsa 3.köprü yapılır. İkisi bir bütündür. "