"3. nesilde Türkiye Avrupa'nın en iyisi" İSTANBUL (A.A)

-"3. nesilde Türkiye Avrupa'nın en iyisi" İSTANBUL (A.A) - 03.10.2011 - Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Türkiye'nin Avrupa'nın 3. nesil uygulamalarında en iyi ülkesi olduğunu belirterek, ''Türkiye'de mobil abone sayısı toplam abone sayısının yüzde 39'u iken Avrupa'da bu oran yüzde 30. Hani geç kalmıştık'' dedi. İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen ''ICT Summit Eurasia - Bilişim Zirvesi 2011''e katılan Yıldırım, internetin çok hızla yayıldığını, günden güne de kullanımının arttığını kaydetti. Türkiye'nin 3. nesil telefon lisanslarını vermekte geciktiği yönünde açıklamaların yapıldığını anımsatan Yıldırım, şunları söyledi: ''Geç kaldığımız eskiden beri hep söyleniyor. 3. nesilde geç kaldığımız, geri kaldığımız, Afrika seviyesinde kaldığımız söylendi. Duruma bakalım, Türkiye bugün Avrupa'nın 3. nesil uygulamalarında en iyi ülkesidir. Türkiye'de mobil abone sayısı toplam abone sayısının yüzde 39'u iken Avrupa'da bu oran yüzde 30. Hani geç kalmıştık. Geç kalmanın da bir faydası var demek ki. Bütün dünyadaki aksaklıkları, eksiklikleri gördük en gelişmiş teknoloji ile bu işe girdik. Ve bugün Avrupa'nın önüne geçtik. Esasında bir çok göstergemiz Avrupa Birliği ülkelerinin ortalamasını yakalamıştır. Bugün için bir sorunumuz yok ama 5 sene sonrası 10 sene sonrası için mutlaka ve mutlaka bu alanda yatırım yapmamız gerekiyor.'' Yıldırım, alt yapı yatırımları yapmanın kendi işleri olduğunu belirterek, ''Bizim işimiz derken kazma kürekle kanal açıp kablo döşemeyeceğiz. Bunun esaslarını, usullerini çok net bir şekilde ortaya koyacağız. Şimdi burada bir kargaşa var. Bilişim şirketleri, telefon şirketleri sürekli gece gündüz reklam verdikleri için, herkes diyor ki, 'bunlarda çok para var bunları yolalım.' Baz istasyonu koyacak, bir iletişim hizmeti getirecek bir yere... '200 bin dolar isterim' diyor. Neye istiyorsunuz? Bir alet için, böyle şey olmaz. Bu işe bir tertip, düzen getiriyoruz. Yeni düzenleme çok yakında devreye girecek. Bu geçiş haklarının tamamını tek merkezden idare edeceğiz. Güzergahlarıyla, tarifesiyle hepsi bir merkezden idare edilecek. Gerekirse bunlara tarife konacak. Ondan sonra da hak eden kurum bundan payını alacak. Bunlar yerel ve merkezi idare kamu kuruluşları için. Özeller için yine kurallar geçerli. Ama onlarda tabii zorlayıcı bir şey olmaz. Orada rekabet esastır. Burada da operatörlerimize görev ve sorumluluk düşüyor. Eğer bunu yapamazsak, burada ortak hareket edemezsek, bende Tayfun beyin sektörün geleceği açısından dikkati çektiği endişeleri paylaşırım. Çünkü bu kuruluşta ayakta kalması lazım.'' En pahalı hizmetin olmayan, verilemeyen hizmet olduğunu vurgulayan Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: ''Onun için uzun vadede bu hizmetlerin sürdürülebilirliği bizim için olmazsa olmaz özellikte bir durumdur. Buna özellikle dikkat edeceğiz. Bilişimin bir çok alanı var. Eğitim tarafı var. Fatih Projesi çok büyük bir projedir. Bilişim trafiğinin artması anlamında, alt yapının geliştirilmesi anlamında bizim tarafımızdan ağırlıklı olarak Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte yaptığımız bir proje. Ama işin içerik tarafı, eğitim tarafı öğrencilerimize yönelik kısımlarını da Milli Eğitim Bakanlığı da çok kapsamlı bir şekilde planlıyor. Biz hep şunu söylüyoruz, 'bizim görevimiz alt yapıyı hazırlamak, ondan sonrası size kalmış. Üzerine ne hizmet koyacaksanız koyun. Yeter ki bize (ben şu hizmeti vereceğim ama yol yok, gidemiyorum, yolumu açın) demeyin.' O soruyla karşılaşmak istemiyoruz. Bunun içinde çok hızlı çalışmamız lazım.'' -Siber güvenlik sözleşmesi- Burada ticaret yapma mantığının terk edilmesi gerektiğini aktaran Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı: ''Alt yapıdan ticaret olmaz. Alt yapı ticaretin, bilişim ve erişimin gelişmesi için mutlak surette yapılması gereken bir iştir. Burada tüccarlığı bırakacağız. Çalışacağız, yolları açacağız. Dağ, bayır demeden her tarafa erişimi sağlayacağız. Sadece yurt içinde değil yurt dışında da çıkışları artırmamız lazım. Eğer herhangi bir güvenlik tehdidiyle karşı karşıya kaldığınız zaman eğer seçenekleriniz yoksa, yollunuz, kanallarınız çok fazla olmazsa asıl felaket o zaman. Bunun için alt yapıya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu anlamda biz sektör STK'ları ve oyuncularıyla her hangi bir problemimiz yok. Ortak aklı, ortak lisanı her zaman geliştirebiliyoruz her zaman birlikte hareket edebiliyoruz. Bütün konularda anlaşamıyoruz belki ama en azından sorunlarımızı konuşabiliyoruz. Önemli olanda budur. Eğer konuşabiliyorsanız çözümde üretebilirsiniz. Nerede konuşma kesilirse orada sorun başlar. Türkiye'nin ihtiyacı olan birliktir, beraberliktir, konuşmaktır, bir araya gelmektir. Avrupa Birliğinde dünyada sayın bakanımız zaten ülkemizin faaliyetlerini, çalışmalarını, hükümet politikamızı, ülkemizin bölgesel önemini anlatıyor.'' Siber güvelik sözleşmesinin geçen dönem imzalandığını anımsatan Yıldırım, ''Bu dönem bunu parlamentodan geçireceğiz ve yürürlüğe sokacağız. Bu internetin küresel anlamda güvenli kullanılabilmesi için önemli bir uluslararası belgedir. İnterneti yasallarla yönetmek asla ve asla mümkün ve geçerli bir yol değildir. Toplumsal farkındalığın oluşturulması lazım. Sivil toplum kuruluşlarının burada üzerine düşen görevi üstlenilmesi lazım. Yani kamu, sivil toplum örgütleri birlikte hareket ederek interneti daha faydalı, daha güvenli kullanabiliriz. Daha fazla her yere hızlı bir şekilde yayılmasını sağlayabiliriz. Bunu birlikte başarabiliriz diye düşünüyorum.''