Üç ülkeden Türkiye’ye gelen 7 genç kadın, çocukken dinledikleri masalları da beraberlerinde getirdi. Suriyeli, Iraklı ve İranlı 7 mülteci kadının çocukken dinledikleri masallar ‘Mülteci Kadınlardan Masallar’ kitabında bir araya geldi. Kadınların kendi hayat hikâyelerinin de yer aldığı kitapta, zor koşullardan Türkiye’ye uzanan göç yolculuklarının hikâyeleri anlatılıyor.
Hürriyet'ten Zeynep Bilgehan'ın haberi şöyle:
Kendi hikâyesi de masaldaki gibi
“Bir zamanlar iki adam varmış. Bu adamlardan biri zengin diğeri yoksulmuş. Zengin adam kocaman bir konakta karısıyla yaşarmış. Yoksul adam ise küçücük bir kulübede karısı ve çocuklarıyla... Öyle günler olurmuş ki ağızlarına tek lokma koymadan başlarını yastığa koyarlarmış. Küçük kulübelerinde eksik olmayan tek şey kahkahalarmış. Zengin adam böylesi bir yoksulluk içinde nasıl mutlu olduklarına şaşarmış” diye başlıyor Sara’nın masalı. Kendi hikâyesi de masalındaki gibi Halep’te yoksul bir ailenin evinde başlıyor. Yazar olmak istiyordu ama on yedi yaşında evlendi, dört çocuğu oldu. Suriye savaşı şiddetlenince önce bir köye, ardından Türkiye’ye sığındı. Masalında yoksul adamın mutluluğunun sırrının çocukları olduğu ortaya çıkıyor. Sara’nın hayatındaysa mutlu son yok.
Kendi hikâyesini “Şimdi burayı ülkemden daha çok tanıdığımı hissediyorum ama eski evimizin balkonundaki çiçeklerimi özlüyorum. Burada istesem de yeni bir bahçe kuramam kendime, bodrum katında çiçek yaşamıyor, ölüyor” diye bitiriyor. Suriyeli Juri ve Büşra, Iraklı Asmar ve Rania ile İranlı Parand ve Baran’ın da ülkelerinden getirdikleri mülteci masalları ve masallarıyla birlikte kendilerini de mülteci yapan hayat hikâyeleri var...
Bu yedi mülteci kadının kendi topraklarından Türkiye’ye uzanan göç yolculukları ve beraberinde getirdikleri masallar İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı’ nın (İKGV)projesiyle bir kitap haline dönüştü. İKGV Mülteci Destek Çalışmaları Koordinatörü Sema Merve İş, kitabın ortaya çıkış hikâyesini şöyle anlatıyor: “Mülteciler yerinden edildiklerinde ülkemize yalnızca kendilerini ya da eşyalarını getirmiyor. Yanlarında o ülkedeki anılarını, şarkıları, türküleri, hikaâye ve masalları da getiriyor. Siyasetini tartışmaktan kültürel zenginlikleri ve birlikte yaşamanın güzelliğini göremiyoruz. Masal kitabı da sosyal uyumu destekleme çalışmalarımızın bir parçası olarak ortaya çıktı.”
Resimlerini Pınar Ergün’ün yaptığı kitapta dört dil var: Türkçe, İngilizce, Arapça ve Farsça. Mülteci kadınların anlattığı hikâyeleriyse Roza Erdem yazdı. Erdem, üç ay boyunca on üç kadınla görüşme yaptı. Hem kendi hikâyelerini öğrendi hem de masallarını dinledi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Welthungerhilfe, Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu desteğiyle hazırlanan kitap İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı’yla ieltişime geçilerek temin edilebiliyor.