"AB-Türkiye anlaşması kısmen uygulanıyor"

"AB-Türkiye anlaşması kısmen uygulanıyor"

DW: Avrupa Birliği ile Türkiye arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması'nın, özellikle de AB sınırlarının korunması ve mültecilerin geri gönderilmeleri açısından bir aylık bilançosunu çıkarır mısınız?

Dimitris Vitsas: Somut tespitlerde bulunmak için henüz erken. Ancak mülteci sayısında azalma olduğu bir gerçek. Önceden Yunanistan'a bir günde gelen mülteci sayısı 2 bin 500 ile 3 bin arasında iken şimdi bazı günler yalnızca 30 kişi geliyor. Bunlar da genelde sınırların kapatıldığından bihaber olan insanlar. Anlaşmanın bu kısmı başarılı olmuştur. Türkiye'ye geri göndermeler ve Yunanistan'daki iltica işlemlerinde ise önemli sıkıntılar var. Avrupa Birliği ülkelerinden gönderileceği taahhüt edilen personel hala bekleniyor. AB'ye üye ülkelerin Türkiye'den mülteci almalarına yönelik madde de uygulamada beklenen seviyede değil. Bu durumun önümüzdeki 10 gün içinde acilen değişmesi gerek. Fikrimce ancak bu önlemin hayata geçirilmesi sığınmacı akınını tamamen durdurabilir.

DW: Yunanistan'daki iltica işlemlerine ivme kazandırmak için AB ülkelerinden gönderileceği açıklanan iltica uzmanları, iltica hakimleri ve tercümanlarla ilgili durum nedir?

Vistas: Sadece Almanya ve Hollanda bugüne dek taahhütlerini tamamen ya da buna yakın oranda yerine getirdi. Ancak hiçbir şey yapmayan AB ülkeleri de var. Alınan karara göre ilk aşamada iltica işlemlerini hızlandırmak için Yunanistan'a 158 uzman, hakim ve tercüman gelecekti. Birkaç hafta önce 30 kişi geldi ve bu hafta içinde de buna 30 kişi daha eklendi. Böyle devam edemez. Bu uzmanların gelip göreve başlamaları, AB-Türkiye anlaşmasının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi açısından belirleyici öneme sahip. Şu an biz günde yaklaşık 40 iltica başvurusunu işleme alabiliyoruz. 158 uzman ve tercümanların tamamı gelmiş olsa idi, bu sayı günde 150'ye çıkabilirdi.

DW: Avrupa Birliği mülteci krizinin mali yükünü hafifletmek için Atina‘ya para yardımı vaadinde de bulunmuştu. Bunun ne kadarı Yunanistan'a aktarıldı?

Vistas: İnsani yardımlara ayrılan bütçeden hiçbir şey gelmiş değil. Brüksel kısa bir süre önce, Yunanistan'da mültecilere yönelik faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar ile sivil toplum örgütlerine 83 milyon euro kaynak aktarılacağını bildirdi. Bu meblağın nasıl dağıtılacağına Yunan hükümeti ile birlikte karar verilmesini AB Komisyonu da kabul etti. Söz konusu kaynağın hangi amaçlar için kullanılacağını da onlar belirleyecek. Komisyonun Göçten Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopoulos'a bağlı özel göç komisyonunun 450 milyon euroluk kaynağından ise şu ana dek bir miktar para geldi. Burada da ödeme akışının hızlanması için acilen birşeyler yapılması gerekiyor.

DW: Son zamanlarda Yunanistan dışından gelen sivil toplum örgütlerine yönelik eleştiriler artıyor. Bu eleştirilerin odağında özellikle dış ülkelerden gelen gönüllüler var. Mültecileri protesto gösterilerinde bulunmaları için kışkırttılar, İdomeni sınırında şiddet eylemlerine yönlendirdikleri ve demiryolu ile karayollarını kapatmaya teşvik ettikleri iddia ediliyor. Sizin bunlarla ilgili deneyimleriniz nedir?

Vistas: Öncelikle tüm gönüllüleri ve örgütleri bir kefeye koymamalıyız. Mülteci krizinin aşılması için çok önemli görevler üstlenen sivil toplum örgütleri var. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Kızılhaç ya da SOS Çocuk Köyleri gibi. Bunlarla çok iyi bir işbirliğimiz var. Ancak diğer yandan sadece kağıt üzerinde var olan sivil toplum örgütleri de ortaya çıktı. Kendi siyasi ideolojileri için mültecilerin hayatını tehlikeye atanlar onlar.

DW: Bu konuda düzeni nasıl sağlamayı düşünüyorsunuz?

Vistas: Denetimler ağırlaştırıldı. İdomeni'de dağıttıkları el ilanları ile mültecilere yasadışı eylem çağrıları yapan sözde gönüllülerden gözaltına alınanlar oldu. Yürürlüğe giren yeni bir yasaya göre Yunanistan'da faaliyet göstermek isteyen tüm sivil toplum örgütleri kayıt altına alınıp Yunan makamlarından onay almak zorunda.

DW: İdomeni'de, Pire Limanı'nda ve başka bölgelerde binlerce mülteci geçici kamplarda kalıyor. Hükümetiniz ise bu insanları resmi kamplara tahliye etmek niyetinde. Bu ne zaman ve nasıl gerçekleşecek?

Vistas: Bu şiddet ile değil ikna ile olacak. Pire Limanı'nın boşaltılma süreci iyi bir şekilde ilerliyor. Oradaki insanların yarısı kamplara götürüldü. İdomeni'de de böyle yapılcak. Bununla ilgili çalışmalarda bulunmak üzere bir hükümet delegasyonu şimdi oraya gidiyor.

DW: Resmi sığınmacı kamplarında bu insanları barındırabilmek için kapasiteler yeterli mi?

Vistas: Şu an mevcut kamplarda 3 bin kişilik boş yer var. Onun dışında 11 yeni kampın yapım aşaması sürüyor. Bunlardan altısı önümüzdeki hafta ortasına kadar hizmete girecek. Mültecileri barındırmak için yeterince yerimiz var. Önemli olan onların İdomeni çamurundan kurtulup haklarını elde edebilecekleri bir yere gitmeleri.

Syriza Parti üyesi Dimitris Vitsas(60), Savunma Bakanı Yardımcısı ve Yunan hükümeti tarafından oluşturulan Sığınmacı Krizi Masası'nın başındaki isim.